Sözüm bitti



Hafta başından beri çok hastaydım. Kafamı yataktan kaldırasım yoktu, sesim kısıldı. Ses telleri iltihabı (laranjit) teşhisi konuldu. Sesimin ötesinde bir halsizlik, bir isteksizlik, bir iştahsızlık görmeyin halimi. Bir de bunun üstüne Soma. Mümkün olduğunca sosyal medyadan uzak durmaya çalıştım, okumak, görmek, duymak istemiyordum. Tüm bu yaşananlar korkunç ötesi. İlk ölü işçi sayısı gelmeye başladığında inanmadım, mümkün olamazdı. Koca maden burası. 200 civarı işçi mi çalışıyor o saatte dedim. Her zamanki gibi gerçek ölü sayısının üstü örtülüyordu. 3 gün sosyal medyadan uzak durmak istedim. Ama ne mümkün, içimizdeki insan(!) hali buna izin verebilir mi? Sessiz sessiz izlemeye takip etmeye çalıştım, ne zaman yüreğim artık yerine sığmaz hale geldi bıraktım her şeyi.



Yüreğim yanıyor. Yüzlerce can, yüzlerce baba, yüzlerce eş, yüzlerce kardeş, yüzlerce aile bir anda yok oldu. Biliyorum hepinizin yüreği acıyor. Oradaki eşin, çocuğun, ananın, kardeşin yerine koymaya çalışıyoruz kendimizi… Hissetmeye çalışıyoruz neler yaşadıklarını, anlamaya alışıyoruz.



Peki, başka ne yapabiliyoruz? Hiçbir şey… En azından şimdilik. Yapılacak çok şey var aslında Soma için. Çevremden çok güzel yardım kampanyası duyuruları alıyorum. Siz de araştırın, aklınıza yatan yardımlara el verin, lütfen.



Çok üzgünüm. “Bu işin fıtratında var” denilecek bir şey değil bu, olamaz.



Ne yapsak da, şu karanlık Türkiye’den bir çıksak da aydınlansak? Var mı yapılacak bir şey? Bilemiyorum, çünkü benim artık;

Sözüm bitti…


Gözyaşım bitti…


Duam, inancım, umudun bitmek üzere…





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.