Bir futbol jargonu olarak “Tecavüz”

Bundan iki sene önceydi.


Tecavüz kelimesinin günlük dilde rahatlıkla kullanmasını hayretle karşıladığım ilk olay bundan tam iki sene önce devlet ileri gelenlerinin (!) başlattığı ve sündüre sündüre devam ettirdiği bir kürtaj-tecavüz tartışmasıydı.


Aslında gayet faydalı olabilecek olan “Sezaryen yerine vajinal doğum önerilmeli” konusu Başbakanın “Sezaryen bu milletin nüfusunu engelleme operasyonundan başka bir şey değil. Niye iki çocuktan fazla olmasın? Sezaryenle olursa ikiden fazla olmaz. Hem ben kürtaja da karşıyım, Kürtaj cinayettir” açıklamalarıyla boyut değiştirmişti. Buradan çıkılarak “Kadın tecavüze uğrarsa da doğursun mu yani?” tartışmaları başlamış, dönemin Sağlık Bakanı “Anneye bir şey olursa devlet bakar” demiş, TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı “Bosna’da da kadınlar tecavüze uğradılar ama doğurdular” diye beyan etmiş, başkent belediye başkanı “Anası olacak kişinin hatasından dolayı niye suçu çocuk çekiyor, anası kendini öldürsün” diye emretmiş, olaylar almış başını yürümüştü. Kendileri tecavüz konusunun hiçbir şekilde muhatabı olmayan bu muhafazakar, tuzu kuru erkek kitlesinin bu –en masumane ifadeyle “talihsiz”- açıklamaları feminist örgütleri harekete geçirmiş, kadınlar sokağa dökülmüştü.


Tecavüz bu ülkenin en acı bir gerçeği. Bu satırları yazarken bile zorlandığım, sadece kadınları değil, çocukları da kıskacına alan bir insanlık suçu… Böylesi bir insanlık suçunun devlet erkanı tarafından normalleştirilmesi, sanki kadına reva görülen bir cezaymış gibi konuşulması, çocuğa yöneltilen taciz ve tecavüzün devletin çözmeye çalıştığı meseleler arasında hak ettiği yeri almayışı ise dehşet verici.


Ve nasıl işlemişse içimize, bir futbol karşılaşması bile, en aydınımız tarafından tecavüze benzetilerek tecavüz normalleştirilebiliyor bu kültürde…


Geçtiğimiz günlerdeki Brezilya-Almanya Dünya Kupası yarı final maçı sırasında Almanya’nın birkaç dakika arayla golleri sıralaması ve maçın 7-1 bitmesi, ratingi yüksek kupa maçlarının en ateşli izleyicisi olan benim gibiler için hayret vericiydi. Ama o kadar.


Ancak her nasılsa sosyal medyada oldukça geniş bir kitle –ki bu kitlenin içinde aydın bestecilerden örnek alınan, eğitimli/ “ünlü” kişilere kadar birçok insan var- bu futbol maçını taciz ve tecavüze benzetmekten geri kalmadı.


Bir futbol takımının hezimete uğraması nasıl olup da baĞzı insanlarda tecavüz benzetmesini tetikleyebiliyor, anlamış değilim. Bu nasıl bir açlık? “Bildiğin tecavüz izliyoruz” diyen insanlar, tecavüzü biliyorlar mı gerçekten? Ya da seyredilebilir bir şey olduğunu mu düşünüyorlar? Ne hakla? Nasıl???


Sanki birisi “Tecavüz kelimesini cümle içinde kullanın” demiş gibi, herkes her türlü olayı dönüp dolaştırıp bu konuya getirmekten çekinmiyor. Siz kafayı mı yediniz arkadaşım? Nasıl bir yozlaşma bu?


Ne talihsizliktir ki Twitter’da bu tecavüz mavralarının (!) atıldığı saatlerde, Diyarbakır’da, emniyet güçleri tarafından senelerce, en korkunç şekilde tecavüze uğramış üç kardeşin hikâyesi de dolanıyordu ortalıkta. Ve hangisi daha kötüydü, bilmiyorum: Devletin üzerini kapamaya çalıştığı bu korkunç tecavüz olayı tartışılırken tecavüz kelimesinin bir mavra unsuru olarak kullanılması mı, yoksa buna itiraz edenlerin –içlerinde kadınların da bulunduğu kitleler tarafından- “Aman siz de amma duyar kastınız, argodur bu, benzetmedir, sokak ağzıdır” diyerek, tecavüzün normalleştirilmesini normalleştirmesi mi?


Bu ülkenin çocuk taciz ve tecavüzü gibi acı bir gerçeği varken, devlet süs diye koyduğu bir kadın bakan eliyle konuyu çocuklara çığlık atmayı öğreterek çözmeye çalışırmış gibi yaparken, futbol karşılaşmasını bile tecavüze benzeterek normalleştiren bu insanlar bu “kültürün” devam etmesine destek olduklarının farkındalar mı?


Ayıptır.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.