İnsansa yanılma payı bırak

Hayatında kim varsa, kim oldukları çok önemli onun için. Aile fertlerinin, arkadaşlarının, uzak yakın-oradan buradan tanışlarının, tanıdıklarının işlerini ve işleri sebebiyle taşıdıkları unvanları had safhada önemsiyor. Sadece bunlar da değil, geçtikleri saygın okullar, yaşadıkları nezih semtler, telefon defterlerinde kayıtlı hatırlı numaralar ve onları gözünde ayrıcalıklı kılan diğer etiketler hepsi altın değerinde.


Birini birine takdim ederken “Gazeteci” diyor meselâ. İsminden önce mesleğini telâffuz ediyor. Ya da “Parlamentoda çevirmen” diye söz giriyor, ismi aklına zor geliyor. Birine birinden bahsederken de aynısını yapıyor. “Nöropsikolog” dediğinin adını hatırlamakta zorlanıyor, ama meşhur hastalarının adını bir bir sayıyor.


“Bir arkadaşım var” dediyse, şöyle devam ediyor: “... oturuyor.” “...’dan mezun.” “... dil konuşuyor.” “... yıl ...’da yaşadı.”


Bazılarının hoşuna gidiyor onun takdim şekli, herkes değer görmeyi seviyor çünkü. Bazıları etkileniyor çevresindekilere dair verdiği bilgilerden, herkes itibardan, güçten bir şekilde etkileniyor neticede.


Ama aslında değer biçtiği sözünü ettikleri değil, kendisi. Değersizlik duygusunu bastırmak için başvurduğu bir yöntem. Çoğu kez işe yarıyor. Hem o, hem tanıttıkları, hem de onu dinleyenler iyi hissediyor. O da zaten işe yaradığı için yapmaya devam ediyor.


Onu dinlerken ilişkilerimizi nasıl, neler üzerine kurduğumuzu düşünüyorum.


Hiçbirimiz ilişkilerimizi alış-veriş üzerine kurduğumuzu inkâr edemeyiz. Ama bunun her zaman kurnazca hesaplar gerektiren bir alış-veriş olduğunu da iddia edemeyiz. İnsanın insana ihtiyacı var. Hepimiz, temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için başkalarına ihtiyaç duyuyoruz. Her birimiz hem ihtiyaç duyan yani alan, hem de ihtiyaç duyulan yani vereniz.


Alış-verişi doğal ekseninden kaydırarak kurnazca, bencilce hesaplar üzerine kurmak bizim seçimimiz.


Onu dinlerken, hep bir hesap hissediyorum. Onun için itibarı ve gücü temsil eden kişilerle örülü bir çember yaratmak çok önemli. O çemberin içinde kendini güvende hissediyor.


Düşünüyorum. Dünya hali, başına bir hal gelse acaba ilk hangisini arar? Yardımına ilk kim koşar? Dara, zora düşse hangisi el uzatır?


Onu eleştirmek değil amacım. Aynı soruları hepimiz, en başta kendim için soruyorum.


Hayatımızda her şey yolundayken ya da küçük, gündelik sıkıntılar varken çevremizdekilerle ne kadar mutluyuz. Beraber oturup kalkıyoruz. Kendi evlerimizde hazırladığımız sofralarda yemekler yiyoruz, hoş restoranlarda masalar ayırtıyoruz. Konuşup anlatıyoruz, şakalar yapıyoruz, gülüp eğleniyoruz. Günün sonunda ayrılırken onları ne kadar, ne kadar seviyoruz. İyi ki varlar, iyi ki hayatımızdalar.


Hayatımızda her şey yolundayken, meselâ sağlıklıyken, başımız dertte değilken, hanemizde yas yokken hayatımızdaki kişiler, güvende hissettiğimiz çemberimizdekiler, bir şeyler tersine dönse ne yapar? Yatağa düşsek, başımız gerçekten derde girse, hanemize yas düşse ne yapar?


Kendi namıma, doğruluğundan emin olacağım bir cevap veremem. Kimsenin de verebileceğini sanmıyorum. Kim ki hiç kuşku duymadan isim verir, yanılır. Bildiğim, öğrendiğim, emin olduğum, söz konusu insan olduğunda yanılma payı bırakmak gerektiği.


En yakın bildiğimiz kişi, üç gece yattığımızı bildiği hastaneye uğramayabilir. En güvendiğimiz kimse, açıkça haksızlığa uğradığımızda yanımızda saf tutmaktan imtina edebilir. En hoş zamanlar geçirdiğimiz, yas tutarken çıkıp gelmek yerine ortak bir tanışla tatlı tatlı selâm yollayabilir.


İlişkilerimizi nasıl kuralım? Kime, nasıl, neye bakarak güvenelim?


Bilmiyorum. Belki biraz küçük işaretlere bakmalı, işaret ettiği kimse hakkında bir fikir veren. Belki biraz ne paylaştığına, ne alıp verdiğine bakmalı, hep eğlence - keyif paylaştığından çok şey beklememeli. Belki...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İlişkilerde derinliğe önem vermek gerekiyor ve iyi günü olduğu kadar kötü günü de paylaşabiliyor muyuz? Bizim başarılarımızdan, mutluluklarımızdan mutlu olabilen sevdiklerimiz mi var diye bakmak lazım bence..Fakat insanız hepimizin bolca hatası var; bazı kişisel beklentilerimiz karşılanmıyor diye de onca yıllık emekleri yok saymamak gerekiyor. Özetle ilişkilerde en öenem verilecek şey, emek, güven, karşılıklı sevgi...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.