Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı isim data analizine göre; yılların Zeynep’i yine birinci, ikincilik Elif’te, üçüncü Hiranur’muş. Erkeklerde Mehmet ve Ali ismini bekliyor insan ve yine en popüler isim Yusuf’ken, Eymen ikinci gelmiş, Mustafa üçüncü, Ömer dördüncü olmuş. Lakin istatistiklere girmeyen bir iki isim var, insanlar artık çocuklarına Barış ve Umut isimlerini vermiyormuş! Niye versin? İsim vermek biraz da ruh haliyle alakalı değil mi? İzmir Ekonomi Üniversitesi akademisyenlerinden Yardımcı Doç. Dr. Derya Duman; isimlerin zamanın ruhuna nasıl uyduğunu, her döneme bir politik angajmanın ya da bir dizinin yön verdiğini anlatıyor.


70’lerin popüler ismi savaş


Artık çocuklara Barış, Umut isimleri konulmuyormuş. Böyle dönem ruhlarını belgeleyen başka isimler var mı bildiğin?

Barış, Umut, Özlem, Eylem gibi isimleri çocuklarına veren ailelerin pek çoğu politik angajmanlarla isim seçtiler. Aynı şekilde Kenan, Ecevit, İnönü veya Ulaş, Mahir gibi isimleri seçenler de. Bu eğilimler ait oldukları zaman diliminde her zaman diğer ideolojilerle aynı anda var oldu demek daha doğru olur. Bu bakımdan 70 ve 80’lerde ülkücü kesimin tercih ettiği isimleri unutmamak gerek: Kürşat, Alptekin veya sonu “han”la biten genellikle erkek adlarından oluşan adlar mesela. Bu “han”lı isimlerin çoğunun 2000’li yıllarda politik çağrışımdan kurtulmaya başladığını düşünüyorum.




Doçent Dr. Derya Duman


Barış ve Umut isimlerinin artık verilmediğine üzülen varsa iyi haberlerim var. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı istatistiklere göre Umut ismi 1991-2000 ve 2001-2010 yılları arasında en çok verilen 50 erkek isminin arasına girmiş. Barış ismi de 1991-2000 yılları arası en popüler 50 erkek ismi arasında kayıtlara geçmiş. Bu arada 70’lerin popüler ismi Savaş ise artık o kadar da popüler değil.


Eski Türk adlarının canlandırılması gibi bir girişime bizzat Mustafa Kemal destek veriyor. Amaç “Türk” kimliğini dil ve toplumun bütün katmanlarına yaymaktı. İslam öncesi Şamanist gelenekten kalan Yeter, Dursun, Satı, Satılmış gibi Türkçe isimlere daha şehirli, daha “yeni” alternatifler getirildi. Mete, Emre, Oğuz, Kaan, Hakan Cumhuriyet projesinin isimleriydi. Dil Devrimi sırasında önerilip günlük dile yerleşmeyen ama adlarda varlığını devam ettiren Utku ve Gönenç böyle adlar.



İsim koyarken seksist bir tavır da var, ağaç adıysa erkek çiçek adıysa kız gibi değil mi?

Evet, isimlerimiz maalesef seksist olabiliyor. Kadın ve erkek adlarını birbirinden ayıran anlamsal kategoriler var. Bu kategoriler çoğunlukla cinsel stereotipler üretiyor. Kızlara verilen adlara iyelik eki konabilmesi var mesela: Arzum, Sinem, Didem, Ülkem. Edilgen yapılar da kız isimlerinde görülüyor: Sevil, Okşan, vb. Erkek adlarında emir kipi var: Ünal, Atıl, Öcal. Ağaç adları erkeklere, çiçek adları kızlara; doğal felaketler erkeklere, doğal güzellikler kızlara isim oluyor. Erkek adları gücü, dayanıklılığı, cengâverliği çağrıştırmak durumunda; kız adları güzelliği ve naifliği. Her dönemin kazananı Zeynep’in birinci gelmesindeki sebep ise belki de hem şehirli minimalist entelektüellerin hem dini bütünlerin çocuklarına bu isimleri vermesi!


Orta üst (ve üst) sınıf aileler isim seçerken ne tür davranışlar sergiliyor? Bir de galiba aralarında bizim koyduğumuz isim sizinkini döver gibi bir yarış da var sanki?

Sınıf toplumları özelinde konuşursak, özel ad envanterine en orijinal isimleri bağışlayanlar orta üst ve üst sınıf aileler oluyor. Ünlülerin çocuklarına verilen adlar iyi örnek olabilir: Hira, Atlas, İstanbul gibi...


İsimlerde moda hikâyesi


Kıvanç Tatlıtuğ’un dizisi yüzünden kimbilir kaç tane Kuzey’le Güney var, Buket Uzuner’in kitabı yüzünden kaç tane Ada’yla Turna var?

Zaten bir bakıyoruz Merve’lerden geçilmiyor, bir bakıyoruz Büşra’lardan, Furkan’lardan, Mert’lerden. Toplumsal trend, isim verme davranışlarını etkiliyor. Türkiye’de bildiğim ilk trend, 1960’lı yıllarda Kerime Nadir romanlarının yarattığı ve Handan ve Nalan adlarını popüler kılan akım. Ancak mesela Avanak Avni yüzünden Avni, Kemal Sunal’a bayılsak da Şaban isim olarak çok tercih edilmiyor.


Dizilerde temizlikçilerin, hizmetçilerin hiçbiri Selin, Eda değil. İsimle meslek bağdaştırması gibi bir durum da var mı?

Var görünüyor. Cafer de apartman görevlisi adı olarak tescillendi gibi bir şey. Senaryo yazarlarının bu bakımdan geride kaldığını düşünüyorum aslında. Toplum çok hızlı değişiyor. Yukarıda bahsettiğim sınıfsal çıkarımlara yaslanıyor gibiler. Ama Selin, Merve, Burcu gibi isimler son 20 yılda çoktan taşrada ve şehirde yaşayan orta-alt sınıfta yaygınlaştı.



Kürtçe’de şahane isimler var. Güneşin, ayın doğuşu batışı hepsinin bir kelimesi, isimlerin hepsinin ayrı bir öyküsü var. Türklerin isimlerinin pek öyküsü yok, kolaya mı kaçıyorlar?

Bildiğim Kürtçe isimlerin çok güzel anlamları var, doğru. Bu adlardaki çeşitlilik doğanın kültür içindeki önemine işaret ediyor. Türk adlarıyla karşılaştırmak adil olmayabilir. Çünkü Türk ad envanterinin kaç addan oluştuğunu bilmiyoruz, sonsuz bir liste.


Bir de çocuğunun adında artık ö, ç, s olmasın diye uğraşan bir grup var. “Çocuğum Avrupa’ya Amerika’ya giderse rahat etsin” diye ö, ç, ş gibi Türkçe karakterleri kullanmayan, sesletimin hem Türkçe hem İngilizce makul olmasına dikkat eden evrensel ebeveynler türedi. Onlar Melis, Melisa, Ela, Can, Deniz, Eda gibi isimleri tercih edebiliyor.


Röportaj: Elif Key

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Benim kızımın ismi AMELİA
    CEVAPLA
  • Misafir elif hanım'ın dedesi de soyadini ingilizce secmis: KEY. :)
    CEVAPLA
  • Misafir zara
    CEVAPLA
  • Misafir elif hanım'a: b. uzuner'in kitabındaki karakter turna değil tuna'dır.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.