Şu ara ekranlarda bir reklam filmi müziğiyle dikkat çekiyor. Müzikal literatürde bir araya nadiren gelen davul ve çelloyu bir ahenk içinde dinleten eserin sahibi Rahman Altın’a New York’ta ulaştık, icra eden çellist Gülşah Erol ve baterist Kaan Şolcum ile buluştuk.


Çelloda Gülşah Erol, davulda Kaan Şolcum, ödüllü besteci Rahman Altın imzasını taşıyan eseri çalıyor. Yer, Beykoz Kundura Fabrikası. İki yetenekli müzisyen, kurumuş yaprakların içinde, şık kıyafetleri ve her geçen dakika yükselen müziğin coşkusuna kaptırırken kendini, izleyiciyi etkiliyor. Belli ki Pierre Cardin’in bu yeni reklam filmi, modayı müzisyenlerin etkileyici performansıyla sunmayı amaçlıyor. Reklamlarda görmeye pek alışık olmadığımız iki genç müzisyeni yakından tanımaya ne dersiniz?


Televizyonda sizi görünce çello çalmak istedim. Benim için çok geç sanırım, siz ne zaman başladınız?

Gülşah Erol: 1984 doğumluyum. Çello, 9 yaşımdan beri yoldaşım. 21 yıldır cello çalıyorum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunuyum. Anadolu Üniversitesi Akademik Senfoni Orkestrası’nda da çalıyorum. Sanatın farklı dallarında dans, tiyatro, belgesel ya da sinema filmi gibi projelerde doğaçlama olarak kendi müziklerimle yer alıyorum.


Kaan Bey siz?

Kaan Şolcum: Davulla 12 yaşında tanıştım. Lise 2’ye giderken vurmalı çalgıları bırakıp operaya geçtim. Bariton başladım, arada kontrtenor olduğumu keşfetti hocalar. Sesimle ritmi birleştirdiğim bir gösteri hazırladım, şirketlerin takım çalışmasında sahne alıyorum.

Daha önce reklamlarda şarkıcılar, oyuncular, dansçılar yer aldı. Müzisyenlerin yer aldığı projelere alışık değiliz. Proje geldiğinde ne hissettiniz?

Gülşah Erol: Marjinal bir fikirdi. İçimde sakladığım maceracı bir taraf olduğu için böyle işleri seviyorum. Çekimde hissimi çok iyi yakalamışlar. Aslında zor bir müzik yapıyorum. Çok fazla insan tarafından anlaşılacak bir müzik değil ama doğru şekilde insanlara ulaştığında müziğin anlamı büyüyebilir. Farklı şeyleri deneyen bir müzisyenim. Kendi sınırlarımı zorlayan bir yapım var. Umarım yapacağım projelerle birlikte bir müzisyen olarak marka olabilirim.

Kaan Şolcum: 15 senedir şirketlerle çalışırken değişik projeleri de hayata geçirdim. Bu proje beni çok mutlu etti. Modayla müziği bir araya getirmek, ünlü bir isimle düet yapmak gibiydi.





Reklam filminin müziği Rahman Altın’a ait, kendisi de çok önemli bir müzisyen. Peki besteyi siz sevdiniz mi?

Gülşah Erol: Rahman Altın’ın adını duyup araştırdığımda “Ne büyük bir adam, ne güzel şeyler yapıyor. Keşke birlikte çalışma imkânı bulsak” demiştim. Bu projede adını duyunca çok sevindim. Besteyi çok sevdim ama beni zorladı. Klasik armoniye yakındı ama içinde otantik bir şey barındıran güçlü bir yanı vardı.

Kaan Şolcum: İlk önce sevdim mi sevmedim mi anlayamadım. Bazı parçaları ilk başta tam anlayamazsınız ama sonradan vurur ve yıllarca dinlersiniz ya, öyle bir şeydi benim için. Caz ve post modern dediğimiz bir müzik çıktı ortaya, onu da herkes dinleyemez. Ama çok farklı çevrelerden insanlar beğendiklerini söyledi.

Beykoz Kundura Fabrikası’nda müziğinizin sesi inanılmazdı. Mekân ne derece etkiliyor müziğini?

Gülşah Erol: Çok önemli çünkü mekâna göre akabiliyorum, insanların enerjisi de çok değiştiriyor durumu.


5 yıl sonra daha farklı projelerde görebilecek miyiz seni?

Gülşah Erol: Caz müzikte iyi olmak hem çok zor hem de çok önemli. Alice Coltrane’i çok seviyorum. Yaşlılığımda onun olduğu yerde olmak ve tarihte bir yer edinebilmek isterim.


Kendi projeleriniz var mı?

Gülşah Erol: “Birds Ensemble” diye bir projem var. 4 müzisyenle daha önce yazdığım melodilerin üzerinden bir kompozisyon yaptık ve kayıt sezonu geçirdik.


Kaan Şolcum: Stand-up ve ritmin içinde olduğu “Sahneye Buyrun” adında bir proje yapacağım, onu televizyona da taşıyacağız.

Kaan şirketlerle işbirliği yapıyorsun. Müzikal kariyerinde misyonun ne sence?

Kaan Şolcum: İnsanlar robot gibi çalışıyor. Ve ritim enstrümanlarını görünce gülümsüyorlar. Demek ki misyonum insanları gülümsetmek, mutlu etmek ve motive olmalarına destek olmak. Her ne yapıyorsan yap, içten yaptığında insanlar onu anlıyor.


‘Mevsimleri tona boyadım’


İki genç sanatçının icra ettiği eserin sahibi Rahman Altın şarkı için şunları söylüyor: “Kariyerimde her zaman, kendi çıtamı biraz daha yukarı çıkarmayı hedeflerim. Bu iş de tam bu çerçeveye sığan bir proje. Müzikal literatürde bir araya nadiren gelen davul ve çelloyu, ana akımda, bir ahenk içinde hayal etmek ve dinlediğiniz melodileri bestelemek çok keyifli bir süreçti. Mevsimleri çello ve davula paylaştırıp duyguları ve renkleri müzikal tonlara boyamak ana amacımdı. Sonuç, imza atmaktan onur duyduğum bir eser oldu.”


Röportaj: Ekin Türkantos

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.