Ünlü oyuncu Nebahat Çehre ve Türkiye’nin doktora yapan ilk mankeni Ebru Güzel, çeşitli projelere imza atmak için bir araya geldi. Birbirlerine yüz olarak da huy olarak da benzediklerini belirten ikili, ilk olarak 11 Ekim’de Forum Fashionweek kapsamında birlikte sevenlerinin karşısına çıkıp bir sohbete katılacak. Asıl arzularının bir projede birlikte rol almak olduğunu söyleyen ikili, “Sonrası sürpriz olsun” diyor. Bakın Çehre ve Güzel, bir araya geliş süreçlerini nasıl anlatıyor...

Nasıl bir araya geldiniz?

Nebahat Çehre: İlk olarak 2000 yılında ‘Derman Bey’ dizisinde bir araya gelmiştik. Sonra başka projeler vasıtasıyla görüşmeye devam ettik. Zamanla bu görüşmeler iş dışında zaman geçirmekten keyif aldığımız bir dostluğa dönüştü. Son yıllarda Ebru hem yüz hem de huy olarak da bana benzediği için ortak proje teklifleri almaya başlamıştık. Sonunda “Neden olmasın?” dedik ve ilk adımı attık. 11 Ekim’de Forum Fashionweek kapsamında bir etkinlikte ikili olarak ilk kez bir araya geleceğiz.

Ebru Güzel: 2000’de bir dizi projesinde bir araya geldikten sonra işler birbirini takip etti, sanki yaşam bizi sürekli bir araya getirmek için sebepler yaratıyor gibiydi... Zaten onu tanıyan bir daha kopamaz, o hepimizin Nebuş’udur.




‘Kadın dayanışmasının örneğiyiz’

Neden Ebru Hanım’ı vârisiniz olarak seçtiniz?

N.Ç.: Ebru’yu seviyorum çünkü sürekli olarak kendisini geliştiriyor. Ailesine, arkadaşlarına özen gösterir ve vefa duygusu çok gelişmiştir. Biliyorsunuz modellikten doçentliğe adım atan iyi bir örnek o. Okan Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Bu yolculuğunda azmine saygı duyuyor ve onu desteklemeye çalışıyorum.


Bir idolün vârisi olarak gösterilmek nasıl bir duygu Ebru Hanım?

E.G.: Muhteşem. Yaşam bana şunu öğretti, sen değişince her şey değişiyor.

“Benim vârisim hem eğitimli hem de güzel olmalı” cümlenizden yola çıkarak her zaman iddialı olduğunuzu söyleyebilir miyiz Nebahat Hanım?

N.Ç.: Bizler sahne önünde yüzlerce kişiyi etkileyen bir mesleği icra ediyoruz. O sebeple zaten olumsuz olan kadın imajını yukarı taşıyabilirsek ne mutlu bizlere. Sadece dış güzelliğiyle değil, konuşması, aklı ve kişiliğiyle de örnek olan sanatçılar, kadın sorununa karşı bir nebze olsun destek sağlamış olacaklardır. Televizyonda da sinemada da kadının sadece dış görünüşünün sergilenmesi, eşitlikçi bir toplum anlayışına zarar veriyor. Eğitimli ve genel kültürünü geliştirmeye adamış oyuncuların meslekte ilerlemesi en büyük arzum.

‘Bizde kıskançlık yok’



Jübile yapacağınız haberlerini yalanladınız. Oyunculukta kendinize süre sınırı koymadığınızı söyleyebilir miyiz?

N.Ç.: Oyunculuğun yaşı yoktur.

Aranızdaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz? Anne-kız, usta-çırak?

N.Ç.: Aynı anda hepsi denebilir. Ben sadece onunla değil, çalıştığım kim olursa olsun herkesle deneyimlerimi paylaşmayı severim. Ama bunu isteyen yaşamına katar, zorla olmaz. Ebru’da da bunu görüyorum.

E.G.: Ben onu dostum, ablam ve kılavuzum olarak görüyorum. Benim için bu dostluk kadın dayanışmasının en güzel örneğini oluşturuyor. Ataerkil bir toplum içinde yaşıyorsanız, bu dostluk çok daha değerli...

Ortak yönleriniz neler?

N.Ç.: Yüz yapımız çok benziyor, kişilik özelliklerimiz de. Ben bir kadının eğitimine yatırım yapmasından, beyninin içini zengileştirmesinden yanayım. Bizim sektörde Ebru bunu doçentliğe kadar götüren tek örnek. Ayrıca ikimizin de güzellik anlayışı aynı. Güzellik sadece dış görünüşe ait bir değer değil, içinde eğitim, kültür, zarafet, aura, beden dili, disiplin ve deneyim gibi pek çok değer var. Bir kadın konuşmaya başladığında güzelliği ya artar ya azalır... Konuşmasını değerli kılması için de kendisini geliştirmesi şart. Sadece dış görünüşünü iyileştirerek bunu başaramaz.

E.G.: Yüz yapımız gerçekten çok benziyor, iskelet yapısı özellikle... Kıskançlık, kin ve kibir duyguları, ikimizde de yok. Ben çok kitap okurum, değişik bir şey öğrendiğimde hemen onunla paylaşırım. Beni dinler ve yorumlar. Yorumları benim için önemlidir.





‘Toplumsal önyargılar var’

Akıllı ve güzel kadın olmanın avantajları ve zorlukları neler?

N.Ç.: Kadınlar için genelde toplumsal bir önyargı var: “Saçı uzun aklı kısa, eksik etek, aptal sarışın” derler... Bu kadının akıllı olması durumunun en çok tartışma yarattığı alan kadın-erkek ilişkisinde görülüyor. Erkekler güzel kadın olunca ilgileniyorlar ama akıl yönünden bakınca sanki kadının geriden gelmesini tercih ediyorlar. Çünkü ataerkil bir toplumdan geliyoruz.

E.G.: Güzellik, iş, eş ya da arkadaş seçimi konusunda kadını avantajlı kılıyor. Bunu destekleyen pek çok araştırma var. Benim doktora tezim güzellik üzerineydi ve bir makalede okumuştum Amerika’da buna ‘beautypremium’ (güzelliğin getirisi) diyorlar. Ancak o kapıdan içeri girdikten sonra diğer kapıları açmak için akıl, eğitim ve sosyal zekâ gibi pek çok özellik gerekiyor. Bunlar eksikse, bence kadın da eksiktir.


‘Yaşam felsefem hümanizm’

Hayata karşı tavrınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Nebahat Çehre: Hoşgörü ve nezaket üzerine dayalı bir yaşam görüşünü uygulamaya çalışıyorum. Olaylara gülümseyebilmek, insanlara karşı hoşgörülü olmak ve doğaya nazik davranmak gibi evrensel ilkelere sahip çıkmaya çalışıyorum. Yaşam felsefemi anlatan en doğru kelime hümanizm.

Ebru Güzel: Bence hayatımızı iki şey yönetiyor: Korku ve sevgi. Aslında olan her şey o kadar çok değerli ve bütünün hayrına ki bizler anı yaşamadığımız için çoğu şeyi kaçırıyoruz. Çünkü ya geçmiş pişmanlıklar ya da gelecek korkularımız ağır basıyor. Oysa inanın mucizeler, olasılıklar bizleri bekliyor... Bu gerçeklerden kaçmak demek değil. Ben gerçekleri düşüncelerimizin belirlediğini anlatmaya çalışıyorum.





‘Aşk iki insanın aynı yöne bakmasıdır’

Sizin gibi güzel kadınların aşka bakış açısı ve yaklaşımı nasıldır?

Nebahat Çehre: Ben aşkı iki insanın aynı yöne bakması olarak yorumluyorum.

Ebru Güzel: Önceleri başkaydı... Şimdi aşkı bana güzel hisler yaşatan, birlikte gelişebileceğim ve kendisini çözümleme arayışına düşmüş bir partnerle yaşayabileceğimi düşünüyorum. Geçmişimdeki herkese, hatta en çok zıtlaştığım kişiye beni böylesine değerli kıldığı için çok teşekkür ediyorum. Ben artık eşim yani eşitimle karşılaşmaya hazırım. Hatta çok yakın...


Röportaj: Serpil Bayar

Fotoğraflar: Serhat Hayri

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.