Fedakâr anne Cemile’nin karşısında ince dudakları, kemikli hatları ve sinsi oyunlarıyla rolünün hakkını vermişti. O gün bugündür Türkiye’de. Tabii bunda, Almanya’da gördüğü ilgiden daha fazlasını burada görmesinin payı büyük... Birçok dizi ve filmde yer alan Wilma Elles, bu kez bir korku filmiyle beyazperdede. 28 yaşındaki oyuncuyla cuma vizyona girecek “Katran”ı konuştuk.


“Katran”ın çekimleri nasıl geçti?

Ekip çok eğlenceliydi. Yönetmenimiz zaten çok değerli bir isim, Türk asıllı bir Hollandalı Ersen Denk. Katran da Amerikan yapımı bir Türk filmi... Yani Amerikan parasıyla Türk filmi çekmiş olduk. 6 hafta önce Los Angeles’taki prömiyerimizde izledim, gerçekten iyi bir iş çıkmış ortaya.


Türkiye’de bugüne kadar yapılmış korku filmleri çok eleştirildi. Bu kez şeytanın bacağı kırılabilir mi acaba?

Var mı Türkiye’de yapılmış korku filmi? Hiç haberim yok.


Olmaz mı? Sanıyorum Katran sadece korku filmi değil, bolca dram da var...

Çünkü Türkler dramı ve gözyaşını çok seviyor.


Sizin gözleminiz mi bu?

Türkler ya gülmek ya ağlamak istiyor. Biraz melankolikler, iyi anlamda söylüyorum bunu.


Almanya’da nasıl durum?

Almanya’da komedi ve polisiye rağbet görür.


Türkiye’ye ilk gelişiniz “yuva yıkan Karolin” karakteriyle oldu. Üzerinize yapıştı mı rol? Hâlâ “Karolin” diyen var mı sokakta?

Ben Karolin karakterini oynamayı çok sevdim, çünkü çok gelgitli, aksiyon içeren bir karakterdi. Elime böyle bir senaryo geçtiğinde hemen bakıyorum. Zaten kimsenin beni sevmesini beklemiyorum. Ben Wilma Elles’im, insanlar benden değil Karolin’den nefret ediyorlar.


Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Çok mutluyum. Çok seyahat ediyorum. 2 yılda pasaportumda sayfa kalmadı inanabiliyor musun? İş nerede ben orada... İşim için hiçbir zahmetten kaçmıyorum, yol umurumda değil. İstediğim iş önemli.


Aileniz, arkadaşlarınız Almanya’da. Özlemiyor musunuz?

Büyükbabam büyükelçiydi, 10 ülkede yaşadı, 25 kez taşındı. Ablam Londra’da yaşıyor. Ailem dünyaya ve başka kültürlere çok açık. Annem doğum gününü Meksika konseptiyle kutlardı mesela ya da bana Japon konseptli bir kutlama yapılırdı. Seviyoruz kültürel farklılığı.


Bir yerde “Türkiye çok demokratik bir ülke, Almanya’dan farkı yok” dediğinizi okudum.

Yok, öyle demedim. Tabii ki demokratik bir sistem var, ama “En demokratik ülke” de diyemeyiz. Ama “Almanya’yla aynı” gibi bir yorum yapmadım. Bunlar hassas konular, “Burada mutluyum” diyebilirim sadece. Coğrafi açıdan dünyada çok özel bir yeri var Türkiye’nin; hem Avrupa’da hem Asya’da... Dünyada ne varsa burada buluşuyor, kolay mı bu?


Bild Gazetesi Meryem Uzerli için “Türkiye’nin en ünlü yıldızı ama Almanya’da sıradan biri” gibi ifadeler kullandı. Sizin için durum nasıl?

Meryem’i biliyorum. Bild bir bulvar gazetesi ama çok seviliyor. Yine de biraz abartıyorlar.


Siz Almanya’da da buradaki kadar ünlü müsünüz?

Yavaş yavaş Almanya’da da beni tanıyorlar. Geçen hafta bir defileye çıktım. Belki yüzümü değil ama hikâyemi biliyorlar. Bu da normal, çünkü orada sadece sinema filmlerinde oynadım ve son 2 yıldır birçok defileye katıldım. Bir de Türkiye’de herkes durdurup fotoğraf çektirmek istiyor, orada ise defileden sonra fotoğrafımı getirip imzalatıyorlar.


‘Estetiği 20 yıl sonra sorun’

Estetiğe nasıl bakıyorsunuz?

Yenilikleri çok sıkı takip ediyorum, artık 50 yaşında bir kadın mükemmel görünebiliyor, bu çok büyük bir özgürlük. Bir erkek güzel olmak zorunda değil ama bir kadın her zaman güzel olmak zorunda.

Aslında değil.

üzelliğin belli bir standardı yok. Gözlerden, duruştan, konuşma tarzından gelen bir şey güzellik. Güzel, sağlıklı ve iyi hissetmek tabii ki önemli. O nedenle bu uygulamaları dikkatle takip ediyorum. Sadece estetik amaçlı değil, sağlık amacıyla da yapılıyor biliyorsunuz. Mesela büyükbabam kanser nedeniyle ameliyat oldu ve yüzünün yarısını kestiler. Şimdiyse estetik operasyonla düzeldi. Kendim içinse şimdi düşünmüyorum. Ama 20 sene sonra bu soruyu tekrar sorabilirsiniz.


Filmde saçlarınızı ilk kez koyu görüyoruz.

Harika hissettim aslında. Daha gençken saçımı kırmızıya bile boyamışlığım vardı. Aslında saç rengimi değiştirmeyi çok seviyorum, sürekli değiştirmek istiyorum ama çekim ya da defileye çağırdıklarında beni sarı saçlı bekliyorlar, o yüzden yapamıyorum.


Röportaj: Gizem Sevinç Selvi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.