Tam 70 yaşında. Defile için İstanbul’da. İlk söylediği, kendini burada Avrupa’dan daha rahat hissettiği... O kadar mutlu ki “Burada ders vermek istiyorum, lütfen duyurun” diyor.Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin 90. yıldönümü kutlamaları kapsamında düzenlenlenen defilesi için gelen Japon moda tasarımcısı Kansai Yamamoto’dan bahsediyorum.


Esma Sultan Yalısı’nda “Hello İstanbul” adı altında büyük bir gösteri gerçekleştiren Yamamoto, Japonya’nın dünyaya açılan ilk tasarımcılarından.1971’de geldiği Londra’da, geleneksel ama sıra dışı, renkli ama sofistike tarzıyla ünlülerin gözdesi oldu. David Bowie, Sir Elton John ve Stevie Wonder gibi isimlerle uzun yıllar sürecek dostluklar kurdu. Moda başkentlerinde açtığı “Boutique Kansai”ler bir tarafa Yamamoto, canlı etkinliklerle meslektaşlarına meydan okudu. 1993’te “Kansai Supershow-Hello Russia” ile II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kızıl Meydan’a en kalabalık kitleyi toplamayı başardı. 120 bin kişi seyretti. 95’teki “Hello-Vietnam” şovunu ise 200 bin kişi...“Hello İstanbul” için Esma Sultan elbette yüz binleri ağırlamadı ama mekân en kalabalık günlerinden birini yaşadı. Yamamoto ile uçağa binmeden üzerindeki kamuflaj kostümüne yakışsın diye Gezi Parkı’nda buluştuk. Gezi ile ilgili tek yorumu “Büyük bir ilgiyle takip ettim” oldu.


Türk-Japon ilişkileri elbette 90 yılla sınırlı değil. Peki ya sizin Türkiye’yle ilişkiniz nasıl?

Burada bir seramik firmasının başında olan bir arkadaşım var. Geçen yıl Olimpiyat Oyunları’nın hangi şehre verileceği tartışılırken “Türkiye ve Japonya arasında çok sıkı dostluk ilişkileri var. Eğer Tokyo kararı alınırsa lütfen Türkiye’de bir etkinlik yap” dedi. Toto’nun neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamamıştım. Avrupa’da sarı insan algısı var. Ama burada öyle bir ayrımcılık hissetmedim.


Burada daha mı rahattınız?

Burada konforlu hissettim. Ve sağlıklı bir erkek olarak da çok görkemli kadınlarla karşılaştım. O açıdan da çok güzel. Ama bir sıkıntı var; parmaklarında kocaman pırlantalı yüzükler vardı, o pek hoşuma gitmedi.


Kadınları soracağım ama olimpiyatları sormak istiyorum önce. İstanbul neden kaybetti, buraya gelince hiç düşündünüz mü?

Trafik olabilir. Bir de bazen sokaklarda erkekler arasında çatışmalar gördüm.


Türk kadınlarını sorayım bir de...

Benim defilemde çok az Türk manken vardı. Hepsi Türkiye’ye yakın ülkelerden gelen mankenlerdi. Türklerin bu kadar güzelken neden manken olmadıklarını anlamıyorum.


Türk modasını takip ediyor muydunuz?

Dünkü defilede modayla ilgilenen bu kadar çok insanı görünce çok şaşırdım. “Yanlış yere mi geldim” diye düşünmeye başladım. Kadınların kocaman elmas taktığı, erkeklerin de çok pahalı takım elbiseler giydiği ve bunlara önem verilen bir ülke olarak algılamıştım. Ama defileye gittikten sonra bu fikrim değişti.


Yani tasarıma önem veren bir ülkeyiz öyle mi?


Evet. Bu esinlenmenin aslında daha çok Avrupa’dan geldiğini anladım. Ben bir şeyi yaratırken Batılı insanları da etkileyebilmek istiyorum. Yani o konseptte üretim yapıyorum. Ve genelde çoğu Japon böyle yapıyor.


Daha çok kendi kültürünüze bağlı kalıp Batı’yı etkileme taraftarısınız. Ama biz daha çok Batı’dan etkileniyoruz. Hangisi doğru?

Biz Avrupa’yı etkilemeliyiz. O daha önemli.Kendi defilemden sonra “Türkiye’yle daha sık iletişim kurmalıyız” diye düşünüyorum. Ben burada sanat ve modayla ilgili eğitim vermek istiyorum. Farklı farklı kültürleri taşıyan insanlar bir araya geldiğinde sempatik bir durum olduğunu düşünüyorum.


Tasarımlarınız Batı’nın soğuk ve minimal çizgisine baş kaldırır nitelikte...

Avrupa’da şov yapmak için maddi güce ihtiyacımız var. O yüzden onları ne yapıp edip etkileyelim diye iyi hazırlanıyoruz, elimizdene varsa onu göstermeye çalışıyoruz. Ekonomi yükseldikçe moda dünyası da yükseliyor. Türkiyede tam bu konumda. “Kendi özelliğim nedir” diye düşünme vakti geldi sanırım. Türkiye’de yeni nesil,kendi kültürünü ifade eden tasarımlar yapmalı.


Burada ders vermek ve tasarımcılar yetiştirmek istiyorsunuz. Peki, ne vaadediyorsunuz?

Hiç kimseyi engellemeden, özgürce, kendilerini ifade etmenin ne kadar önemli olduğunu onlara öğretmek istiyorum.


‘Galata Köprüsü’nde olta kiraladım’



1 haftadır İstanbul’dasınız neler yaptınız?

Nişantaşı’nı gezdim. Galata Köprüsü’nde balık tutmak istiyordum. Bir kişiye gidip para verdim ve oltasını yarım saatliğine kiraladım.


Kaç tane yakaladınız?

Hiç yakalayamadım.


Röportaj: Aysun Öz

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.