Ozan Doğulu, boşuna Türkiye’nin en iyi müzik adamlarından biri değil... 4 yaşında konservatuvara birincilikle girdi, 12 yaşından beri de Türkiye’de çalışmadığı sanatçı kalmadı. Ali Rıza Binboğa’dan Edip Akbayram’a, Zülfü Livaneli’den Tarkan’a... Yeni albümüne hazırlanan Doğulu ile önce müzik, sonra da çocukları konuştuk.


Müzisyen bir aileden geliyorsunuz. Konservatuvara 4 yaşında girdiniz... Bunlar başarıyı açıklıyor ama bilmediğimiz bir sırrınız var mı?

Ben de bilmiyorum. 4 yaşında hakikaten farkında değildim. Babamın müzisyen olması, annemin yakın durmasının etkisiyle bakmışlar yetenekliyim; 10 yaş büyük çocuklarla konservatuvar sınavına sokmuşlar. Üstelik birincilikle girmişim. İlk 2-3 yılı hatırlamıyorum. Hayal meyal hatırladığım, sınavlarda benden 10 yaş büyük arkadaşlarım benden kopya çekmeye çalışırdı. Erken başlamak yol almak için büyük avantaj oldu. Piyano ve klasik müzik eğitimi aldım. Mozart’la, Bach’la büyüdük. Okulda da başarılıydım, Saint Michel Lisesi’ni kazandım. 12 yaşında piyano dersi vermeye başladım. Erdem Kınay ilk öğrencimdi. O da çok yetenekliydi. Arkasından 13-14 yaşında Gar Gazinosu’nda Erol Büyükburç’la çalışmaya başladım. Bu da çalışma hayatına erken atılmam demek oldu. Mecburiyetten değildi sevdiğim için erken başladım, hâlâ çok seviyorum çalışmayı.


Sıkılıp pes ettiğiniz olmadı mı?

Sıkılmadım, işimi çok seviyorum. Pes etmedim ve daha da etmeyi düşünmüyorum. Çünkü müziğin farklı alanlarında çalışarak kendimi eğliyorum. Elbette iştir, emektir ama bu işten keyif alıyorsanız müzik eğlencelidir de. İnsanları eğlendirmekten sorumlu olduğumuz bir iş... İnsanların duygularıyla oynuyoruz. Zaman zaman canımızın sıkıldığı anlar oluyor, sahneye çıkarken “Acaba” diyoruz ama çıktığımız anda her zamanki neşeli havamıza giriyoruz.


Çalışmadığınız şarkıcı var mı?

Piyanoyla başladım, klasik müzik, Türk halk müziği, Türk sanat müziği ile devam ettim. Yabancı starlarla çalıştım, Gloria Gaynor’ın orkestra şefliğini yaptım. Büyük orkestralar yönettim, küçük orkestralar kurdum, bir sürü sanatçıyla çalıştım. Edip Akbayram, Zülfü Livaneli, Ajda Pekkan, Sezen Aksu’dan aklınıza kim geliyorsa, Ali Rıza Binboğa’ya kadar... Tarkan, Sertab... Kenan’la hâlâ sahnede beraberiz. Aranjörlük, prodüktörlük, bestecilik hepsini yapıyorum. Bengü, Sıla hatta Yıldız Tilbe, Kerim Tekin, Çelik’in ilk albümlerini ben yaptım. DJ’lik yapıyorum, o başlı başına bir olay. 5-10 senedir dünyada trend.


Devir DJ’lik devri. Kocaman orkestralar maliyetli tabii...

Maliyet olarak orkestra zor. Orkestrayla işe gitmeye kalktığınızda ücret dışında 30 kişinin oteli, uçağı biraz ağır geliyor. Çok keyifli, canlı çalmak kadar güzel bir şey yok fakat büyük prodüksiyon. Amerika ’da DJ’ le re rock star muamelesi yapılıyor. Kolay görünüyor ama aslında o kadar da kolay bir iş değil.


Göründüğü gibi değil yani...

100 bin kişinin karşısında tek başına kalıyorsun. Hiçbir eğlence sisteminde böyle değil. Şarkıcının arkasında orkestra vardır, arada üstünü değiştirmek için bir şarkı da vokalistine söyletirsin. DJ’lik heyecanlı ve zor bir iş. DJ’liğe prodüktörlüğümü karıştırınca daha özel oldu. Çaldığım şarkıların hepsini kendim yaptığım için key fi baş ka... Eskiler birilerinin şarkılarını çalardı, sonra dünyada böyle bir trend çıktı, insanlar kendi şarkılarını çalmayabaşladı. Türkiye ’de ilk ben yaptım. Belki de 3 sene sonra yeni bir şey bulacağım. Müzikte dünyada trend neyse, sağlığım el verdiğince takip edeceğim. O beni bırakmadıkça ben onu bırakmam.


Türkiye’de kendi albümünü yapan ilk aranjörsünüz... Var mı yeni albüm?

130 Bpm ve 130 Bpm Allegro ve arkasından Model grubuyla Dağılmak İstiyorum ve Kız Sana Hayran. Şimdi serinin üçüncüsü üzerinde çalışıyorum. Muhtemelen 3-5 ay sonra çıkacak.


Bu sefer kimler var?

Sürekli çalıştı insanlar; Mustafa Ceceli, Özlem Tekin ve değişmez üçlüm, olmazsa olmazım Ajda, Kenan, Sezen. Kiminle güzel şarkı yapabilirim ona bakıyorum şimdi.


‘15 ŞARKI YAPIYORUM 10’U BAŞARILI’

2 yıl önceki röportajımızda “Müzikte olgunluk dönemindeyim” demiştiniz, nasıl gidiyor olgunluk dönemi?

Ne yapmak istediğini bilen, nokta atışı yaptığım bir dönem bu. Eskiden 6 ayda 50 şarkı yapabiliyordum, 5’i iyiydi. Şimdi 6 ayda 15 şarkı yapıyorum ve 10’u başarılı oluyor. Daha az üretip daha iyi sonuçlar alıyorum. Bu gidişattan son derece mutluyum. Çünkü yüzdeyi artırmış olmak bir başarı.

I I Teknoloji sayesinde herkes aranjör kesildi. Ancak teknoloji her şeyi çözer mi? Çözülmüyor. Teknoloji bana da birçok arkadaşıma da yardımcı oluyor fakat tabii ki sadece onunla olacak değil. Olmadığını dinleyici anlıyor. Armoni bilmek, nota okuyabilmek, enstrüman çalmak gerekiyor. Do majör nedir, bilmelerini tavsiye ederim, yoksa bir yere kadar. Şansa bir, iki şarkı yakalarsın ama üçüncüsünü yapamazsın, eğitim alman lazım. Biz çok zor şartlarda büyüdük. Ancak şimdi internetten bile dünyanın en baba okullarından ders alabiliyorsun. Gece yatıp uyuyacağına, sokakta gezeceğine gece müzik öğrenebilirsin, 2 sene sonra geliştiğini fark edeceksin.


“Nerede o eski domatesler” gibi, müzikte de “Ah o eski şarkılar” diyoruz. Eksikliği hissedilen ne?

Teknolojinin getirdiği dezavantajlar bunlar. Yaptığım şarkıya cep telefonundan ulaşabiliyorsun, yani çok çabuk tüketiyorsun. Eskisi kadar kıymeti değil şarkılar. Avantajın dezavantaja dönüştüğü yerdeyiz. Artık milyonlarca yapılıyor. Çocukluğumda Sezen Aksu albüm çıkaracağı zaman kasetçinin önünde sıraya girerdik. Şimdi 6 ay sonra “Yeni şarkı yapmışsın” diyorlar. 50’ler, 60’lar, 70’ler derken 80’lerde pop müzik tavan yaptı. 90’dan beri sadece Türkiye’de değil bütün dünyada sıkışma var. Yenilik arayışları var. Popun içinde ufak ufak türler yenilik gibi görünüyor ama aynı fanusun içinde dönüp duruyoruz aslında. Belki biri yeni bir şey bulacak ama ben mi Amerikalı ya da Avrupalı mı bilmiyoruz. Zamanında Elvis’in bulduğu şey gibi belki biz de bakarsın buluruz.


‘ECE ERKEK ÇOCUK İSTİYOR’

Bu arada da iki çocuğunuz oldu... Onlara ve müziğe zaman ayırmak zordur. Nasıl gidiyor çocuklarla hayat?

Çok iyi gidiyor, dünyanın en güzel şeyi evlat. Hep bir kız çocuğum olsun istedim. Allah bana 2 kız verdi; biri 5.5 yaşında, bale ve resme meraklı. Sanatçı yönleri ve enerjisi var. Öteki arkadaş 1.5 yaşında. Çocuk şarkılarını tonundan söylemeye başladı. Lila arada piyano çalıyor, benim gibi belki erken başlayabilir.


O zaman beklenen soruyu da sorayım; üçüncü çocuk?

Aslına bakarsan, eşim erkek çocuk istiyor; başından beri. Bir yandan istiyoruz bir yandan da kolay değil. Bakmayı, büyütmeyi geçin, çok büyük emek istiyor. Ece çalışamıyor, çünkü çocuklarla ilgilenmesi gerekiyor, bakıcıya bırakalım istemiyoruz. Ben mutluyum iki kızım var, onlar bakar bana ileride. Üçüncü de kız olursa cenneti garantilemiş oluruz.


“Justin Timberlake’le de çalışmayı isterim” demiştiniz. Justin geliyor yaza... Belki bir işbirliği olur.

Rihanna geldiğinde irtibat kurma şansım oldu ama ne yazık ki 3 gün burada yoktum. Belki Justin geldiğinde de olabilir. Çünkü ne olursa olsun, dünyanın her yerinde her şarkıcının her zaman şarkı açlığı vardır. Daha güzelini yapmak için kapısı açıktır. O yüzden ne zaman ne olacağı belli olmaz.



Röportaj: Aysun Öz

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.