Herkes onlardan bahsediyor. Haklarında spekülasyonlar yapılıyor. Acaba Kadıköy Belediyesi'nin Twitter hesabı mı hack'lendi? Ergenlik döneminde bir insan mı yazıyor bu cevapları? Yoksa Güzin Abla niyetine Belediye mi hizmet vermeye başladı? Sorular, sorular... Rahat diliyle dikkatleri üzerine çeken, halkın beklemediği samimiyeti kurum içinde yakalayan Kadıköy Belediyesi sosyal medya ekibinden Ulaş'la konuştuk. Kahve tekliflerini geri çevirmiyorlar. Kapılarını çalmanızı tavsiye ederiz...


"Belediyeyi bir kişi haline getirdik"


Ne kadardır bu hesapları yönetiyorsunuz?

1,5 yıldır sosyal medya büromuz var ve biz aslında hep böyleydik. Bu tarza da yeni başlamadık. İnsanlarla sıcak diyaloglar kurduk. Buradaki mevzu şu; belediyeyi bir kişi haline getirdik. Bu kişi sevinen, üzülen, gülen, sorun çözmeye çalışan, yardımsever bir karakter. O da insanlara farklı geliyor. Okuyor, araştırıyor ve paylaşıyor. O dünyadan biri… Bizim sosyal medya hesaplarımız farklı farklı işliyor. Instagram’da başka bir dünyamız var, Facebook’ta başka, Twitter’da başka bir dünyamız var. Twitter’daki dilimiz daha sıcak ve samimiyken, Facebook’ta daha resmi ve samimi… Instagram’da ise daha renkli sanat dilini kullanıyoruz.


Twitter’a özgü bir dil oluşuyorsunuz yani…

Şöyle bir şey var; iletişimde eğer sizin kafanızda bir mesaj ve bir kurum var. Bu kurumun ürettiklerini insanlara kurumsal bir şekilde sunacağız derseniz hiçbir sonuç elde edemezsiniz. Biz iletişimde değişmek ve dönüşmek için buradayız. İnsanların görüş ve önerilerini alıyoruz.


Ne mezunusunuz bu arada?

Ben birkaç tane üniversite okudum. Çeviri bilimi ve felsefe… Şu an yüksek lisans öğrencisiyim.


Kaç kişilik bir grupsunuz?

Dört kişilik bir grubuz.


Çalışma saatleriniz var mı? Haftanın kaç günü çalışıyorsunuz?

Aslında sürekli çalışıyoruz. İnsanlara sürekli cevap veriyoruz ve bunun mesai saati yok. Hesabı kapatıp gidemiyorsunuz hayat devam ettiği sürece siz de aktif olmak zorundasınız.


Sosyal medyada kurumsal bir dil yerine daha sıcak bir dil kullanmayı tercih ediyorsunuz. Sizce bu şekilde bir iletişim, insanların belediyeler ya da devlet kurumlarıyla arasının düzelmesine yardımcı olur mu?



Elbette. Bu kullandığımız hesap aslında sadece Kadıköy Belediyesi'nin değil Kadıköy'ün hesabı. Biz Kadıköy’deki gündelik hayatta ne varsa onu paylaşıyoruz. Biz Kadıköy’de yaşamayı seviyoruz, Kadıköy’ü seviyoruz. Buradaki dili kullanıyoruz ve belediye olarak kendimizi Kadıköy’den izole etmek istemiyoruz.



Başkan Öztürk: "Resmi bir kurumun hesabını işlettiğinizin farkında mısınız?"



Twitter’da fenomen oldunuz…

Bizim aslında öyle bir niyetimiz yok. Kadıköy Belediyesi olarak insanlara yardım etmek, sorunları çözmek niyetindeyiz…


Belediye tarafından kullandığınız üslup nedeniyle hiç uyarı aldınız mı?

Hayır. Hatta bu tweet'ler internette çok paylaşılmaya başlanınca, 2 gün evvel Başkan buraya geldi ve “Resmi bir kurumun hesabını işlettiğinizin farkında mısınız?" dedi sert bir şekilde… Herkes bir kilitlendi, dondu kaldı. Sonra “Böyle devam edin...” dedi. Çünkü böyle bir mecrada bu şekilde bulunmayacaksanız başka türlü bulunmanın alemi yok.


Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de kullandığı bir Twitter hesabı var. Sizce Gökçek iyi bir strateji uyguluyor mu? İki kurumun da resmi olduğunu düşünürsek, bir karşılaştırma yapabilir misiniz?

Biz birilerine söz söylemek istemeyiz ama bizce saygı çerçevesinin dışına çıkılmaması daha sağlıklı bir yöntem…


Bir devlet kurumunu sever mi bir insan?

Demek ki zaman zaman sevebiliyormuş. Burası bazen bir ağabey, bir kardeş, bir sevgili olabiliyor.


Sizinle gerçekten kahve içmeye gelen oldu mu?

Bekliyoruz valla.


Gelseler içer misiniz?

Niye içmeyelim?


Nasıl yani? Buraya gelecekler ve "Ulaş Bey burada mı?" diye soracaklar. Neden diye sormazlar mı? "Kahve içmeye geldim açılın!" mı diyecek?

"Hoş gelmiş, sefa gelmiş" diyeceğiz. Daha önce başka problemlerle ilgili olarak, iletişimi daha kuvvetli tutmak için buraya davet ettik. "Sorununuz neyse gelin yüz yüze oturarak çözelim" diyoruz. Bazı diyaloglar çok kronik hale gelmiş olabiliyor. Önyargı söz konusu olabiliyor. Bazı insanlar şöyle itiraflarda bulunuyor mesela: “Belediyeyi arıyorum ama en sinirli olduğum zaman arıyorum. Belediyeyi normalde arayıp sormam, ama farklı bir dünyanız var bu yüzden iletişim kurmak istiyorum” diyorlar. Sorun kronik hale geldiğinde biri bize hakaret etse bile "Üslubunuzu lütfen düzeltin" ve "Size nasıl yardımcı olabilirim?" diyoruz…


Bu üslup şikayetlerin azalmasına neden oldu mu?

Şikayetler azalmadı fakat sorunların daha sağlıklı çözülmesine neden oldu.


Sanıyorum insanlar sizi Belediye olarak görüyor. Direkt mesaj atarak şikayetlerini dile getiriyorlar mı?

Evet. Binamızın etrafından geçerken bile “Orda mısınız. Günaydın” diye mesaj atıyorlar… İnsanlar rahatlıkla herhangi bir sorunları için bize mesaj atıyorlar. Kişisel problemleri, elektrik, su için de mesaj atıyorlar.


Yarattığınız bu karakterin cinsiyeti var mı?

Yok. Cinsiyetsiz. Medeni bir Kadıköylü kimliğinde ilerliyoruz aslında. Kontrolsüz olmayan, kentte yürümeyi araçlarla dolanmaktan önde gören, farklılıklara saygı gösteren, farklı düşüneni aşağılamadan anlamaya çalışan bir karakter bu.



Kaan Sezyum'la ilişkimizi farklı bir zemine taşıdık




Bu hesabı takip edenlerin Kadıköy algısı ve arzusu değişmiş gibi gözüküyor… Kadıköy ve çevresindeki ev kiralarında artış olur mu dersiniz?


Biz de ondan korkuyoruz aslında. Kirada oturuyoruz çünkü… Çok soran oluyor aslında. “2+1 ev bulur musunuz bana” bana gibi sorular alıyoruz. İnsanlar burada bir enerji görüyorlar ve burada yaşamayı seçiyorlar. Normalde yolda yürürken gördükleri çöpü başka şekilde yorumlayabilecekken, şimdi farklı bir şekilde yorumluyorlar. Bu çok önemli, bunu yakalamak zor. İstediğiniz kadar kaldırım yapın, çevre düzenlemesi yapın. İnsanlar mutsuzsa bir şey yakalayamazsınız.


Samimi olmak için kendinizi zorluyor musunuz?

Bu hesap böyle...


Hesap böyle?..

Hesabın dili bu…


Hiç sinirinizi bozan kullanıcılar oluyor mu?

Kaan Sezyum gibi mi?


Kaan Sezyum’dan pek hoşlanmıyorsunuz sanırım?

Kadıköy çocuğudur niye sevmeyelim. Ama diyaloglarda görmüşsünüzdür belki ama bizi çok zorluyor. Şikâyetin yerini söylemiyor mesela. Bu ona yardım etmemizi zorlaştırıyor. Gece saat 01.00’de şikâyette bulunuyor ama yerini söylemiyor… Onun belediyeye karşı bir gıcıklığı var. Biz "Yardımcı olalım, yer bildirin" falan diyoruz ama olmuyor. İBB ile ilgili bir şikâyeti bize gönderiyor devamlı. Biz şu cevabı verdik “Sorunu birebir, yerinde ve yüzyüze çözelim. Biz açığız. Çözülmezse bize kafa göz dalabilirsiniz! İBB ile ilgili bize atarlanmanıza gerek yok.” Sonra o da yumuşadı ve şimdi farklı bir zemine taşıdık sanırım diyaloğu.


Nasıl bir zemin?

Daha açığız. Ciddi düşünüyoruz.


Herkesle ciddi düşünüyorsunuz siz...

Talep var. Niye olmasın?


İlişki durumu: Kadıköy Belediyesi'yle ilişkisi var


Size gelen teklifler var mı?

Çook. Belediyeyle evlenmek isteyen, tanışmak isteyen, belediyeye sarılmak isteyen var. İlişki durumunu “Kadıköy Belediyesi’yle ilişkisi var” yapan, öpmek isteyen…


Sarılsalar sarılacak mısınız?


Belediyeye mi?


Siz belediye misiniz?

Geçen sarılma talebine karşılık verdik. Bir yer belirleyelim sarılalım. Belediye için de uygun bir yer bulup oraya sarılabilirler. Geçen gün biri “Altıyol’da Boğa’nın oradayım. Size sarılmak istiyorum. Ne yapalım?” dedi. Cevabımız şu oldu: “Etrafınıza bakın. Aydınlık yüzlü bir Kadıköy’lü görürseniz usulca yaklaşın ve sarılın” dedik.


Yüksek ihtimal insanlar sizinle iletişim halinde kalmaya devam edecek. Nereye kadar gider böyle…

Kurumlar yavaş yavaş bu dili benimsemeye başlayacak. Kartal ve Ataşehir Belediyesi yavaş yavaş başladı… Onlar aslında bu dili kullanıyorlardı ama cesaretlendiler… Dilekçe yazmıyorsunuz sonuçta resmi bir dilden uzaklaşmak daha mantıklı ki zaten Twitter'dasınız…


Siz gerçekten hep böyle miydiniz yoksa bir anda mı böyle bir dile döndünüz?

Biz hep böyleydik. Alınmış ekran görüntüleri aslında eskiye ait. 1 yıl önce New York’ta Kadıköylü bir genç yürürken "Bank yok burada, Kadıköy Belediyesi buraya bir bank göndersin" diye tweet atmış. Biz de çocuğa tweet attık “Adres bilgisi verirseniz buradan size bir bank gönderebiliriz” diye… Birçok soruya cevap verme durumundayız, ki bu da donanım gerektiriyor.


Burada çalışanlar iyi okuyan çocuklar. Çağrı merkeziyle muhatap olduğunu düşünüyor arayan kişi mesela. "Sinirlenip bir fırça kayayım şunlara" diyorlar. Sonra bizimle konuşmaya başlıyorlar. Biz de buraların çocuğuyuz yani…


Başlık olur bu.


Biz Kadıköy çocuğuyuz yani. Buralardan geldik. Merak ediyorlarsa etraflarından birileri… Kitap okumayı, sahaf gezmeyi, felsefeyi, müziği, sinemayı seven insanlar olarak tanısınlar bizi…


Röportaj: Pınar Aksu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.