Günümüz sanatı, çok tartışılan bir noktada. Teknolojinin, pazarlamanın, reklamın iç içe geçtiği bir dünya. Ama bu çok sesliliğin ortasında hepsini bastıran ortak bir ses var. Hayal gücü ve yaratıcılık.



New York’ta yaşayan İtalyan asıllı video sanatçısı Marco Brambilla bu dili en çarpıcı şekilde kullanan sanatçılardan. Video kolaj tekniğinde ürettiği eserler, sinemaya ve teknolojiye ait ikonlaşmış imgelerin kolektif belleğimizdeki önemini sorgulatıyor.



Kullandığı mekanlar da en az eserler kadar dikkat çekici. New York’ta Soho’nun kalbinde bir katedral düşünün… İçeride aşina olduğumuz kilise orgu yerine, canlı bir orkestra Prokofiev’in Cindrella valsini çalıyor, vaaz kürsüsü dev bir sinema perdesine dönüşmüş, kilise sıralarında ise muazzam bir kalabalık, 3D gözlükler takmış, Brambilla’nın pop kültür ikonlarından oluşan üç boyutlu video kolaj çalışması “Yaratılış” ı izliyor. Prokofiev’in muhteşem tınıları, kilisenin münzevi sessizliğiyle birleşiyor, gerçekle kurgu birbirine karışıyor.



Bu video serisinden bir başka eser olan “Uygarlık” yine sıra dışı bir mekanda izleyicilerle buluşuyor. New York’ta bir otel asansörüne yerleştirilen eser, bu klostrofobik ortamı emsalsiz bir yolculuğa dönüştürüyor. Asansör katlar arasında hareket ettikçe, Dante’nin cehenneminin derinliklerinden cennete doğru yükseliyorsunuz. Bu görselliğin hipnozu içinde asansörden inmek istemiyorsunuz.

Brambilla’nın “Megaplex triology” adlı serisine ait bu eserler, sinema tarihindeki 400’ü aşkın filmden alınmış sahne ve karakterlerden oluşan çok katmanlı bir video kolajı. 3D teknolojisiyle üretilmiş bu seri, Hieronymus Bosch’un tablolarının hareketli ve akışkan versiyonlarını andırıyor.



Marco Brambilla, San Fransisco Modern Sanat Müzesi, ARCO Madrid ve New York New Museum of Contemporary Art, Bern Kunsthalle ve Guggenheim gibi başlıca büyük müzelerde sergiler açmış olan bir sanatçı. Aynı zamanda Hollywood’un ve reklam dünyasının da yakından tanıdığı bir isim. Sylvester Stallone’un oynadığı “Cezalandırıcı” filminin yönetmeni, Kanye West’in Rönesans esintili ‘Power’ klibinin yapımcısı, Ferrari’nin meşhur sipariş eseri “RPM” in sanatçısı ve Pepsi’nin Michael Jackson turnesi reklam filmi çalışması için seçtiği isim.


Şimdi ise, “Megaplex” isimli 3D video serisi ile 1 Haziran 2014 tarihine kadar Borusan Contemporary’de sanatseverleri bekliyor.





Uygarlık (Megaplex serisi), 2008



“Megaplex” üçlemesinin ilk eseri olan “Uygarlık”, birbiriyle ilişkilendirilmiş farklı pop imgeler üzerinden uygarlığın gelişimine gönderme yapıyor. Tüm dinlerin ortak noktası olan cennet ve cehennemin ebedi cezalandırma ve ödüllendirme


kavramları ise hicivin dayanak noktasını oluşturuyor.



Cehennemde bir volkana yürüyen insanlar arasında Adolf Hitler’i fark ediyorsunuz. Bu esnada, arafta Jessica Alba “Sin City” filminden o meşhur striptiz sahnesiyle beliriyor ve cennete giden yolda Michael Jackson bir tepecikte tek başına ikonik dansını yapıyor. Bu eserin aslında ortak belleğimize de gönderme yapan çok katmanlı bir tablo olduğunu fark ediyorsunuz.



İlk olarak 2008 yılında, New York’taki ‘The Standard Hotel’in asansörleri için mekana özgü bir iş olarak tasarlanan eser, tıpkı bir zaman kapsülü gibi sizi Dante’nin Inferno’suna, Bosch’un ve Brueghel’in tablolarına ışınlıyor.





Evrim (Megaplex serisi), 2010.



Serinin ikinci eseri olan “Evrim”, insanlık tarihinin uzay çağına uzanan serüvenini, ilkel dönemden başlayarak, kronolojik bir anlatımla sunuyor. Tarih boyunca medeniyetlerin çatışması ve savaşları, tüketim kültürünün ayrılmaz parçası pop kültür penceresinden anlatılıyor.



Yine başrolde Hollywood’un unutulmazları E.T, Dirty Harry, Star Wars karakterleri, gladyatörler, askerler, dinozorlar, kovboylar, astronotlar, kısacası evrimsel değişimin tanığı olan tüm hayali ve gerçek figüranlar epik bir görsellik içinde akıyorlar. Loş sergi mekanı ise; Prokofiev’in keskin ezgileri eşliğinde, eseri Hollywood prototiplerinin bir kortejine dönüştürüyor.



Efsanevi karakterlerin, orjinal içeriğinden bağımsızlaştırılarak, bir bütün içinde yeniden anlamlandırılmış olması da oldukça hicivsel. Çünkü sanatçı bir anlamda, şu sıralar içeriği terkedip görüntüye odaklanmış Hollwood 3D film endüstrisine de bir gönderme yapıyor.





“Yaşamın Döngüsü”



Yaratılış (Megaplex), 2012:



“Yaratılış”, evrenin gizemini, büyük patlamadan (Big Bang) cennet bahçesine uzanan bir kurgu içinde betimleyen bir çalışma.

Yaratılış hikayesinden ilham alan bu video kolajı, varoluşu ve yıkımı bir döngü içinde anlatıyor. 3D formatta kurgulanmış görüntüler, bir DNA sarmalı formunda helezonlar çizerek akıyorlar. Doğanın muhteşem görüntüleri, yunuslar, kanatlı at, suda dans eden sirenler, bu yapay evrende süzülerek yok oluyor sonra yaşamın döngüsü içinde başladıkları noktaya dönüyorlar ve her şey yeniden başlıyor.



Sinemanın büyülü atmosferinden kopup, ortak belleğimize yerleşmiş bütün o kahramanlar, Brambilla’nın hayal dünyasında birleşerek, yeni hikayelerinde muhteşem bir görsellik sunuyorlar.



Zorro ve şaha kalkmış Tornado Kaliforniya halkının yardımına koşuyor. King Kong elleri bağlı halde, sevdiği kadın için tüm dünyaya meydan okuyor. ET ve Elliot dolunayın önünden bisikletle uçuyorlar. Marilyn Monroe uçuşan beyaz elbisesiyle dünyayı umursamaz gülümserken, Superman kötülere karşı şehri koruyor. Marty ve Dr. Brown efsanevi arabalarıyla geleceğe uçuyorlar, tarihin en zalim hediyesi Truva atı şehri yerle bir etmek üzere bekliyor ve Titanik içinde eserler, aşklar ve hikayelerle batıyor.



Hayal dünyanızın kapılarını aralamak için bir hafta sonu siz de sergiyi ziyaret edin. “Bu sanat mı, yoksa değil mi?” sorusunun başladığı noktada, içinizde yarattığı duyguyu izleyin. Bırakın gördükleriniz ve onların sizde bıraktıkları rehberiniz olsun.


Yazı: İrem Konukçu



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.