Yıllardır bilinen ama bir türlü kabul edilip resmileştirilemeyen bir gerçek artık “resmen” kabul edildi. Devlete ait müzelerdeki sanat eserleri bulundukları yerlerden çalınmış ve satılmış. Çalınan sanat eserlerinin büyük bölümü Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden çalınmış.


Bu müzeden son 30 yılda 230 tablonun çalındığı veya en iyi ihtimalle kaybolduğu tahmin ediliyor. Bunların bir bölümünün devlet kurumlarında veya resmi konutlarda olduğu kabul edilse bile 100’ün üzerinde eserin çalındığı kesin. Son birkaç ayda yapılan çalışmalarla bu eserlerden 80 adedinin nerede veya kimlerde olduğu tespit edildi. 31 adedi İstanbul’da yapılan bir operasyonla ele geçirildi.


Bu tablolar iş dünyasının önemli isimleri ve koleksiyonerler tarafından satın alınmış.


Ancak eserler “çalıntı” veya “kayıp” olarak emniyet birimlerine ve Interpol’e bildirilmediği için şimdiye kadar resmi bir işlem yapılamıyordu. Çünkü büyük ihtimalle bu bildirimde bulunması gerekenler de hırsızlık organizasyonunun bir parçasıydı.


Müzayede evleri aracı oluyor

Bu çalıntı eserlerin piyasaya sürülerek legalize edilmesinde ise büyük müzayede evlerinin aracılık ediyor olması rezaletin başka bir boyutu. Elbette ki, bu eserleri satın alan amatör koleksiyoncuların, eserlerin geçmişi veya çalıntı olup olmadıkları konusunda kesin bir bilgi sahibi olması imkânsız. Ancak yıllardır bu işi yapan ve Türkiye’deki sanat piyasasını yönlendiren aracıların ya da müzayede evlerinin bu sanat eserlerini fütursuzca alıp satması kabul edilebilir gibi değil.


Çünkü dünyanın hiçbir yerinde saygın müzayede evleri çalıntı eser satmıyor. Tam aksine çalıntı bir eser bir şekilde kendilerine getirilirse hemen ilgili güvenlik birimlerine ihbarda bulunuyor ve eserin sahibine geri dönmesini sağlıyor. Türkiye’de ise böyle bir şey söz konusu bile olmuyor. Birkaç yıl önce, bir spor kulübünün en bilinen ve sevilen bir yöneticisinin evinden çalınan tablolardan biri, Türkiye’nin en ünlü müzayedecilerinden biri tarafından satışa çıkarıldı.


Katalogda bu eseri gören alıcılardan biri müzayede evinin yöneticisini uyardı. Ancak uyarıya rağmen müzayedeye konulan eser satıldı ve daha sonra durumdan haberdar olan yönetici tarafından satın alınan kişinin evinden polis marifetiyle el konulmak suretiyle alındı.


Türkiye’de müzayedeciler ne yazık ki çalıntı eserler konusunda gerekli hassasiyeti hiçbir zaman göstermiyor.


Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nden çalınan eserlerin pek çoğunun satışına aracılık edenler arasında Antik AŞ’nin sahibi Turgay Artam gibi sektörün en bilinen isimlerinden biri bile yer alıyor. Bu durumda önümüzdeki günlerde (15 Aralık) 280.Müzayedesi’ni yapacak olan Turgay Artam’ın müzayedesine katılacak olanları da bir korku sarıyor. “Acaba burada çalıntı eserler satılacak mı?” korkusu. Galiba bundan böyle başta Artam’ınkiler olmak üzere tüm müzayedelerde bir “polis” bulunması ve tespit yapması gerekecek.


Müzayede 15 Aralık’ta yapılacak.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.