Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası ve Hamlet oyunlarında sahneye çıkan Kawa Nemir, aynı zamanda Kürt edebiyatının dikkat çekici şairlerinden biri ve sağlam bir çevirmen. Shakespeare’den William Faulkner’a, Oscar Wilde’dan T.S. Eliot’a İngiliz, Amerikan ve İrlanda edebiyatının birçok yazar ve şairini hayran olunacak bir kararlılık hatta inatla Kürtçe’ye aktararak çok önemli bir iş yapıyor.


“Şiir; şaşırtıcı, küçük ayrıntıları önemseyerek, aslında pek bir numarası yokmuş gibi görünen şu hayatı elimizdeki en değerli şey olan dille yeniden kurmaktır” diyen Kawa Nemir’le konuşmamın sebebine gelince... Arada boğulup kaçsa da 5 yıldır Diyarbakır’da yaşayan şair, belalı bir işe girişmiş. Bir yıldır James Joyce’un “çevrilmesi imkânsız” kitaplar arasında sayılan başyapıtı Ulysses’i Kürtçe’ye aktarıyor. Uyumayarak, günde 15 saat çalışarak...


Ulysses üzerinde ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?

Ulysses’i çevirmeye geçen yıl 16 Haziran’da Bloomsday’de başladım. 20 yıl bu çeviriye hazırlandıktan, bütün çeviri pratiklerimi bu roman için bir idman haline getirdikten sonra, işe bu özel günde başlamayı da baştan ayarladım. (Bloomsday, İrlanda’da her yıl Ulysses’in ilk baskısının kutlandığı gün. Adı, romanın kahramanı Leopold Bloom’dan geliyor.)


Nasıl gidiyor peki?

100 sayfa çevirebildim daha ama bunlar “ısınma hareketleri”. Sağa sola, güvendiğim yazar ve çevirmenlere okutacağım parça parça. Diğer dillerde yapılmış Ulysses çevirileriyle karşılaştırabilmek ve Joycean niyetleri okuyabilmek için de o dilleri iyi bilenlerle çalışmaya başlayacağım. Gideceğim yol uzun ama acelem yok. Dört yılda bitirebilirsem ne âlâ...


"J-Joyce dendi mi akan sular durur"

Joyce ve Ulysses ne anlama gelir sizin için?

Shakespeare ve Joyce has ötesi edebiyatçılar, adları geçince benim için akan sular durur. Joyce Ulysses’te, ondan önce denenmiş tekniklerle açılımların tümünü bir arada ve cesurca kullanmış, dili muazzam bir gayretle yıkıp yeniden kurmuştu. Ulysses, düzyazı-roman-şiir tarihine süper bir çelme atan bir eserdir o yüzden. Okumak da zordur, kavramak da; hele çeviri yoluyla başka bir dilde yeniden yaratmak neredeyse imkânsızdır. Hepimizi daha çok uzun zaman uğraştıracak, bu kesin. Eh, ben de zaten zor şeyleri seviyorum.


Zorluk korkutmuyor mu gözünüzü?

Kürtçem Joyce’un dilini karşılar mı diye bir kaygım yok. Öyle olsaydı Shakespeare çevirmeye teşebbüs edemezdim. Zayıf dil diye bir şey de olamaz bence, sadece az votka vardır. Şaka bir yana, bu çeviride hedeflediğim dil, elimden geldiğince karşımda bana diş bileyen Joyce’un dilinin üstüne çıkmak.


Joyce’un İrlandalı olması da önemli sanırım sizin için...

Özellikle Yeats ve kuşağı, Kelt Uyanışı, İrlanda, İngiltere, kolonyalizm ve edebiyat üstüne önceden yazdıklarımı okuyanlar bilirler; İrlanda ve Kürdistan arasında bir ruh köprüsü bulunduğunu iddia ediyorum ben. Kürtler henüz farkında değil ama Dublin-Diyarbakır hattını ben bu Ulysses çevirisiyle kuracağım. Aymazlıkla Kürtçe’yi bir tür dilsel ortodoksiye hapsedenlere sınırsızlığı göstermek için de çeviriyorum Ulysses’i aslında. Joyce, böyle bir şeyi Gaelic dilinde yapamadı belki ama ben, çeviriyle de olsa bunu, Kürtçe olarak yapmak niyetindeyim.

"Rüyalarım artık bazen Kurdlish"

Nasıl çalışıyorsunuz, zamanınızın ne kadarını veriyorsunuz Joyce’a?

Geçim derdinden dolayı nefret ede ede yaptığım küçük çeviriler dışında, yazmak ve edebiyat çevirisiyle uğraşmak tüm hayatım. Her zaman başköşeye koyduğum ve Kürtçe’de yankısını duymak istediğim epey şair ve yazarım var. Günde en az 15 saat çalışıyorum ve elbette çevremle, içinde yaşadığım koşullarla boğuşarak yapıyorum bunu. Ölmeden bitirmem gereken işler var... Hiçbiri sipariş değil, kendi tercihlerim. Bugüne kadar hiçbir Kürt yayıncı bana gelip “İnsanlar, Sylvia Plath’ı, James Joyce’u Kürtçe okusalar ne iyi olurdu” da demedi. Kürtler, özellikle Irak’ta Federal Kürdistan Bölgesi’nde petrol parasıyla zenginleştikçe “manKürtleşiyorlar” bir yandan. Bunu görüyorum. Bu taraftaysa Ankara’dan gelen bütçelerle hayatımızı saçma sapan bir noktaya getiren ve çok kişinin peşinden koşturduğu ihalecilik söz konusu. Koşullar böyleyken ölümüne Ulysses’e çalışıyorum. Ruhumu kurtarmak için... Zamanımın yüzde 80’i Ulysses’in artık. Arada da Shakespeare’in Macbeth’ini ve John Keats’in Sleep and Poetry adlı uzun şiirini çeviriyorum.


Çeviriyi anadilinizin yüksek ifade imkânlarına ulaşması için kaçınılmaz bir iş olarak görüyorsunuz. Tersi de geçerli değil mi? Sizce Joyce Kürtçe’ye, Kürtçe Joyce’a ne katacak?

Joyce, Kürtçe’ye gerçekten çok şey katacak. Öte yandan hedefime ulaşabilirsem Joyce kültür endüstrisinde Kürtçe Ulysses’in de hatırı sayılır bir yeri olacak. En azından ben öyle umuyorum. Leopold Bloom, Martello Kulesi’nden Dublin’in tüm katmanlarına kadar Kürtçe konuşacak ve bu muhtemelen başka dillerde olmayan, kendine özgü bir “çiçeklenme” yaratacak.


Bu ağır çalışmanın üzerinizdeki etkisi ne?

Çocukluktan sonraki ilk Kürtçe rüyamı 23 yıl önce gördüğümü anlatmıştım size. O günden beri uzun metrajlı Kürtçe rüyalar gördüm yıllarca. Ama son bir yıldır, yani Joyce’tan beri ara sıra “Kurdlish” rüyalar gördüğümde oluyor.



Röportaj: Gülenay Börekçi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.