Memleketin huyu böyle, ortası yok. Ya tüm şiddetiyle reddediyor ve nefret odağı yapıyor ya da öldüresiye seviyor. Öldükten sonra kıymetini bilmek başka bir ata sporu. Ahmet Kaya modası siyasi dertlerimizin merhemi, barış çubuğunun ucunda hep bir Ahmet Kaya parçası.


2010’da Gülten Kaya, Pınar Öğünç’e verdiği röportajında, Ahmet Kaya dinleyenlerin dahi sanatçının uğradığı lince benzer bir linç yaşadığını şu sözleriyle aktarıyordu: “Ahmet Kaya dinlediği için Polis Akademisi’nden atılmış polis de, yurttan atılmış öğrenci de, tezgâhı darmadağın edilmiş satıcı da var.” Gülten Kaya, herkesin bireysel olarak kendini aklama derdinde olduğunu, Türkiye’nin son 10 yılda katettiği mesafeye bakıldığı vakit hayatın Ahmet Kaya’yı doğruladığını söylüyordu...


Şimdi bir de Mehmet Erdem’in ikinci albümüne Ahmet Kaya’nın Kum Gibi parçasını almasının ardından başlayan, “Ahmet Kaya’nın hiçbir parçasını kimse Ahmet Kaya gibi söyleyemez, Ahmet Kaya cover’ı yapılmasın” tartışması başladı. Ama doğru soru bu mu? “Ahmet Kaya’nın herhangi bir parçasını söylemek neden bu kadar önemli, Ahmet Kaya yeniden moda mı oldu” sorularına bir bakmak gerekiyor belki de.


Müzik eleştirmeni Naim Dilmener’e göre, Ahmet Kaya moda değil, yeniden bir umut. Dilmener, “Bir kısmımız için hep böyleydi ama hayatın giderek boğmaya başlamasıyla birlikte Ahmet Kaya yeniden sığınılacak bir liman oldu” diyor.


Kıvanç Tatlıtuğ Kum Gibi’yi söylerse

Ahmet Kaya’nın parçaları bazen bir dizide karşımıza çıkıyor, bazen bir yarışmada. Tonla örneği var. Kum Gibi’yi Kuzey Güney dizisinde söyleyen Kıvanç Tatlıtuğ, yani sırf dizinin o bölümünün kesilip Youtube’a koyulmuş videosu yaklaşık 2 milyon defa seyredilmiş. Çünkü Ahmet Kaya reyting getiriyor, Ahmet Kaya satıyor. Naim Dilmener, “Ahmet Kaya uzun vadede en çok satanlardandır, bankodur, daima satar” diyor.


Peki Ahmet Kaya’nın herhangi bir parçasını cover’lamak zor gibi durmasa da neden bir türlü Ahmet Kaya’nın söylediği gibi olmuyor. Haydi bu bir zorunluluk değil diyelim, zira her sanatçının kendi üslubu var diyelim, neden aynı his geçmiyor. Bunu zorlamamak mı gerekiyor yoksa? Dilmener bunun “hissetmekle” alakalı olduğunu söylüyor. Ve ekliyor: “Ahmet Kaya Tribute albüm (ki tamda bu aralar ikincisi hazırlanıyor) boydan boya iyi bir albümdür. Bülent Ortaçgil için yapılan albümden sonra en iyi ikinci tribute albümümüzdür. Mesele, Ahmet Kaya’nın hayatını, canını vakfettiği meselelerin cover yapanlar tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı, yüreklerde hissedilip hissedilmediğidir. Bu, tuzu kuruların işi değildir, hiç olmadı da.” Dilmener’in sorusu şu: “Kum Gibi’yi yalnızca ‘Biz durmadan sevişirdik’ten ibaret sananların cover’ından ne çıkabilir ki zaten?”


Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney

Median Müzik Edisyon şirketinin sahibi Ali Coşar, Ahmet Kaya parçalarının yurtdışı telif haklarına bakıyor. Coşar, Ahmet Kaya’nın yeniden moda olmasını anlatmak için çok daha gerilere gidiyor ve şu örneği veriyor: “90’lardaki solun ruh hali önce küçümsendi, aynı arabeskle ilişkimiz gibi herkes gizli severdi. Açıkhava’da yapılan ilk arabesk konser Müslüm Gürses’indi. Konsere 200 kişi geldi. Konserde tezahürat yapsın diye mahallelerden 40-50 insan toplandı.” Coşar; Ahmet Kaya’nın popülerliğini Yılmaz Güney’in sinemadaki popülerliğine benzetiyor. Kaya’nın her daim moda olmasının sebepleri ise Coşar’a göre çok seçenekli, zira Kaya’nın müziğinin tüm kesimlere hitap etmesi, farklı kesimlerden dinleyicilerin şarkılarda hem kendilerini bulması hem de kendilerinin yeniden üretmesine olanak sağlaması... Kaya’nın müziği Kürt kimliğinin yeniden inşasındaki referanslarda hâlâ etkili.


O müzik bugün üretilemez

Müzik piyasasındaki sıkıntı ne? Neden yeni bir Ahmet Kaya çıkartamıyor? Ali Coşar, Ahmet Kaya tarzında yeni ve etkili bir artistin çıkmamasını müzik endüstrisinin yaratıcılık sıkıntısı çekmesine bağlıyor. Ayrıca, haksızlığa uğradığı duygusunun kamuoyu tarafından kabul ediliyor oluşu, dönem olarak Ahmet Kaya müziğinin bugün üretilemeyecek olması da ve aslında bunu denemenin anlamsız ve eğreti kalması da sorgulanmalı. Coşar’a göre Ahmet Kaya müziği o dönemin toplumsal koşullarıyla hafızalarda yer edindi, dolayısıyla kendisini taklit eden İslamcı müzisyenlerin tutmaması buna iyi bir örnek.


Ahmet Kaya, yeni çıkan her albümde bir şekilde karşımıza dikilirken onun parçalarını en iyi yorumlayan kim peki? Naim Dilmener’e göre, bu isimler Selda Bağcan, Niran Ünsal, Nazan Öncel, Banu Kırbağ, Agire Jiyan ve Feridun Düzağaç. Dilmener, bu versiyonları orijinal versiyonlarından daha da çok sevdiğini vurguluyor. Sonuç olarak, bu pilav daha çok su kaldırır. Aradan geçen onca zamana rağmen, Ahmet Kaya’nın her sene yeniden moda olmasının müzik sektöründen bağımsız bir toplumsal, psikolojik açıklaması vardır muhakkak. Belli ki, Ahmet Kaya her hafızasızlığımızın terbiyecisi olmaya devam edecek. Öyle duruyor...


Yazı: Elif Key

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.