Diş macunlarına onlarca yıldır katılan, “diş çürüklerini önlemeye yardımcı” olduğu ifade edilen florürün aslında sağlığa zararlı olduğu iddiaları kafamızda soru işaretleri oluşturmuştu. Basında yer alan korkutucu içerikli haberlerin, çeşitli köşe yazarlarının, blogger’ların, özellikle de çocuklarının sağlığını korumak isteyen ebeveynlerin “Florürden kaçın!” mesajlı yazıları karşısında güncel bilimsel araştırmalar ne diyor?


İngiltere’de, İngiliz Diş Hekimleri Birliği’nin tavsiyesi üzerine (içilebilen) musluk suyuna florür katılıyor. The Guardian gazetesinin 12 Haziran 2005 tarihli bir haberine göre musluk suyunda bulunan florür, erkek çocuklarda kemik kanserine neden olabiliyor. Habere göre, ABD’de “florüre ‘maruz kalan’ 5 ve 10 yaş arası çocukların 10 ve 19 yaş arasında kemik kanserine yakalanma riski artıyor”. Avrupa’nın birçok ülkesinde içme suyuna florür katılmıyor ancak ABD ve Avustralya gibi ülkelerde içme suyunda florür bulunuyor.


Yaygın kanının aksine, florür diş çürümelerini tedavi etmiyor veya diş minelerini doğrudan sertleştirmiyor.


Tedavi etmiyor ama dolaylı olarak olumlu etki ediyor


Ağız florasında diş minelerinden sürekli, çeşitli mineraller çözünerek (ağızdaki bakterilerin, yediğimiz gıdalardaki şekeri sindirip asit üretmeleri sonucunda) ayrılıyor ve vücut bunları mineye geri ekliyor. Öte yandan, tükürüğün pH değerinin belli bir değerin altına düşmesi durumunda bu çözünme, minerallerin geri alınmasından daha hızlı gerçekleşiyor. Böylece, aylar ve yıllar içinde mine üzerinde zayıf bölgeler ve delikler oluşuyor. Florürse, minelerin üzerinde ince bir katman oluşturarak minerallerin geri alınmasına yardımcı olan bir faktör olarak öne çıkıyor. Florürün en verimli biçimde alımı, doğrudan uygulanmayla (örneğin, mine üzerine diş macunu yardımıyla) oluyor. Yiyecek artıklarıyla kaplanmış bir dişe florür pek etki edemediği için diş fırçası ve diş ip gibi araçlarla diş temizliği önem taşıyor.



2010 yılında Almanya’da yapılan bir araştırmada(1) yukarıda bahsedilen ince katmanın, zannedildiğinden çok daha ince (neredeyse 100 kat daha ince) olduğu görülmüş. Bu kadar ince bir tabakanın dişin normal kullanımı sırasında kolayca aşınıp gideceği düşünüldüğünde, flüorürün belki de henüz bilinmeyen bir şekilde koruma sağladığı sorgusu ortaya çıkmış.


Florür, sadece yapay olarak aldığımız bir madde değil. Doğal olarak, örneğin, çay ve kaynak sularında bulunuyor. Vücuda aşırı alımının ciddi sorunlara neden olduğu, Alman dergisi Der Spiegel’in 2014 yılında yaptığı bir haberde(2) görülebilir. Haberde, 47 yaşında ve 15 yıldan uzun süredir çayını çok sert içen (günde 100-150 poşet kadar) bir İngiliz kadının durumu anlatılıyor. Dişlerinde ağır hasar, sırt, kol ve bacaklarında ağrı şikayetiyle hastaneye giden kadın, kendisini bu hale getirenin, aşırı miktarda içtiği çayda bulunan flüorür olduğunu öğrenmiş. Uzun yıllar boyunca yüksek dozda aldığı florür, sağlığına büyük zarar vermiş.


Avrupa Gıda Ürünleri Otoritesi EFSA, çocuk, yetişkin, hamile, emziren fark etmeksizin herkesin kg vücut ağırlığı başına 0,05 miligram florür almasını tavsiye ediyor. Bu miktar, diş macunu, içme suyu veya florürlü tuzla alınabiliyor. Aşırı dozda tüketimse çocuklarda estetik bir soruna neden oluyor. Dişlerin oluşma döneminde flüorür, diş minelerinin içinde birikiyor ve "florozis" denen beyaz lekeler, çizgiler oluşuyor. Bu bedenle 6 yaşına kadar olan çocuklar için flüorürü düşük diş macunları üretiliyor. Flüorür ancak, on yıldan uzun süre boyunca aşırı dozda (tavsiye edilenin en az 200 katı kadar, günde 10-25 miligram) alınması halinde çocuklarda ciddi kemik ve diş zararına yol açıyor.



Florürün kansere neden olduğu iddialarının haklı olup olmadığını ortaya çıkarmak için 2014 yılında İngiltere’de bir araştırma sonucu yayımlanmış. Buna göre, İngiltere’de 1980-2005 yılları arasında yaşları 0-49 arasında değişen 2500’den fazla osteosarkom ve 1600’den fazla Ewing sarkom (kemik kanseri türleri) vakası incelenmiş ve bu hastalıklarla içme suyundaki florür arasında herhangi bir bağlantı bulunamamış.


Öte yandan, içme suyunda bulunan florürün çocuk gelişimine (hamilelikten itibaren ya da küçük yaşlarda) olan negatif etkilerini vurgulayan araştırmalar da az değil; hatta bu konuda aktif olan STK’lar mevcut. Çin’de, ABD’de, Meksika’da çocuklar üzerinde yapılan incelemeler, sudaki florürün IQ düşüklüğüne neden olduğunu ifade ediyor. Avustralya Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyi ise ne kanser ne de IQ düşüklüğü iddialarının doğru olmadığını açıklıyor.


Florürün, kaybedilen minerallerin diş minesine geri kazandırılmasında katalizör görevi görerek ağız sağlığına olumlu etkisi olduğu konusunda bir şüphe olmamakla (bu mekanizmanın nasıl işlediğine dair bir takım bilinmezler olmasına rağmen) beraber, olası zararları konusunda hala bir fikir birliğine varılmış değil. Yapılan araştırmalar, iki yönde de bulgular açığa çıkarıyor.


Haberin derlendiği kaynaklar:

  1. pubs.acs.org
  2. spiegel.de
  3. focus.de
  4. focus.de
  5. spiegel.de
  6. academic.oup.com
  7. cof-cof.ca
  8. theguardian.com


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.