Amerikan Hastanesi’nden Uzman Doktor Onat Demirci, inmeye dair merak edilenleri anlattı.


Beyin damar hastalıkları (inme), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla fonksiyon kaybına yol açan ve tüm nedenlerden ölümler arasında ikinci sırada olan bir hastalıklar grubudur. Her yıl dünyada 17 milyon kişi inme geçirmekte ve bunların 6 milyonu hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde de her yıl 130.000’in üzerinde yeni inme vakası gelişmekte olup, bu hastaların %20’si erken dönemde, %30’u ise bir yıl içinde hayatını kaybetmektedir. İnmelerin yaklaşık %85’i beyne giden kan damarlarında ani gelişen bir pıhtı nedeniyle ilgili beyin bölgesinin kanlanmasının bozulduğu iskemik inmedir. Yüzde 15’i ise beyin dokusunun veya beyin zarının içine olan kanamalardır. Tüm bu nedenlerle ilgili beyin bölgesinin fonksiyonunun bozulması sonucunda hastada konuşma bozukluğu, kol ve/veya bacakta güçsüzlük, duyu ya da denge kaybı, bilinç seviyesi bozuklukları ortaya çıkmaktadır.


Tüm inmelerin %85’ini oluşturan iskemik inmelerde, erken dönemde tıkanmış damarı açmaya yönelik yapılan tedavilerle -hastaneye başvuru zamanına göre değişmekle birlikte- hastanın tamamen normal bir yaşantı sürdürmesi ya da en azından günlük yaşantısını bağımsız bir şekilde devam ettirmesi sağlanabilmektedir. Bu tedaviler şikayetlerin başlangıcından itibaren en kısa sürede uygulandığı takdirde, amaçlanan yaşam kalitesinde iyileştirme ve sağ kalımın sağlanması hedeflerine ulaşılabilmektedir. Ancak hastanın hastaneye geç başvurduğu durumlarda, tedavinin faydaları her geçen dakika azalmaktadır. Geri dönülmez aşamaya gelmeden yapılan her müdahale, hastanın özürlülüğünü ve ölüm riskini azaltmaktadır. Ancak kaybedilen her dakikada milyonlarca beyin hücresinin geri dönüşümsüz olarak kaybedildiği unutulmamalıdır. Öncelikli olarak sağlıklı kişilerde de inme ile ilişkili risk faktörlerini değerlendirmek gerekmektedir. Bu risk faktörleri “değiştirilemez”, “ilaç tedavisi ile değiştirilebilir” ve “yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenebilir” risk faktörleri olmak üzere 3’e ayrılır.


Yaş, cinsiyet, ırk ve ailesel özellikler, değiştirilemeyen risk faktörleridir. Yaş ilerledikçe inme riski artar, erkek cinsiyet kadınlara göre daha yüksek inme riski altındadır ve ailede kalp damar hastalığı öyküsü olması hastanın inme riskini artıran değiştirilemeyen faktörlerdir. İlaç tedavisi ile değiştirilebilecek risk faktörleri içerisinde en önemlileri; tansiyon kontrolü, şeker hastalığı kontrolü, kan yağlarının takibi ve kontrolü, kalp hastalıklarının tedavisi ve atrial fibrilasyon denen kalp ritim bozukluğunun tedavi edilmesidir. Yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınması gereken en önemli faktörler ise; sigara içilmemesi, alkol kullanılmaması, fiziksel aktivitenin artırılması ve obezitenin önlenmesidir.


Tüm dünyada yaşam tarzı değişikliklerinin sağlanması için ilkokuldan başlayarak farkındalık yaratmak amaçlanmaktadır. Sebze ve meyve tüketiminin artırılarak sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, fiziksel aktiviteyi artıracak ortamların yaratılması, obeziteyi önleyici stratejilerin geliştirilmesi sayesinde sonuçları kötü, ancak önlenebilir bu hastalıklarla ortaya çıkmadan mücadele etmek amaçlanmaktadır. İnme tedavisinde her dakika önemlidir. Bu nedenle toplumun inme belirtilerini tanıması ve bu tip durumlarda vakit kaybetmeden 112 Acil Servis’i arayarak damar açıcı tedavilerin uygulanabildiği hastanelere ulaşması gerekmektedir.


İnme belirtilerini tanımada İngilizce yüz, kol, konuşma ve zaman/telefon kelimelerinin baş harflerinden oluşan FAST (Face, Arm, Speech, Time/Telephone) kısaltması akılda kalıcı olması nedeniyle tercih edilmektedir. Kişinin kendisinin ya da yakınlarının fark ettiği yüzde kayma ya da gülerken asimetri olması, kolda ve/veya bacakta güçsüzlük hissizlik ya da uyuşukluk olması veya konuşmada pelteklik, kelime bulma güçlüğü durumlarında vakit kaybetmeden 112 Acil Servis aranmalı ve şikayetlerin başlangıç saati not edilmelidir. Pek çok kez hasta ya da hasta yakınları tarafından şikayetlerin geçeceği düşünülerek Acil Servis aranmadan önce çok değerli zaman kaybedilmektedir.


Damar açıcı tedaviler damar yolundan verilen pıhtı çözücü ilaçlar, anjiografik yöntemler, damarların mekanik olarak açılması veya bunların birlikteliği şeklinde uygulanabilmektedir. Özellikle son zamanlarda yapılan çalışmalarda, anjiografik yöntemle damarın açılmasının uygun hastalarda ölüm ve özürlülüğü yaklaşık yarı yarıya azalttığı gösterilmiştir.


Günümüzde Sağlık Bakanlığı tarafından da üzerinde önemle durulan bu tedaviler için referans hastaneler belirlenmiş olup, hastanemizde bu tedavilerin tamamı başarıyla uygulanabilmektedir. Daha nadir görülmekle birlikte beyin dokusu içine ya da beyin zarları arasında olan kanamalarda da erken dönemde girişimsel yöntemlerle zarar görmüş damar bulunarak müdahale edilmekte ve bu hastalarda da ölüm oranı ve özürlülük oranı ile şiddeti azaltılabilmektedir. Sebep her ne olursa olsun, erken evrede inme hastaları dikkatle takip edilmeli ve enfeksiyonlar, solunum sıkıntısı ve diğer dahili problemler açısından nörolojinin başını çektiği bir ekip tarafından takip edilmeli ve erken evrede fizik tedaviye başlanmalıdır. Özellikle bilinç problemi olan hastalarda yoğun bakım takibi ile hastanın hayatta kalma şansı ciddi oranda artmaktadır. Yıllar içerisinde ülkemizde de -inme oranları azalmamakla birlikte- inme tedavisinde ciddi ilerlemeler kaydedilmiş olup, kişinin hayatta kalması ve bağımsız bir şekilde yaşamına devam edebilmesi hedeflerine her geçen gün daha fazla yaklaşılmaktadır.


İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken Dünya genelinde her 6 kişiden 1’i hayatlarının bir noktasında inme geçirme tehlikesi yaşayacağına dikkat çekiyor.


İnme nedir?

İskemik inme beyine giden kan akımının kesilmesi sonucunda meydana gelir. Kan akımı olmadan beyin hücreleri hasar görür ya da ölür. Hücrelerdeki hasarın etkileri beynin hangi bölgesinde olduğuna göre değişir. Kişinin yüzünde, kolunda ve bacağında felce, konuşamamaya, dengesizliğe ya da görme bozukluğuna neden olabilir. İnmelerin yüzde 80’nini oluşturan ve en sık görülen tipi, beyin damarlarındaki kan akımının bozulmasına bağlı serebral enfarktüse neden olan iskemik inmedir.


Kimler risk altında?

İnme için risk faktörleri değiştirilebilir ve değiştirilemez olmak üzere iki grupta toplanabilir. Değiştirilemez olanlar yaşımız, cinsiyetimiz, ırkımız ve kalıtım özelliklerimizdir. Elli beş yaşından sonra toplumda her yıl ortaya çıkan yeni inmeli hasta sayısı, her on yılda iki kat artar.


İnme geçirme oranı erkeklerde kadınların 1.3 katıdır!

Değiştirilebilir risk faktörleri hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliği, kalp hastalıkları, şah damarı darlıkları, sigara ve aşırı alkol tüketimidir. Hipertansiyon hem serebral enfarktüs hem beyin kanaması için en önemli risk faktörüdür. İnmeyi önlemenin en etkili yöntemi hipertansiyonun tedavisidir. Diyabetin iskemik inme riskini 1,8 ile 6 kat oranında bağımsız olarak artırdığı gösterilmiştir. Kolesterol düzeyinin inme ile ilişkisinin iki yüzü vardır. Yüksek total kolesterol düzeyleri artmış iskemik inme riski ile, çok düşük düzeyler ise yüksek beyin kanaması riski ile ilişkilidir. Kalp hastalıkları içerisinde, kalp atım ritmindeki düzensizlik inme riskini 4-5 kat artırmaktadır. Bu nedenle bu ritim bozukluğunun doğru bir şekilde tedavi edilmesi iskemik inmenin önlenmesi için çok önemlidir.


Sigaraya dikkat!

Sigara hem iskemik inme hem de beyin zarları arasına kanama riskini artırır. Sigaranın ayrıca damarların kireçlenmesi üzerine etki ettiği de bilinmektedir. Sigaranın bırakılmasından sonra hiç içmemiş bir kişinin riskine yakın hale gelmek için 10 yıl geçmesi gerekir. Aşırı alkol tüketimi tüm inmeler için risk faktörüdür.


İnme tedavi edilebilir mi?

Akut iskemik inmenin pıhtı eritici ilaçlarla tedavisi ilk 4,5 saat içinde yapılabilmektedir ve ilaç ne kadar erken verilirse o kadar etkili olur. Bu nedenle toplum tarafından inme belirtilerinin bilinmesi ve hızla 112 aracılığı ile hastaneye ulaşılması inmeden düzelmeyi etkiler. Pıhtı eritici ilaçlar iyileşme olasılığını yüzde 30 artırır. İnme belirtilerini öğrenmek ve hızlı hareket etmek üzere tüm dünyada FAST kısaltması kullanılmaktadır. F yüzde felç, A kolda felç, S konuşma felci ve T zaman sözcüklerinin İngilizcelerinin baş harflerinden oluşur ve yine İngilizcede hızlı anlamına gelmektedir. Çünkü zaman beyindir. Sonuç olarak bir ya da iki gözle görme kaybı ya da ağzınızda kayma olur, konuşmada zorluk ve anlama bozukluğu yaşarsanız ve kol ya da bacağınızda özellikle tek taraflı güçsüzlük ya da dengesizlik gelişirse derhal 112’yi arayarak akut inme tedavisinin yapılabildiği en yakın sağlık kuruluşuna gitmeniz gerekir. Son yıllarda beyinde büyük damar tıkandığında ilk 6 saat içinde uygulanabilen pıhtı çekici tedaviler ile başarılı sonuçlar elde edildi. Anjiografi ile yapılan bu tedaviler iyileşme olasılığını yüzde artırmaktadır. Hem pıhtı eritici hem de pıhtı çekici tedaviler bu konuda uzmanlaşmış nöroloji doktorlarının liderliğinde bir ekip tarafından, inme tedavisine hazır hastanelerde yapılabilmektedir. Bu nedenle inme belirti ve bulgularının farkına vardığınızda vakit kaybetmeden bu tedavilerin yapıldığı en yakın hastaneye başvurmak hayati öneme sahiptir. Rehabilitasyon tedavinin önemli bir adımıdır. Hastanede mümkün olan en kısa zamanda başlamalıdır. Hastanın becerilerini geri kazanması ve günlük yaşam aktivitelerine hatta işine geri dönebilmesi için önemlidir.


İnme tekrar eder mi?

İyileşen 4 inme hastasından 1’i yeniden inme geçirir. Yeni bir inmeyi önlemek için kan basıncı ve kolesterol düşürülür, şeker hastalığı kontrol altına alınır, kan sulandırıcı tedaviler verilir, şah damarı hastalıkları cerrahi ya da stent ile tedavi edilir. Bu tedavilerin yanı sıra yaşam şekli değişiklikleri de önemlidir. Kilo verilmesi, diyetin ayarlanması, fizik aktivitenin artırılması, sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin sınırlanması ve stresin azaltılması gerekir.






Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar inme ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlattı.






Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar inmenin beyne giden büyük damarların ya da beyin içindeki kılcal damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu geliştiğini belirtiyor. İnmelerin yüzde 80’i damar tıkanıklığı nedeniyle meydana geliyor. Damar tıkanması ise damar duvarındaki iç mekanizmalar sebebiyle veya damara pıhtı atmasından kaynaklanıyor. Bunun sonucunda beyne yeteri kadar kan gitmiyor ve o damara ait alanlarda hasar oluşuyor. İnmelerin yaklaşık yüzde 15’inde ise beynin kılcal damarlarında çatlama soncunda doku içinde kanama görülüyor. Her iki durumda da beynin belirli bir alanı işlev göremez hale geliyor ve hastada felç ortaya çıkıyor. Felç sonrasında hastaların yaklaşık yüzde 20’si ya kaybediliyor ya da ağır özürlülükle sağ kalıyor. Bu aşamada tedavide ne kadar geç kalınırsa özürlülük oranları da o kadar artıyor.


İlk saatler çok kritik

İnme kısmen de olsa tedavi edilebilen bir hastalık. “Ancak tedavinin çok erken dönemde ve hızla yapılması gerekiyor” diyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar sözlerine şöyle devam ediyor: “Tedavi, belirtilerin ortaya çıkışından itibaren ne kadar erken yapılırsa, o kadar etkili oluyor. Erken dönemde müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde sorun oluşturan pıhtı ortadan kaldırılabiliyor ve kalıcı hasar engellenebiliyor. Hastanın ileride hayat kalitesi açısından fark yaratabilecek bu erken dönem tedavinin ilk 4.5 saatte, uygun merkezlerde yapılması belirleyici rol oynuyor. Tedavide damar açmaya yönelik tromboliz tedavisi uygulanıyor.” Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar ayrıca daha önce felç geçirmiş veya tansiyon gibi riskler saptanmış kişilerin “iyileştim” düşüncesiyle ilaçlarını asla kesmemeleri konusunda da uyarıyor. Çünkü kullanılmakta olan kan sulandırıcı, tansiyon veya kolesterol ilaçlarının kesilmesi yeni bir felce karşı kişileri korunmasız bırakıyor. Bu koşullarda ortaya çıkan inme ise birincisine oranla daha ağır sonuçlar taşıyabiliyor.


Yaşam tarzı değişikliği ilaç kadar önemli

İnmeden korunmada ilk aşamayı riskleri bilmek ve bu doğrultuda önlem almak oluşturuyor. Yüksek tansiyon, diyabet, sigara, kalp hastalıkları (özellikle de ritim bozuklukları), hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kilo ve kolesterol yüksekliği inmenin gelişmesinde en önemli etkenler arasında yer alıyor. Bu nedenle genel olarak 40 yaş sonrasında, aile öyküsü olan kişilerde ise daha da önceden başlayarak düzenli olarak tansiyon, kan şekeri, kolesterol ölçümleri ile kalp kontrollerinin yapılması çok önemli. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nazire Afşar inmede yaşam tazı değişikliğinin de ilaçlar kadar önemli olduğuna işaret ederek şu önerilerde bulunuyor: “İnmeden korunmak için sağlıklı beslenmeli, besinlerdeki yağ ve tuz miktarını kontrol etmeli, meyve sebzeye ağırlık vermeli. Fazla kilo almamak, düzenli egzersiz yapmak ve stresten korunmak da alınması gereken önemli önlemlerden. Bunların yanı sıra sigara içilmemeli ve içilen ortamlardan uzak durmalı. Alkol tüketimi de en az seviyede tutulmalı. Düzenli olarak spor yapılamıyorsa en azından işe gidip gelirken toplu taşıma araçları kullanmalı, araç iş yerinden uzağa park edilerek yürümeli veya alışveriş merkezleri dahil her fırsatta asansör yerine merdiven kullanmalı”


Acıbadem Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu, inmeye dair bilgiler verdi.


Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sık görülen ve bir beyin-damar rahatsızlığı olan inme (felç), kişilerde ölüme ya da kalıcı hasarlara yol açabiliyor. İnme geçirirken veya inme geçiren bir kişinin yanındayken, tereddütsüz en kısa sürede hastaneye başvurulması gerektiğinin altını çizen Acıbadem Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu, “Bu noktada dakikalar bile çok önemli olduğundan, bazı şeylerin geri dönüşü olmayabilir. O nedenle en geç dört saat içinde tedaviye başlanmış olmalı” diyor.


Duyularda hasar bırakıyor

Beyinde damar tıkanması veya kanama sonucunda beynin işlevlerinin kaybına neden olan inme, kol veya bacaklarda kuvvet veya duyu kayıplarına, görme, konuşma bozukluğu ve denge kaybı gibi sonuçlara da yol açabiliyor. Prof Dr. Murat Aksu, inmeye sebep olan şeyleri ise şöyle açıklıyor: “Yüksek tansiyon, şeker ve kolestrol yüksekliğinin yanı sıra sigara, aşırı alkol tüketimi, kalp kapak ve ritim bozuklukları ile genetik faktörleri en önemli risk faktörleri olarak sayabiliriz.”


İnmenin önlenmesinde sağlıklı yaşama dikkat çeken Prof. Dr. Murat Aksu, herkese kesinlikle sigarasız, alkolsüz ve hareketli bir hayat öneriyor. Düzenli egzersizler yaparak kişinin olası bir inmeden kendini koruyabileceğini söyleyen Prof. Dr. Murat Aksu, özellikle kan basıncının kontrol altında tutulmasının hayati bir öneme sahip olduğunu belirtiyor.


Kısa süreli ataklara dikkat!

İnmelerin öncesinde yaşanan geçici ‘iskemik atak’lar, olası inmenin ilk habercisi. Prof. Dr. Murat Aksu, bu geçici iskemik atakların genellikle bir saatten daha kısa sürdüğünü söyleyerek, bu ataklar sırasında görme kayıpları, konuşma veya bellek bozuklukları, kuvvet veya his kusurları görülebileceğini söylüyor. Bir süre sonra belirtilerin düzeleceğini anlatan Prof. Dr. Murat Aksu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak bu kısa süreli ataklar, kalıcı inmenin bir ön belirtisi olabilir. Bu nedenle bu küçük ve kısa süreli geçici ataklar önemsenmeli ve tedbir alınmalı.”


Düşmanınızı önceden tanıyın

Özellikle damar tıkanması sonucu olan inmelerde erken tedavi çok önemli. Prof. Dr. Murat Aksu, aslında inme başladıktan sonra ilk 4-6 saat içinde uygulanacak tedavi ile damar tıkanması sonucunda olan inmeleri iyi bir şekilde tedavi etmenin mümkün olduğunu vurguluyor. Bu nedenle konuşma bozukluğu, görme kaybı, kol-el-bacakta kuvvet kaybı gibi inme belirtilerini bilmek ve belirtiler başladıktan sonra kısa sürede, bu tedavilerin uygulanabileceği bir sağlık merkezine başvurmak büyük önem taşıyor.


İnmeyi önlemenin yolları nelerdir?

  • Sigara ve alkolden uzak durun.
  • Tansiyonunuzu ve şekerinizi kontrol altında tutun.
  • Düzenli egzersiz yapın ve hareketli bir yaşam tarzına sahip olun.
  • Ailede inme öyküsü var ise tıbbi kontrollerinizi yaptırın.
  • Geçici ataklarınız varsa, mutlaka nörolojik muayene yaptırın.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.