Daha çok erkeklerde görülen ve sıklıkla kuyruk sokumunda rastlanan kıl dönmesi, cerrahi veya cerrahi gerektirmeyen işlemlerle tedavi edilebiliyor. Ülkemizde Batı’ya oranla 10 kat daha fazla görülen kıl dönmesinden, alınabilecek hijyenik önlemlerle korunmak mümkün. Bu hastalığın tedavi edilmemesi halinde nadir de olsa kansere dönüşebileceğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ayhan Erdemir, kıl dönmesi hakkında merak edilenleri anlattı.
Kıl dönmesi nasıl oluşuyor?
Tıpta “pilonidal sinüs” olarak adlandırılan kıl dönmesi; kılların kuyruk sokumunda, iki kaba et arasında, oturma ya da hareket sırasında sürtünme yoluyla, ter bezi deliklerinden deri altına girmesi, yollar açması ve bakterilerin de eklenmesiyle iltihaba neden olması sonucu oluşuyor. İrinli, kanlı, pis kokulu akıntılı apselerle ortaya çıkıyor.
Kuyruk sokumu dışında vücudun hangi bölgelerinde görülüyor?
Kıl dönmesi en sık kuyruk sokumunda oluşmakla birlikte; göbekte, yüzde, sakal bölgesinde, parmak aralarında, koltuk altında ve penis gibi çeşitli bölgelerde de görülebiliyor.
Toplumda görülme sıklığı nedir?
Yapılan çalışmalar, Batı toplumlarında erkeklerde %1, kadınlarda ise %0.1 oranında görüldüğünü gösteriyor. Ülkemizde ise genç erkeklerde %10 oranında görülüyor. Erkeklerde, kadınlara göre üç-dört kat daha fazla rastlanan kıl dönmesi, 15-35 yaşları arasında sıkça görülüyor, 45 yaşından sonra azalıyor.
Kıl dönmesi hastalığı nasıl ortaya çıkıyor?
Son yıllarda yapılan çalışmalar, kıl dönmesinin doğuştan değil sonradan oluşan bir hastalık olduğunu gösteriyor. Saçlardan ve sırttan dökülen serbest kıllar nedeniyle meydana geliyor. İnsan kılının kenarları çıkıntılı olup, çam ağacına benziyor. Tek yöne doğru hareket edebildiği için de ucu deriye battığında geri çıkamıyor. Matkap gibi ilerleyerek deri altında kalıyor, yabancı cisim reaksiyonu geliştirip şişlik oluşturuyor. Şişliğin iltihaplı olması nedeniyle oluşan apse deriye açılarak hastalığın kronikleşmesine ve kronik kıl dönmesine neden oluyor. Kıl dönmesi apsesi ya da kıl yuvasının içinde her zaman kıl olmasına karşın, o bölgede kıl folikülünün bulunmaması ise var olan kılların dışarıdan geldiği görüşünü destekliyor.
Belirtileri neler?
Kuyruk sokumunda oluşan küçük şişlikler, kaşıntı, kıl içeren veya içermeyen milimetrik delikler ve bu deliklerden akıntı, irin veya kan gelmesi belirtiler arasında yer alıyor. Kıl dönmesi hastalığı; apse, kronik kıl dönmesi veya tekrarlayan kompleks kıl dönmesi hastalığı olmak üzere üç şekilde ortaya çıkıyor. Kıl yuvası ağzının, dökülen deri ve ölü hücreler ya da kötü hijyene bağlı tıkanması ve yuvada biriken kılların bakteriyel enfeksiyonu tetiklemesi sonucu deri altında oluşan apse, kıl dönmesinin en sık ve kendini ilk gösterdiği şekli oluyor. Kuyruk sokumu bölgesinde şişlik, kızarıklık, ağrı ve duyarlılık oluşuyor. Genellikle ateş yükseliyor, kanda iltihabı gösteren hücrelerde (lökosit) artış oluyor. Kronik kıl dönmesi ise apsenin kendiliğinden boşalması veya ameliyatla boşaltılması ile tam iyileşememesi sonucunda oluşuyor. Hastalar ağrısız, devamlı ya da aralıklı akıntı tarif ediyor. Kuyruk sokumunun muayenesinde hafif duyarlılık olan bir şişlik ve sertlik hissediliyor. Derinin hafif aşağı çöktüğü ve bir gamzenin üzerinde, bir ya da birden fazla sinüs ağzının varlığı görülebiliyor. Bu bölgede kıl olabiliyor ya da kıllar ince bir alet yardımıyla kıl yuvası ağzından içerisi kontrol edildiğinde tutulabiliyor. Kompleks kıl dönmesi hastalığında ise sık apse atakları ve drenajlar sonucu tekrarlayan bir tablo oluyor. Bazı vakalarda herhangi bir yakınma olmaksızın, tesadüfen, kuyruk sokumu bölgesinin muayenesi sırasında kıl dönmesi saptanabiliyor.
Kıl dönmesi nasıl tedavi ediliyor?
Konservatif (cerrahi dışı) ve cerrahi olmak üzere iki ayrı tedavi şekli bulunuyor. En çok uygulanan ameliyat dışı yöntem, kıl yuvası içine uygulanan ilaçla tedavi oluyor. Bu yöntemde kıl yuvası ağzı genişletilerek içerisi temizleniyor ve tüm kıllar bir alet yardımıyla alınıyor. Ardından sağlıklı deri korunarak iki-üç mililitre dozundaki ilaç, kıl yuvası ağzından içeri veriliyor. İlaç dışında %80-90 saflıktaki alkol de bu amaçla kullanılabiliyor. Ayrıca kıl yuvasının koterizasyonu (yakılma), kriyoterapisi (dondurulması) ve gümüş
nitrat uygulaması diğer ameliyat dışı tedavi yöntemleri arasında yer alıyor.
Cerrahi tedavi nasıl uygulanıyor?
Bu tedavinin temel prensibini; kıl yuvasının tamamen, güvenli bir şekilde, temiz sınırlar ile çıkartılması, hastalığın tekrarlama olasılığını en aza indirgeyecek yöntemin seçilmesi oluşturuyor. Oluşan boşluk tamamen açık bırakılabileceği gibi, doğrudan karşılıklı onarılarak (primer onarım) veya deri kaydırmak suretiyle (flep yöntemleri) kapatılabiliyor. Ameliyatlar, yapılan cerrahiye göre değişmekle birlikte ortalama 10-60 dakika arasında sürüyor. Cerrahi günübirlik yapılsa da bazı vakalarda bir gece hastanede kalmak gerekebiliyor. İyileşme süresi ise ameliyat yöntemine göre iki ile sekiz hafta arasında değişiyor.
Ameliyatın yan etkisi oluyor mu?
Ameliyat sonrası cerrahi alan enfeksiyonu, kanama ya da yara ayrışması gibi sorunlar görülebiliyor.
Cerrahi sonrası bakımda nelere dikkat etmek gerekiyor?
Erken dönemde eğer dren konmuşsa genellikle birinci-üçüncü gün aralığında dren çekiliyor. Dren çekildikten 48 saat sonra duş alınabiliyor ve ameliyat alanı açık bırakılabiliyor. Cerrahi alanda ilk günlerde sarı-pembe renkli akıntılar olabiliyor. Ancak ameliyat alanında şişlik, kızarıklık, sıcaklık hissi ve yeni gelişen ağrı olması halinde yapılan kontrol muayenesinde hasta enfeksiyon açısından değerlendiriliyor. Ameliyat sonrası geç dönemde ise uzun süre oturmamaya (iki saatten fazla aynı pozisyonda kalmamaya) ve uzun süre yol yürümemeye dikkat edilmesi gerekiyor. Birkaç ay tüy dökücü krem kullanılabilecek tedavi sonrası dönemde, günlük duş almak, düzenli iç çamaşırı değiştirmek, kuyruk sokumu bölgesinin terli ve nemli kalmamasına özen göstermek de alınması gereken önlemler arasında yer alıyor.
Kıl dönmesi tedavisi ihmal edilirse ne gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor?
Kuyruk sokumundaki apse ve akıntılar sürekli bir hal alarak hoş olmayan kokulara neden oluyor ki, bu da kişinin sosyal yaşamını olumsuz etkiliyor. Yıllarca süren kronik ve iltihabi akıntılar sonrasında oluşan tahriş sonucu, düşük bir oranda da olsa kıl dönmesine bağlı kanser gelişebiliyor
Korunmak için neler yapmak gerekiyor?
Öncelikle genel yaşam şekline ve hijyene dikkat etmek şart! Ayrıca uzun süre aynı pozisyonda oturmamak ve uzun süre yürümemek de gerekiyor. Kuyruk sokumu bölgesinin temizliği, terli ve nemli kalmamasına dikkat etmek ve kilo almamak da alınabilecek önlemler arasında yer alıyor.
Yol açan etkenler
1- Vücudun kıllı olması ve dökülen kıl miktarının fazlalığı.
2- Kuyruk sokumunun dar ve derin olması, kıllara uygulanan emici gücün fazlalığı.
3- Dökülen kılların olukta uzun süre beklemesi.
4- Kötü hijyen.
5- Kuyruk sokumunda çatlak, yarık ya da yara izi olması.
6- Uzun süre oturma sonucu oluşan travma.
7- Derinin uzun süre terli ve nemli kalması sonucu batığın kolaylaşması.
8- Şişmanlık.
YORUMLAR