Pandemiyle birlikte hayatlarımız baştan aşağı değişti. İlk aylardaki belirsizlik ve korku hali git gide azalıyor ama salgının tamamen son bulduğunu duyana kadar derin bir nefes alamayacağız gibi de gözüküyor.


Son yıllarda beynimizde ve sinir sistemimizin tamamında neler döndüğünü bize detaylı ve çoğu zaman şaşırtıcı bir şekilde açıklamaya devam eden nörobilim araştırmalarına göre biliyoruz ki, beyin netlik istiyor. Okul ya da iş programımızın, sosyal hayatımızın nasıl devam edeceğini bilemediğimiz şu günlerde ise netlik, belki de en uzak olduğumuz kavramlardan biri ve sinir sistemimizin bu ihtiyacı sürekli olarak ertelendikçe, birçok fonksiyonumuz gibi, yaratıcılığımız da sekteye uğruyor.


Bu belirsizlik içerisinde neler olduğunu anlamaya çalışırken ve güvende olma hissinden epey uzaktayken beynimiz elindeki kaynakları yoğun hareketliliğin olduğu duygusal alanlara ayırıyor. Karmaşık duygularla baş etmeye ve hayatta kalmaya çalışırken, "beynimizin CEO’su" sayılan prefrontal korteksin yaratıcılık becerileri için pek de mecali kalmıyor.


Yaratıcılık becerisi; aynı zamanda problem çözme, iletişim kurma ve stratejik çeviklik gibi becerilerimizle de ilgilidir ve duygusal meselelerle haddinden fazla meşgul olan beynimiz yaratıcılığa kaynak ayıramadığında, sadece sanatsal yaratıcılık becerilerimiz değil işle ilgili olsun olmasın, yöneticilik becerilerimiz de zorlanmaya başlar.




İzolasyonda her şey çok monoton!

Pandemi kısıtlamaları nedeniyle hayatın daha tekdüze hale gelmiş olması; seyahat kısıtlamaları, sosyal maceralardan uzak kalmış olmamız gibi durumlar da yaratıcılığımızı olduğu yerde saymaya iten faktörlerden bazıları.


Sanal gerçeklik (VR) teknolojisi kullanılan bir deneyde, araştırmacılar katılımcıları üç gruba ayırdı. İlk grubun bulunduğu simülasyonda nesneler fizik kurallarına meydan okuyor, yukarı doğru düşüyor ve yaklaştıkça küçülüyorlardı. İkinci grup da benzer bir simülasyona yerleştirildi ancak nesneler her zamanki gibi aşağı düşüyor ve yaklaştıkça büyüyerek "normal" davranıyordu. Üçüncü gruptakiler ise yalnızca birinci grupta izlenen simülasyonun bir videosunu izledi. Deney boyunca ölçülen beyin aktiviteleri incelendiğinde, ilk grupta yaratıcılığın önemli bir parçası olan "bilişsel esneklik" aktivitesinde önemli bir artış gözlemlendi.


Kısacası, etrafta artık bizi hayrete düşürecek şeyler görmüyor ve deneyimlemiyor oluşumuz da, yaratıcılığımızı körelten faktörlerden bir tanesi.


Evrim Teorisi’nin yaratıcısı Charles Darwin’in "En güçlü veya en zeki olan değil, değişime en çok uyum sağlayabilen hayatta kalır.” sözünü hatırlayalım ve devam edelim; yaratıcılığımız bizi tamamen bırakıp gitmeden bu sıkıcı, korkutucu ve belirsizlikte ısrarcı şartlara nasıl uyum sağlayacağız?


“Dört-C Teorisi” ile yaratıcılığı kategorize etmek

Pandemi koşulları yaratıcılığımızı tehdit etti ancak, insanlığın olağanüstü beyni bir şekilde baş etme yollarına doğru yöneldi ve aslında uyum sağlamak için elinden geleni yaptı bile. James C. Kaufman ve Ronald A. Beghetto, psikoloji yayınlarında dikkat çeken araştırmalarında, yaratıcılığı 4’e ayırıyorlar:


  • Mini-C: Kişisel olarak anlamlı bir keşif. Bir çocuğun özel bir tokalaşma uydurması gibi.

  • Little-C: Gündelik yaratıcılık. Kıyafet kombinlemek gibi.

  • Pro-C: Henüz herkes tarafından keşfedilmemiş olsa da, bir alanda uzman yaratıcılık. Yerel bir restorandaki profesyonel şefin yaratıcılığı gibi.

  • Big-C: Yenilikçi bir şey yaratmış olmak. Şefin adıyla anılacak bir tarif üretmesi ve bununla ünlü olması gibi.



Pandeminin ilk zamanlarında herkesin kendini mutfağa atıp ekşi mayalı ekmek pişirmeye başlaması tesadüf değildi. Mart 2020’de eline çorap geçirip yoldan geçen arabaları yiyen bir kukla canlandırması yapan bir adamın "Karantinada 6. Gün" adıyla paylaştığı videosu Twitter’da 3 milyondan fazla beğeni aldı. İnsanlar çöpü çıkarırken Cadılar Bayramı kostümleri giyiyor, evde sıkılan insanların paylaştığı bunlara benzer içerikler milyonlarca tıklanmaya devam ediyordu. Bu gibi yaratıcı eylemler, Mini-C ve Little-C kategorilerine harika örnekler.


Dünyanın her yerinde korku ve panik duygularıyla eve kapanmış olan insanlar, yaratıcılığa sığınmıştı. Hep birlikte bu tuhaf durumla mücadele ettiğimizi hatırlamak ve sağlık çalışanlarına desteğimizi sunmak için akşamları pencerelere çıkıp alkışladık, ses çıkardık. Hâlâ, bir şekilde, hatırladığımda gözlerimin dolmasına neden oluyor bu. Çok yoğun duygular içerisindeydik ve baş etmenin yollarını bulmaya çalışıyorduk.


Pro-C ve Big-C becerilere sahip kişiler ise, canlı yayınlar vasıtasıyla ücretsiz konserler, etkinlikler düzenlediler. Sadece canımız sıkıldığı için değil, yaratıcılığa ihtiyacımız olduğu için gerçekleşiyordu bütün bunlar.


Yaratıcılığı bu dört başlık altında anlamak, ona ihtiyaç duyduğumuzda işimizi kolaylaştırabilir. Yaratıcı ruhunuzun geri döndüğünü anlamak için hayatınızın eserini ortaya koymanıza ya da işinizde harikalar yaratmanıza gerek yok. Sinir sisteminiz elinden geleni yapıyor. Sokağa çıkma yasağının olmadığı bir günde uzun bir yürüyüşe çıktığımda, tüm dükkanlar kapalıyken bir müzik marketin tesadüfen açık olduğunu görmüş ve içeri girip "bir şey satın alma" dürtüme karşı koyamamıştım. "Biraz saçma gelecek ama, bir ukulele alabilir miyim?" dediğimde satıcı gülmüş ve "Hiç saçma değil, bu aralar satışlarımız inanılmaz arttı." demişti. Pandemide ukulele öğrenenler kulübü gerçekmiş!


Küçük gündelik keşiflerden ölümsüz bir eser yaratmaya kadar olan geniş bir yaratıcılık skalasında, pişirdiğiniz mükemmel kurabiyeleri ya da uydurduğunuz yeni bir kelimeyi asla hafife almayın. Yaratıcılığınızın hala orada olduğunu gösteren işaretleri takip etmek, yaratıcı zihni canlı tutmanın en iyi yollarından biri.


Yaratıcı ruhu geri çağırmak

“Kişi yaratmak için cevap verebilmeli. Yaratıcılık, çevremizde olup biten her şeye yanıt verme; düşünce, duygu, eylem ve tepki gibi yüzlerce olasılık arasından seçim yapma ve bunları anda, tutkuyla, bir anlam taşıyacak benzersiz bir yanıt, ifade veya mesajda bir araya getirme yeteneğidir.”

Clarissa Pinkola Estés


"Kurtlarla Koşan Kadınlar" kitabının yazarı Estés, yaratıcı ruhu geri çağırmakla ilgili her biri birbirinden kıymetli onlarca yol önerir. Görünen o ki, etrafta olup bitenlerden ve durumlardan anlam çıkarmayı önerirken nörobilimsel olarak da haklı; biz yaratıcı ateşi harladıktan sonra beynimiz gerçekten de gerisini halledebilecek kapasitede. Davranış bilimi uzmanı Kerry Goyette’nin de, özellikle pandemi zamanında yaratıcılığı desteklemek için çok net önerileri var:


  • Sosyal izolasyon ve yalnızlık, yaratıcılığımızı söndürüyor. Birlikte çalıştığınız ve ürettiğiniz kişilere ulaşın, ilhamınızı canlı tutmanın en iyi yollarından biri bu.

  • Ünlü nörobilim uzmanı Joseph LeDoux, anksiyetenin "geleceği hayal edebilme becerimiz için ödediğimiz bir bedel" olduğunu söylüyor. Geleceğe bunca endişeyle baktığımız bir zamanda, olası yaratıcı faaliyetleri hayal etmek her zamankinden daha zor olabilir. Anskiyeteyi görmek ve kabul etmek, baş etmenin ilk adımı. Nefes alın, stresi azaltmak için mümkün olduğunca dışarı çıkın ve hem kaygınızı azaltacak hem de ilhamınızı artıracak aktiviteler için zaman ayırın.

  • Beynimiz yüksek stresli durumları bilinçsizce kaydeder. Dizi izlerken "sosyal mesafesiz" bir arada olan, sarılıp öpüşen insanları daha fazla fark etmemizin nedeni de bu. Farkında olmadan maruz kaldığımız stresi dengelemek için, bize iyi gelen şeyleri fark ederek durumu eşitlemek be stres azaltıcı faaliyetlere yönelmek daha da önem kazanmış durumda. Biraz uzanmak, size iyi geleceğinizi bildiğiniz herhangi bir şey yapmak (ve varsa çalışma ekibinize de bunun için fırsat tanımak) yaratıcılığınızı beslemeniz için gerekli.

Clarissa Pinkola Estés’ten, nörobilim araştırmalarından ve kişisel deneyimimden öğrendiğim kadarıyla, yaratıcılık oturup onu zorla evinize çağırdığınızda gelmiyor. Bunun yerine evinizi, yaşam alanınızı, gündelik rutininizi ve ruh halinizi onun rahat edebileceği bir hale getirmek gerekiyor; koşulları gözetip kendinize iyi baktığınızda, yaratıcılık eskisinden daha da hevesli bir şekilde geri dönebilir.





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.