Adını ilk kez Gucci’nin baş tasarımcısı olduğunda duyduk. Ardından kendi markasını yarattı. Önce parfümü, sonra da güneş gözlüğü çıktı podyuma. Onu kadın koleksiyonu takip etti ve Tom Ford adı moda tarihine altın harflerle kazındı.

İstanbul’da Abdi İpekçi Caddesi’nde ilk mağazası açılan Tom Ford’u mağazayı keşfe çıkmadan önce yakından tanımaya ne dersiniz?

Yakışıklı, karizmatik, yaratıcı... Onun adını duyduğumda içimden saygıyla eğilmek geliyor. Eminim birçok kadın ve erkek benimle aynı görüştedir. Evet, efsanevi tasarımcı Tom Ford’dan bahsediyorum. Tom Ford’un soluk kesici koleksiyonundan bir parçayı giydiğiniz an kalıp, kumaş, dikim neymiş anlıyorsunuz. Etiketleri dudak uçuklatıyor ama zamansız oldukları da bir gerçek. Jay Z bile son albümü Magma Carta Holy Grail’de ondan bahsediyor.

Modanın dâhi adamı stiliyle dünyayı ele geçirmek üzere...

1962 Teksas doğumlu Tom Ford’un asıl adı Thomas Carlyle. Annesinin 12 yaşındayken ona aldığı bir çift Gucci Loafers, onun markaya gönülden bağlanmasını sağladı. 17 yaşında sanat tarihi okumak üzere New York’a giden tasarımcı, sanat tarihinin kendisine göre olmadığını anlayıp dünyanın en tanınmış tasarım okullarından Parsons School of Design’da mimarlık okumaya karar verdi. Ama mimarlığın da kendisine göre olmadığına kanaat getirmiş olmalı ki okulun son yılında moda bölümüne geçti. İyi de yapmış!

Mezun olur olmaz, Chloe’de halkla ilişkiler bölümünde çalışmaya başladı. Ama tabii ki bu pozisyon onun için yeterli olmadı. Ne de olsa aklında moda vardı. Bir ay boyunca her gün tasarımcı Cathy Hardwick’in kapısını aşındırıp sonunda ünlü tasarımcının asistanı olmayı başardı. Hardwick, Ford’u neden işe aldığını şöyle açıklıyor: “Ona en beğendiği Avrupalı tasarımcıları sordum. Bana Armani ve Chanel dedi. Bir ay sonra neden bu cevabı verdiğini yeniden sorduğumda, verdiği cevap her şeyi anlatıyordu. Çünkü her gün bir Armani tasarımı giyiyorsunuz.” Ford verdiği cevapla aslında ne kadar zeki olduğunu kanıtlıyordu. Ford için Hardwick’le çalışmak,merdivenlerin sadece ilk basamağıydı.

Newyork'tan Milano'ya..

Tom Ford’a New York bir süre sonra yeterli gelmeyince modanın kalbinin attığı İtalya’yı fethetmeye Milano’ya gitti. Ve 1990 yılında Gucci macerası başladı. Biz de ismini ilk kez Gucci ile duyduk. Aslında Tom Ford’un Gucci için kurtarıcı olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Gucci, Ford sayesinde yeniden eski tahtına çıktı. Artık Gucci giymek, bir anlamda Tom Ford imzasını taşımak demekti. Gucci’nin 2000 yılında Yves Saint Laurent’e geçmesiyle, bu kez Tom Ford YSL’nin baş tasarımcısı oldu. TomFord, Gucci’yi hak ettiği yere geçirdikten sonra istifasını sundu. 10 yılda satışların rekor seviyede artmasını sağlayan Ford, Gucci’den ayrılmanın onu çok sarstığını, bir anda kimliğini sorgulamaya başladığını söyleyecek ve sözlerini şöyle noktalayacaktı: “Artık zaman hızla geçiyor, kendim için doğru kararı verme zamanım gelmişti.” Tasarımcının bu sıkıntılı günlerden çıkması ve toparlanması iki yıl sürdü. Dönüşü tabii ki muhteşem oldu.

2005 yılında kendi markasını yaratan tasarımcı, önce parfüm, sonra gözlük koleksiyonu çıkardı. Ardından 2007 yılında yarattığı erkek koleksiyonu ve New York Madison Caddesi’nde açtığı mağazasıyla bizi heyecanlandırdı. Nihayet 2011 ilkbahar-yazı için kadın koleksiyonuyla moda dünyasını yeniden fethe geçti. Yıllardır heyecanla beklenen kadın koleksiyonunu, tasarımcının Madison Avenue’deki erkek butiğinde sergilendi ve bundan kimsenin haberi olmadı.

Davet alanına gelen herkesten fotoğraf çekmeyecekleri teyidi yazılı bir şekilde alınmıştı. Kısacası Tom Ford, dünya basınına kısa ama öz bir şekilde “Fikriniz umurumda değil” diyordu! Salondaki tek fotoğrafçı olan Terry Richardson’la da gizlilik anlaşması yapan tasarımcı, ilham kaynağı olan 32 ünlü kadını podyuma çıkardı.

Aralarında Beyonce, Lauren Hutton, JulianneMoore ve Daphne Guinness gibi birçok önemli ismin yer aldığı gizli gece için, dâhi tasarımcı “İnsanların modayla eğlendiğini görmek güzel, tabii eğlenenler sadece bunu görebilen, dokunabilen ve satın almaya gücü yetenlerdi, kısacası özel olanlar” diyerek gayet cool bir yaklaşımda bulundu. “Yeteneğim diğer insanlar kadar. Başarımın sırrı çok çalışmamda. Eğer bu kadar başarılı olmasaydım çok mutsuz olurdum” diyen tasarımcı, lüksün sadece insan elinden çıkabileceğini söylemeyi de ihmal etmiyor.

2014 Kadını...

Tom Ford, ilk koleksiyonunun ardından gizliliğe son verip imzasını taşıyan giysileri Londra Moda Haftası’nda sergilemeye başladı. Ünlü tasarımcının imzanı taşıyan son koleksiyon İstanbul’da geçtiğimiz günlerde açılan Abdi İpekçi butiğinde de sergileniyor.

Peki 2014model TomFord kadını neler giyiyor? İşte bu sorunun yanıtı: Kadınlar her zamanki gibi gösterişli, ışıltılı, feminen ve elegan tarzıyla karşımızda. Desenler, işlemeler ve renklerin mükemmel uyumu “İşte bu” dedirtiyor. Zebra desenli ayakkabılar da favorilerimiz arasında! Dâhi tasarımcıdan bir başka sürpriz de, 2014 kampanya görsellerinde yine marifetlerini konuşturması... Kampanya görselleri için objektifin başına geçen başarılı tasarımcı çarpıcı karelere imza attı. Gemma Aicha

Refoufi, Herieth Paul, Soo Joo, Zuzanna Bijoch, Juan Bettancourt, Oli Tyler ve Conrad Bromfied tasarımcının dikkat çekici tasarımlarıyla poz verdiler. Bunların hiçbiri TomFord için şaşırtıcı değil. O imkânsızı gerçekleştiren bir tasarımcı.

‘Moda gelip geçici, sinema kalıcı’

Başarılı tasarımcının sinemaya olan tutkusu hep biliniyordu. Ve yıllar süren bekleyişin ardından, ‘A Single Man’ adlı filmde yönetmen koltuğuna oturarak bu tutkusunu özgür bıraktı. Modanın deha isminin yönettiği, Colin Firth ve Julianne Moore gibi yıldız oyuncuların rol aldığı film çok beğenildi. Sevgilisi Jim’i kaybettikten sonra hayatla bağlarını koparan 52 yaşındaki profesör George Falconer’in hikâyesini beyazperdeye taşıyan filmde dekoratif unsurlar, mekânlar, kıyafetler müthiş bir uyum sergiledi.

Tom Ford neden sinemaya yöneldiğini şu sözlerle açıkladı:

“Gucci’de çalışırken, modanın gelip geçici bir şey olduğunu gördüm. Tasarımlarım bugün vardı, yarın yoktu. Depresyona girdim. Bunun için de sinemayı seçtim.”

Haber: Esra Çoruh