Feminist teorisi ve varoluşçu felsefesiyle tanınan tarihin en önemli düşünürlerinden biri sayılan Simone De Beauvoir, Belirsizlik Ahlakı Üzerine adlı kitabının ikinci bölümünde çocukluktan uzaklaştıkça insanların hayata karşı takındıkları benzer tavırları anlatıyor. Aslında tanıştığınız birçok insan, yetişkinlikle birlikte gelen ve yine aynı dönemde yitirilen özgürlüklerin karmaşası içinde boğuluyor. Ama herkes başka şekilde yaşıyor acısını. Beauvoir dönemin büyük düşünürlerine göndermelerde bulunurken ilişkilerde sık karşılaştığımız tavırları da kategorize ediyor – üstelik yaptığı sınıflandırmalar günümüz Tinder çiftleri için de geçerli!


İşte Simone De Bouveair’a göre mutlaka karşılaşacağınız 9 insan tipi:


1- Geri kalmış insan: “Hiçbir şey olmuyor, hiçbir şey arzu ya da çabayı haketmiyor”

En kötüsü, bu geri kalmış insanın çocukluk sonrası özgürlüğüne takılı kalıp kendini dünyadan uzaklaştırması. Sırf ailesi ona brokoli yedirmediği için, şimdi Uzakdoğu mutfağını denemeyi reddediyor. Çok uzun zaman önce dünyadaki her şeyin önemsiz ve sıkıcı olduğuna karar vererek kendi kehanetini yarattı. Aynı zamanda özgür iradesiyle savaşmak yerine ondan kaçıyor. Bu üzücü, çünkü dünyadaki hiçbir şey onu etkilemiyor.

Risk Faktörü: Düşük. Bu tipleri ilk görüşte tanırsın.


2- Ciddi insan: “Ciddi insan; onu koşulsuz değerlere bağladığını iddia ederek özgürlüğünü reddeder.”

Kuvvetle muhtemel en yaygın tip olan ciddi insan, değerlerini tanımlayabilmek amacıyla varolan sorunları kendine göre bir sistem seçerek çözer. Neden bunu seçtiğiyle ilgili gerçek bir sebebi yoktur, fakat bir kere karar verdiği zaman değiştirmeyecektir. “Ciddi” insanlar, kendine verdikleri değeri parayla tanımlayan açgözlü CEO’lardan din fanatiklerine kadar her yerde ortaya çıkarlar. Kendi dünyasına bir anlam bulmuştur. Küçük bir ipucu; hilekar olduğunu bilir, bu yüzden onu kendiyle çelişme meyilinden tanıyabilirsiniz.

Risk faktörü: Orta. Buna benzer değerlere sahipseniz sorun yok.


3- Tutkulu İnsan: “Tüm hayatını kendini bir şeye adayarak geçirir.”

Bunu ciddi insan tipiyle karıştırabilirsiniz, ama tutkulu insan tüm enerjisini ve inancını takıntılı bir şekilde herhangi bir şeye adayabilir. Fakat bu tutkulu insan inandığı şeyde bir anlam aramaz. Sevdiği bir şarkıcının albümü ya da edebiyata olan ilgisi hakkında durmadan konuşabilir. Bu bazen ilginizi çekebilir. Eğer yeterince şanslıysanız size de tutkun olabilir. Bu sizi sihirli ve büyük bir romantizme taşıyabilir. Böyle bir durumda aşırıya kaçmadığınıza emin olun, çünkü tutkulu insan hiçbir zaman bir şarkıcıya veya size duyduğu sevgiyi ayırt edemeyecektir.

Risk Faktörü: Orta. Yoğun bir yaz aşkı için idealdir – Duygusal kalıntılar ve hayatınızın ayrılık savaşıyla başa çıkabilidiğiniz sürece.


4-Nihilist: ‘’Hiçbir şey olamayacağının bilincinde olduğu için hiçbir şey olmamaya karar verir’’

Genelde çocukluğun huzurlu ortamından yeni çıkmış ergenlerde görülür, aynı zamanda ciddi olmayı deneyip başarısız olan orta yaş bunalımında da ortaya çıkabilir. Bazen geri kalmış gibi görülebilirler, fakat en azından Nihilistler dünyaya bir şans vermişlerdir. Özgürlüklerini yaşamaya çalışıp yenilmişlerdir. Bu yüzden daha neşeli veya daha agresif olabilirler, ya da sizi daha çok Nietzsche okumaya zorlayabilirler.

Risk Faktörü: Yüksek. Geri kalmış insanların aksine oturup kalmaktan veya somurtkan olmaktan memnun değillerdir. İnsanların yarattığı her şeyi mahvetmek pahasına da olsa dünyadaki herkese hayatın anlamsız olduğunu kanıtlamak zorunda hissederler. Beauvoir, onların ‘’Eğer kendisi hiçbir şey olmayı tercih ediyorsa, tüm insanlık imha edilmelidir” diye düşündüklerini söyler.


5- Şeytani: ‘’Sırf karşı gelebilmek için bir dinin, bir toplumun veya çocukluğunun değerlerini sürdürmede inatçı olan kişi.’’

Ciddi insanın garip bir türüdür. Sadece reddebilmek ve hakkında şikayet edebilmek için bir gruba bağlı kalır. Vogue’da çalışan, fakat moda endüstrisini acımasızca eleştiren kadın. Sırf etle ilgili etik değerlerden şikayet edebilmek için “Akşam yemeğinde burger sipariş edelim” diyen adam. Hispterların klasik çalışma alanı.

Risk Faktörü: Düşük. Onları tanımak oldukça kolay, fakat bu farklı kişilikleri aşırı merak uyandırabilir.


6- Maceracı: “Kendini zirve girişimine, keşfe, fethe, savaşa, kurguya, aşka, politikaya adar, fakat kendini bir amaca bağlamaz.”

Sadece fethetmeye çalışır. Nihilistin eğlenceli ve iyimser versiyonudur. Maceracıdır ve hayatın nihai bir anlamı olmadığını bilir. Böylece hiçbirine bağlı kalmadan milyonlarca fırsata ve meraka sarılır. Aksiyonu aksiyon için sever. Kendini var olma endişesinden kurtarır ve hepimizin istediği gibi “anı” yaşar. Ayağınızı yerden keser. Fakat maceracının adını tarihe yazdırmak ve onaylanmak gibi gizli bir isteği olduğunu unutmayın.

Risk Faktörü: Yüksek. Baştan çıkarıcı ve idealist aforizmalarla doludur. Maceracı gizliden gizliye kendini kural tanımaz ve bohem bir hayata adar. Ya nihilizme ne kadar yakın olduğunu fark ettiğinde macerasına duygusal olarak bağlanacak ya da bir sonraki macerada onu hiçe sayacaktır.


7- Eleştirmen: “Tam gerçeği ortaya çıkarmak için anlar, hükmeder ve reddeder.”

Sürekli kuşkucu, sürekli dikkatli olan eleştirici ciddi ya da nihilist olma konusunda tetiktedir. Bu yüzden tek bir ilkeye bağlı kalmaktan kaçınır fakat bir yandan da bazı ilkelerin diğerlerinden daha anlamlı olduğu fikrinden vazgeçemez. Yine de eleştirici fiziksellikten uzak, nesnel ve evrensel bir boşluk olarak kendini zekaya adar. Fakat bu tamamen bir tezgahtır. Bağımsız olduğunu iddia etse de aklın hizmetçisidir.

Risk Faktörü: Düşük. Kesinlikle cezbedici değillerdir ve sürekli etrafta olmaktan memnundurlar.



8- Sanatçı: “Bulmaya ve sonsuz yapmaya çalıştıkları şey varoluşun kendisidir.”

Maceracı gibi onların da varoluş krizlerine verdikleri oldukça olgun tepkileri vardır. Dünyanın peşinden koşulacak bir anlamı olmadığını kabul ederek, sanatçı dikkatini hayatın yüzeyselliğine çevirir ve her gün bu yüzeyselliği önemli bir şeye dönüştürmeye çalışır. Ancak eleştiriciler gibi sanatçılar da gizliden gizliye zaman ve özgür iradeden bağımsız, nesnel bir boşluğa inanırlar: Güzellik.

Risk Faktörü: Orta. Bir suluboya resmine bakarak kendini tüm varoluş endişelerinden özgürleştirebilirsin… yalnızca Sanatçı’nın gerçek idolü olan sanatın ta kendisiyle boy ölçüşemeyeceğini anlayana kadar.


9- Özgür İnsan: “Kişi kendi varoluşundaki anlamını sadece diğerlerinin varoluşunda bulabilir.”

Beauvoir açısından, varoluş endişesiyle yüzyüze gelen ve diğer yandan onun ne olduğunu kestirebilen ve bu kaygıyı aşabilen çok az insan vardır. Bunu asla bencil olmadan, diğerlerinin mutluluğuna odaklanarak yaparlar. Diğerlerinin saplantılarına aldırmadan, fakat aynı zamanda nihilizmin kucağına da düşmeden tek bir gerçeğe tutunuyorlar: Başkalarının özgürlüğünü korumak… Bu fedakar ruh eşi, en iyi dinleyici veya hiçbir sebep olmaksızın başkaları adına kendini feda edebilen kişidir. Böyle özgür birinin varolup olmadığı bilinmiyor. Beauvoir “Kendini özgür kılmak, başkalarını da özgür kılmaktır” der. Belki de bunu yapabilen tek kişi oydu…


İngilizce'den çevirdiğimiz bu haberin orijinali huffingtonpost.com'da yayınlanmıştır.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.