RTÜK geçenlerde yaptığı bir açıklama ile görsel medyadan kadına şiddet görüntülerinin yayınlamamasını istedi. Çünkü toplum ve aile hayatını ciddi anlamda sarsan şiddet, bir şov gibi izlenildikçe normalleşiyor ve sıradanlaşıyor.




Bilindiği gibi toplumun ayıpladığı, yasakladığı, günah kabul ettiği şeyleri bireyler yapmamaya çalışırlar ki toplumdan izole olmasın ve dışlanmasınlar. Ama günün birinde, toplumsal tepki azalırsa veya ayıp davranışları yapanların sayısı çoğalırsa, potansiyel suçlular için artık toplumsal izole olma korkusu kalkar. Yani ayıp ve yanlış adına ne varsa normalleşecektir. Tıpkı kadına yapılan şiddetin artık normalleştiği gibi...




İngiliz yapımı Balck Mirror dizisi bu konuyu çok çarpıcı bir şekilde bir şekilde dile getiriyor.


Dizinin White Bear, (Beyaz Ayı) adlı bölümünde modern kapitalizmin şiddeti şova çeviren, insanı sadece eğlenen bir seyirci haline getiren sistemi eleştirilir. Aynı zamanda bir hukuk adamının, "adalet"i nasıl da şov ve ranta çevirdiği gözler önüne serilir.




“Beyaz Ayı”da siyahi bir kadın, nişanlısının üç yaşındaki bir kızı öldürmesi olayını kameraya almış ve bununla da eğlenmiştir. Adli makamlar, siyahi kadının ‘çocuğun vahşi duygular içinde öldürülmesine seyirci” olduğuna inandıkları için kadına verilecek mahkeme cezasının yetersiz kalacağını düşünürler. Bunun yerine, toplumun vicdanını rahatlatmak amacıyla “doğal hukuk” un kurallarına göre ceza vermek isterler. Dizide, vahşice işlenen cinayete seyirci olana birine, muhtemelen maktulün anne-babasının vicdanını rahatlatacak kadar ağır bir ceza verilmek istenir. Beynine elektrik verilen siyahi kadın, uyuşturulur ve her gün psikolojik bir işkenceye tabi tutulur.


Olayın daha da vahim tarafı bu işkence tiyatro haline getirilir. Suçlu kadına yapılan işkence binlerce seyircinin gözü önünde ve eğlence konseptinde gerçekleşir.




Ceza verilirken, suçlu kadının daha fazla işkence çekmesi adına, bunun bir eğlenceye çevrilmesi insanın vicdanını rahatsız eden başka bir suça dönüşür: Çünkü “Adalet Parkı” denilen yerde ücret ödeyerek bir araya gelen insanlar, tıpkı Roma döneminde arenada gladyatörlerin birini vahşice öldürmesinden zevk alanlar gibi, suçlu kadına uygulanan işkenceyi coşkuyla izlerler, eğlenir.


Bir kısım aileler çocuklarıyla mutlu bir hafta sonu geçirmek için bu “işkence şovunu” izlemeyi tercih etmiştir; işkence kameraya alınır, yeri geldiğinde alkışlanır.




Burada dizinin vurgu yaptığı ana konu, “seyirci” haline getirilen insanının şiddet ve işkence karşısında nasıl duyarsızlaştırıldığıdır. Çünkü modern insan, içinde yaşadığı dünyada meydana gelen vahşeti televizyonda gösterilen bir film gibi algılamakta ve kanıksamaktadır. Böylece duyarsızlaşmak, vicdansızlaşmak günümüz toplumunun en önemli sorunu haline gelmiştir.


Bugün eğitim seviyesinin bu kadar yükselmesine rağmen tüm dünyada, en gelişmiş Batılı toplumlar dahil, kadına şiddetin giderek artmasını başka nasıl izah edebiliriz?




RTÜK’un şiddet daha az gösterilsin uyarısına katılmamak mümkün mü?



Prof. Dr. Sabri EYİGÜN

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.