Avrupa 16., 17., 18., 19. ve 20. yüzyıllarda önce Rönesans ve reform hareketlerini, sonra sanayi devrimini yaşarken Osmanlı neden yerinde saydı, geriledi ve sonunda yıkıldı? Neden sanayide, ticarette, denizcilikte, ilimde, fizikte, matematikte, kimyada, sanatta ve askeriyede hep yerinde saydı, Avrupa’yla arası giderek açıldı? Bunda dinin etkisi oldu mu?



Bu dönemlerde Avrupa resimde, müzikte, heykeltıraşlıkta belki kıyamete kadar değeri ve önemi azalmayacak ölümsüz sanatçılar çıkardı, ölmez eserler yarattı, buharla çalışan makinaları, elektrikle çalışan lambaları, motorları, makinaları, içten yanmalı motorları icat etti, arabayı, telefonu, aşıyı buldu, antibiyotiği buldu, röntgeni buldu, yüzlerce fizik, kimya kanunlarını buldu, matematikte integral ve türev hesapları, diferansiyel hesapları buldu. Bütün bu yüzyıllar boyunca Türkler tek bir fizik kanunu, tek bir kimya kanunu bulmadılar, matematikte en ufak bir ilerleme yapmadılar, askeriyede kullandıkları topları, tüfekleri bile Avrupa’dan ithal etmeye başladılar. Neden? Acaba bunda dinin etkisi oldu mu?









Avrupa’da devletler, krallar, kraliçeler, lordlar, baronlar matematik konusunda yarışmalar düzenlerken, ödüller verirken, ilim adamlarına evler tahsis edip maaşlar bağlarken, Osmanlı padişahları neden fizikle, kimya ile ilgilenmediler, ilim adamlarını teşvik etmediler? Acaba bunda dinin etkisi oldu mu?



Avrupa’nın ilerlemesinde tabii ki, 15. ve 16.yüzyıllarda Portekiz ve İspanyol denizcilerinin yaptıkları denizaşırı keşifler, Hindistan ve Uzak Doğu’ya yapılan açılımlar, Amerika’nın keşfi, Afrika ve Amerika’da edinilen koloniler, yüzyıllarca hemen hemen bütün Afrika ve Güney Afrika’nın sömürülmesi etkili olmuştur. Osmanlı neden bu konularla ilgilenmedi? Denizcilikte neden geri kaldı? Bütün bunlarda dinin etkisi olmuş mudur?






İslam dini ilme de ilerlemeye de ne karşı ne de manidir. Ama gerek İslam gerekse diğer dinler konu itibariyle, yoruma, tefsire, tevile ve hatta istismara açık ve müsait konulardır. Mısır’ın fethinden ve halifeliğin Osmanlı’ya geçmesinden sonra biraz da siyasi sebeplerle İstanbul’a getirilen Arap İslam uleması, mensup oldukları islami ekol paralelinde Osmanlı’da islami uygulamaların koyulaşması ve dinin siyaset üzerindeki etkisinin artması yolunda bir etki gösterdiler. Kanuni’den itibaren, din adamlarının siyasi otoriteyi etkisi altına almaya başladığını görüyoruz. Kanuni sadece dini konularda değil, devletin ve halkın idaresine dair konularda da dini referans alan girişimlerde bulunuyor. Nitekim Kanuni, kendisine “Kanuni” ön isminin verilmesine sebep olan ünlü kanunlarının yapılmasını, Şeyhülislam'ı Ebussuud Efendi'den istiyor.



Örnekleri daha fazla uzatmaya gerek yok ama bu iş ilerideki yıllarda haram olduğu gerekçesiyle matbaanın memlekete girişinin uzun yıllar ertelenmesine kadar uzanıyor. Maalesef bugün bile satrancın, tef hariç müzik aletlerinin haram olduğuna dair görüş bildiren, sık sık televizyona çıkan ünlü din adamlarımız var.



Konunun bir diğer cephesi de Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketini tetikleyen faktörlerin neler olduğu meselesidir. Bildiğimiz gibi Avrupa bütün ortaçağ boyunca çok koyu bir dini taassup dönemi yaşadı. Bu dönemde din adamları sadece sade vatandaşlar üzerinde değil krallar üzerinde bile büyük bir nüfuza, güce sahiptiler ve bu gücü sonuna kadar uyguladılar; krallar üzerinde bile büyük baskılar kurabildiler. O kadar ki İngiliz kralı 8. Henry, Roma’daki Papa’nın müsaadesi olmadan ne karısını boşayabiliyor ne de yeni müstakbel karısıyla evlenebiliyordu; çareyi kendi bağımsız Anglikan mezhebini kurmakta bulmuştu. Papalar krallara taç giydiriyor, istediklerini aforoz ediyor, para karşılığı cennetten parseller satıyor, cadı diye pek çok insanı canlı canlı yakarak öldürüyorlardı. Kanaatimce reform ve Rönesans hareketleri bu çok koyu taassup dönemine bir reaksiyon olarak doğmuştur. Osmanlı’da böyle uzun ve bu kadar büyük bir taassup dönemi hiç olmadığı gibi, Avrupa’nın yaşadığı gibi bir dinde reform hareketi de doğmamıştır.



Gerek Avrupa’daki gelişmelerin gerekse Osmanlı'nın icat ve keşiflerde, bilimde, dolayısıyla sanayide, ticarette, askeriyede geri kalmasında şüphesiz ki yukarıda sayılanlardan başka birçok faktör etkili olmuştur. Bunların hepsini bir yazıda irdelemek mümkün değildir. Bu yazıda ben daha ziyade dini etkilerden bahsetmeye çalıştım.



Sürç-ü lisan ettiysem affola. Kalın sağlıcakla.


Ali Adnan İnal

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.