Osmanlı’da askerlerin sefere çıkarken yiyeceklerini saklamak amacıyla yanlarına aldıkları, geçmişin ortadireğinin vazgeçilmezi sefertasları, nostaljik bir eşya olmaya yüz tutmuşken ekonomik krizle birlikte yeniden hayatlarımıza girip, kendini hatırlatmış gibi duruyor. Ekonomik kriz gündemi dışında da her daim hayatımızdaki yerini koruması gerektiğine inandığım bir eşya kendisi.


Hızlı yaşamın beraberinde getirdiği ‘’hızlı yemek’’ alışkanlığı, insan hayatına yeterince zarar verdi. Bir tarafta bu endüstri palazlanırken, diğer tarafta bu tarz beslenmenin insanlara verdiği zararlar üzerinden üretilen “alternatif” ürünler tezgahlardaki yerlerini alıyor. “Fast food” yaşam tarzının insan sağlığına verdiği fizyolojik ve psikolojik zararları azaltmak için yürütülen mücadeleler oldukça yetersiz kalıyor.


Tüm gün kapalı alanlarda çoğu zaman hiç hareket etmeden çalışan insanlar, bunun üstüne her gün karınlarını doyurmak amacıyla paketlenmiş, katkı maddeli, kalitesiz, kötü malzemelerin kullanıldığı yiyecekleri tüketiyorlar. Aynı koşulun çocuklar ve ergenler için de geçerli olması, durumun vehametini daha da arttırıyor. Her ne kadar bazı okullar bazı kademelerde (ilkokul 1, 2, 3) kantin kullanımını yasaklasalar da genele bakıldığında çocuklar kantinden besleniyorlar. Gerçi insanların evlerinde bile çoğu zaman yemek pişirmedikleri, birlikte yemek yeme alışkanlığının yok olduğu göz önünde bulundurulacak olursa iş yerinde ve okulda böyle beslenmek işin cilası gibi duruyor.


Özellikle tüm okullarda yürütülecek bir kampanyaya dönüşmesini istediğim bir talep bu. Çocuklarımız kantinden beslenmek yerine evlerde pişen yemeklerden yesinler. Kantinlerde de çocukların tüketebileceği ürünler satılsın (meyve, sebze, süt, taze sıkılmış meyve suları vs.) Hayatlarında hiperaktivite, dürtüsellik, disleksi, öğrenme güçlüğü, depresyon gibi psikiyatrik sorunların yanı sıra obezite, diyabet, kemik erimesi, kalp hastalıkları gibi birçok hastalığı ortaya çıkaran, pekiştiren beslenme alışkanlıklarını değiştirmek için mücadele yürütmek biz yetişkinlerin en önemli sorumluluğu. Bu mücadeleyi önce kendimizden başlatmak, evde yemek pişirmek, birlikte yemek yemek, işyerine evden yemek götürmek çocuklarımızın da işini kolaylaştıracak. Yaşantı yoluyla öğrenme, öğrenmelerin en kalıcısı sonuçta.


Esen Acarer Kahya

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.