Angelina Jolie’yi ünlü yapan Tomb Raider efsanesi, artık Jolie ile devam etmiyor çünkü Jolie mezun oldu. Oyunu baz alan Tomb Raider’un bu kez son durağı İsveçli oyuncu Alicia Vikander oldu. Filmde Angelina Jolie kadar başarılı olmasa da kendine göre bir yol çizen Vikander, ağır yükü sırtlanarak hikayenin gediklerini yamamaya çalışıyor sanki… Öyküleme tekniğini göz ardı eden yapımcılar, Alicia Vikander gibi bir oyuncuyu ikna edememiş olsalardı, nasıl bir sonuçla karşılaşırdık merak içindeyiz. Bunu aktardık, zira Angelina Jolie’ye zamanında çok fazla para teklif etmemiş olsalardı, Jolie projeyi reddedecekti.


2 ve 3 boyutlu video oyunlarındaki karakterleri aynı şekilde filmlere monte etmek ve onları film kahramanlarına dönüştürmek oldukça zor çünkü oyunlarda önemli olan senaryodan ziyade gerilimli dakikalardır. Standarttın üzerinde karakterler yaratmada başarıya ulaşamayan video oyun yazarları, karakterlerin geçmişlerini irdeleyerek onların sorunlarını ön plana alırlar ve ortaya bir psikolojik bir altyapı çıkar. Aralara serpiştirilen voltaj yükseltici sekanslar ise oyunun oynanırlığını arttırır. Tabii ki her oyun aynı olacak diye bir kaide yok, elbette ki; klişelerden arındırılmış oyunlar da var ama çok az. Onlardan biri olan, bir dönemin en popüler oyunu “Grim Fandango” şu ana kadar derinlik bakımından en iyi senaryoya ve bakış açısına sahip oyunlardan biri ve yaratıcısı Tim Schafer oyunun beyaz perdeye uyarlanmasını istemediği için o şerefe ne yazık ki nail olamadık. Eğer beyazperdeye aks etmiş olsaydı, basit ve yüzeysel olmayan bir film olurdu muhtemelen…


Grim Fandango’nun mantığıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, günümüzün en moda aksiyon oyunları arasında yer alan “Tomb Raider”ın maceraları beyazperdede boy göstermeye devam ediyor, üstelik hiç bitecek gibi de durmuyor.





“Tomb Raider 2018”de bayrağı Angelina Jolie ve diğer Croft karakterlerini canlandıran oyuncuların elinden alan yeni Lara Croft (Alicia Vikander), yer yer Angelina’nın gençliğini andırıyor, fakat kendimizi “Tomb Raider 2018”i gibi izler gibi değil, İndiana Jones filmlerini izler gibi hissediyoruz. Neredeyse filmin tüm sahneleri bize İndiana Jones’u andırıyor, sanki bu film onun spin-off’u… İndiana Jones’un anaerkil versiyonu olarak nitelendirebileceğimiz “Tomb Raider 2018” baba-kız arasındaki dramı merkeze alarak, hikâyenin omurgasını onun üzerine kuruyor, tâ ki hikâye gelişme bölümünde çökene değin… Aşırı ağır ilerleyen film, heyecan ve seyirciyi germe konusunda büyük sıkıntılar çekiyor çünkü seyirci daha önce bu tarz çok hikâye izledi. Kırılan bir vazoyu tamir edip kırılan parçalarını tekrar yapıştırmak ne kadar zorsa, hikâyeyi eski kıvamına getirmek de o denli zor, ama kesinlikle imkânsız değil…


Norveçli yönetmen Roar Uthaug’ın bazı yeniliklerle hikâyenin içini doldurarak filmi yapı bozumuna uğratmayışı bir kenara dursun, aksiyonu ya da dramı bir tık öne çıkartarak, karakterlere detaylı bir biçimde odaklanmayışı filmin ruhunu bozuyor. Deyim yerindeyse olumsuz bir çerçeve çizerek, hikâyeyi elinin tersiyle iten ve hikâyeye gerektiği kadar kafa yormayan yönetmenin, film üzerinde iki önemli etkisi var. Birincisi; karakterin aynı oyundaki gibi yüzüşü ve onun hareketlerini aynen perdeye yansıtışı… İkincisi ise aksiyonun, bazı uzak ve yakın planlar ile görsel efektlerin başarılı bir biçimde kadraja alınması. Şayet görsel efektlerdeki abartılar ve imkânsız sahneler ötelenmiş olsaydı, belki film seyirciye daha mantıklı gelirdi! Lara Croft mesela hiçbir çizik almadan düştüğü yerden kalkıyor ve yoluna kaldığı yerden devam ediyor, tıpkı oyundaki gibi… Lara Croft oyun karakterinden farklı olarak tasarlanmış olsaydı, ütopyalardan arınması kolaylaşacaktı ve herkesin beynine yepyeni bir Lara Croft kazınmış olacaktı, lakin bununla ilgili herhangi bir ivme göremedik, bu da haliyle filme gölge düşürdü.


Genel itibariyle, güçlü ve erkeklere meydan okuyan bir kadın figürü yaratan yapımcılar, kadın izleyicileri salona çekmenin yanı sıra ‘erkekler daha güçlüdür’ imajını tersine çevirmek için feminizm soslu bir film ortaya koyuyorlar ve artık baş karakterlerin kadın oluşlarına dikkat çekiyorlar. Bu film için söylenecek en yerinde söz, cinsellik objesi olarak pazarlanan Lara Croft karakterinin kötü imajının ortadan kalkışı.





Filmde silah yerine ok (akıllara ok ustası süper kahraman Arrow geliyor) kullanan Lara Croft’un “ben kimseden yardım istemem, tek başıma da ayakta dururum” düşüncesi gerçekten de seyircinin karaktere bağlanmasına vesile oluyor ama hikayedeki çatlaklar öne çıktıkça bu durum Croft’un aleyhine gelişiyor. Bulmacalar da yetersiz kalınca filmde tutunacak bir dal kalmıyor.


Netice itibariyle; “Tomb Raider 2018” diğer Tomb Raider filmleri arasında kaybolan, 3 boyutun altına gizlenen, durağanlıktan ödün vermeyen, bazı gereksiz sahneleri montajlamayan bir blockbuster… Finaliyle filmin devam edeceğinin sinyalini veren yönetmen, arz-talep dengesi sağlandıkça filmi çekmeye devam edecek ve umuyoruz ki bir sonraki film seyirciyi tam anlamıyla doldurur.


Yazı: Arzu Çevikalp

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.