Okuduğum (artık okumayı bıraktığım) kişisel gelişim kitaplarının içinde en dikkatimi çeken bazı başlıkları sizinle paylaşmak istiyorum.


Güne gülümseyerek başlayın: Akşam misafir varmış, canım çıkmış, ikramlık bulaşık uğraşmışım. Gece geç de olsa yatmışım. Çocuk gece 1587 kere uyanmış mama istemiş, emziği düşmüş, susamış vs. sabah 7 de kalkmışım işe gideceğim. Saçlar dağılmış, gözler şiş, ağzımın kenarında salya. Aynaya bakmışım ağzımda diş fırçası ve …kendime gülememişim. Bu ve benzeri hikayeleri yaşıyorsunuz. Biliyorum o aynaya bakıp kendinize gülemiyorsunuz ama çocuğunuza bakıp gülümseyebilirsiniz. Çiçeğinizi sularken gülümseyebilirsiniz. Kahve kokusunu alırsanız gülümseyebilirsiniz. Sabah güne gülümseyerek başlamasanız da olur; içinizi ısıtacak bir sebep bulunca gülersiniz. Hani sosyal medyada yatakta yokmuş gibi yapılan makyaj, saçlar maşalı, işte güne başlıyoruz günaydın diye paylaşılan fotoğraf var ya, ona inanma, gerçekler öyle değil kardeş, hepimiz senin gibiyiz. Önemli olan gülmeyi unutmayalım.


Kişisel gelişim insanın içinde özünde olan bir gelişim ve değişimdir. Bana sorarsanız ilk madde hoşgörülü olmaktır. İnsanlara hayvanlara bitkilere senden farklı olana senden farklı düşünene anlayış göstermektir. Bu dünyada herkes seninle aynı zevklere aynı siyasi görüşe aynı görünüşe sahip olmayabilir. Bunu kabul etmek lazım. Herkes farklı bir hayat yaşıyor herkes farklı kültürlerde farklı ekonomik ve sosyal ortamda farklı anne babada büyüyor. İnsanları oldukları kabul etmek gerekiyor. Değiştirmek, sana benzetmek için uğraşma. Onu öyle sev ve öyle kabul et. (Mutlu evliliğin en büyük sırrını da paylaşmış oldum!)


Platon (Eflatun) demiş ki; önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır. Bu yüzden 100 tane ayakkabısı olana özenmeye gerek yok. Senin giyebileceğin ayakkabın varsa tamamdır. Çok ayakkabın olsa ne olacak, 2 tane ayağın var. Çok yemeğin olsa ne olacak, 2 tabak yemekle doyacaksın. En lüks araban olsa ne olacak, uzaya mı gideceksin, yoo, karayollarının müsaade ettiği yere kadar gideceksin. Bu yüzden düşün nelere ihtiyacın var ama gerçekten ihtiyacın var?


Birisi bize kötülük yaptığında onu Allah’a havale ediyoruz, ilahi adalete sığınıyoruz ya. Şimdi onu tersten düşün, belki de sen birine bilmeden kötülük yaptın ya da kalbini kırdın. O da seni Allah’a havale etti de sen onu yaşadın. Önce kendini yargılayacaksın. “En zoru da budur, kendini yargılamak.”(Küçük Prens’ten.) Kendini yargılarsan, ama taraf tutmadan, iç gelişimini sağlamışsın demektir.


Kendini kusursuz, hatasız görme. Hatalarını kabul etmek insanın egosunu yok eder ki bu da sana inanamayacağın bir hafiflik verir. Hatanı kabul et, özür dile vicdanını rahatlat ki gece rahat uyu. İyi bir uyku güzel bir güne başlamana sebep olur. Belki aynada kendine bile gülümseyebilirsin!


Sana iç yolculuk yaptıran kitaplar oku, güzel yerlere git, deniz kenarına, ormana mesela. Yüzeysel, madde odaklı, anı kurtaran her şeyden vazgeç. Güzel bir çay, yanına da biraz anlayış, biraz sabır, biraz hoşgörü eklediğin bir pasta yapıp güzelce yedin mi tamamdır bu iş.


Sevgilerle,


tecrubelianneler_ozgecan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.