Geleneksel 1. Yoğurtçu Parkı Bisiklet Yarışı’nı duymadıysanız, kızım Serin’in davetiyesi elinize ulaşmamış demektir.


Kendisi bir bisiklet yarışı düzenleyip, davetiyelerini hazırlayıp okula dağıtmış. Buluşmanın bilgisini bana da verince, gün ve saatinde parka gidip bekledik. Bir yetişkin tarafından düzenlenmediği için çocuklar ebeveynlerini iknada zorlanmış olsalar da geldiler. Parkta geçirdiğimiz gün harikaydı. Bir yetişkinin yaptığı organizasyondan eksiği değil fazlası (!) vardı. Yarış nasıldı derseniz.. Yarış tabii ki unutuldu. Yazının bundan sonrasını içinizdeki 7 yaş çocuğunun eşliğinde okumanızı rica edeceğim.


Yoğurtçu Parkı ağaçlık ve yeşil bir alan. Üç ayrı oyun bölümü var, çoğu parkta olan çocuklara nasıl oyun oynayacaklarını söyleyen öten-ışıklı oyuncakları bile var. Evdekilerin bir şekilde sesini kapatabiliyor musunuz bilmiyorum ama buradakilerin sesi kapanmıyor.


Aslında, bu yapılandırılmış oyun alanları dışında park daha eğlenceli. Parkta neler mi var? Ağaçlar, bitkiler, çimenlik alanlar... Çok çocuk!


Ben yetişkin zihnimle "Parkın öbür ucuna mı geçsek? Ama bisiklete binecektik. Çok kalabalık oldu. Çocuklar acıktı mı? Üşüyorlar mı?" gibi soruları kafamda hiç düşürmeden çevirirken, çocukları bir ağaca tırmanmaya çalışırlarken gördüm.


Bunca yıllık eğitimimlerle edindiğim “Konuya hemen atlama, çocukları gözlemle!” bilgim sağ olsun, gelişmeler şöyle oldu:


Çocuklar ağaca çıkmak istedi. Denediler çıkamadılar.

Oyun çantasından ipi aldılar. Ağaca attılar, attılar, attılar..

Diğer tarafa geçirmeyi başardılar (Dev sevinç dalgası!)

İpi bağladılar.

İpe tutunarak sırayla çıkmaya çalıştılar. Tırmandılar, kendilerini çektiler.

Sırada kim çıkıyorsa diğerleri ona yardım ettiler. Basamak bile oldular.

Eh içimdeki çocuk duramadı yerinde, ben de katıldım.

Bir ağaç daha bulduk. Yeni hedef.

Başka çocuklar da bize katıldı.

Ağacın tepesine çıkıldı!


Bu çocukluğumuz için sıradan olayı tane tane bir mucize oyun gibi yazmam şaşırtıcı mı?


Şehirde doğamızdan şaşırmışken, yapılandırılmış ortamlarda, yapılandırılmış hayatlarımızı yaşıyorken pek şaşırtıcı değil maalesef.



Eğitimciler, psikologlar, bilim insanları tekrar tekrar vurgulayıp duruyorlar:


Doğa, beyin gelişimi, ince ve kaba motor kasları gelişimi ve duyu çalışmaları için mükemmel bir kaynak.


Serbest ve yapılandırılmamış dış mekan oyunları, problem çözme becerilerini, odaklanmayı, kişisel disiplini arttırıyor. Sosyal olarak ekip çalışmasını, esnekliği, kişisel farkındalığı geliştiriyor. Dışarıda serbest ve doğal oyun fırsatlarını sıkça bulan çocuklar daha zeki oluyor, diğerleriyle daha rahat anlaşıyor, daha sağlıklı ve mutlu oluyorlar.


Hem çocuklar hem de yetişkinler, doğada zaman geçirdikten sonra daha kolay odaklanabiliyorlar, daha yaratıcı oluyorlar. Doğada oynamanın akademik performanstan bedensel performansa kadar gelişimi arttırdığını kişisel disiplini geliştirdiğini, stress seviyesini, hastalıkları azalttığını belirtiyorlar.


Kısacası doğa, çocukların daha geniş bir dünyayı deneyimlerken, kendilerini de deneyimledikleri bir araç.


Sadece bir ağaca tırmanmak bile; hedef belirlemek, sorumluluk almayı öğrenmek, sorun çözmek, ekip çalışmasını öğrenmek, kendi sınırlarını farketmek ve geliştirmek, risk almak ve aldığın riski hesaplayabilmek için ne harika bir yol.


İşin doğrusu biz yapılandırılmış oyunlar ve mekanlara çocuklarımızı soktuğumuzda bile onlar doğalarına uyup bunun dışına çıkmaya çalışıyorlar. Kimi zaman bir sopa, bir taş parçası bile saatler süren bir oyun ve inceleme alanı olabiliyor.


Bu konuda çocuklarımıza yapabileceğiniz en iyi destek doğada olmak için hevesli ve araştırıcı olamak. Doğayı farkederek, yaprak toplayarak, ağaçlar hakkında konuşarak, çevredeki küçük böcekler vb. inceleyerek yapacağınız bir gezi bile bir başlangıç haline gelebilir.


Hadi hem kendimiz hem çocuklarımızı AVMlerden çıkaralım. Hatta doğal olmayan plastik parklardan bile. Kışın şehirde zor diyorsanız. Bahar geldi, önümüz yaz.


Dolapta soğanlar bile filizleniyor.





Doğa bizi çağırıyor.


(Geleneksel 2. Yoğutçu Parkı Bisiklet Yarışı’nda görüşmek dileğiyle ...)


Yazı: Yasemin Erdin Tavukçu





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.