Bu sabah oturmuş Odelia ile (en büyük kızım) biraz matematik dersi yapıyorduk. Evet okullar kapalı fakat biz evde eğitim yapan ailelerdeniz. O yüzden bu okulların tatil olmasıyla pek ilgilenmiyoruz. Odelia okuma konusunda gerçekten çok iyi bir derecede. Fen bilimlerinde de öyle. Özellikle biyoloji konusunda. Ama ileride iyi bir matematik dâhisi olamayacağı aşikar. Matematikle olan ilişkisi bana çekmiş. Keşke birazcık da olsa muhasebeci olan babasından bir şeyler alsaymış o konuda.


Basit toplama işlemleri yaparken, aklının derste olmadığı çok belliydi bugün. Ben ona işlemin cevabını sorduğumda, o bana kitaptaki rakamların ve harflerin ne kadar güzel şekillerde olduğundan bahsediyordu. Harflerin kıvrımları, onu işlemin sonucundan çok daha fazla ilgilendiriyordu. İkinci işlemde de aynısı olunca beni dinlemediğini fark ettim. O beni dinlemiyorsa, ben onu dinleyeyim bari diye düşünerek başladım anlattıklarını dinlemeye. Odelia da bana kendi dünyasındaki şeyleri anlatmaya başladı.


A harfinin kıvrımlarının biraz daha değişik olursa daha güzel olacağından bahsetti mesela... Birkaç şekil deneyerek gösterdi de ne demek istediğini. Dersimiz çoktan Odelia’nın kendi yönlendirmesiyle, onun istediği yere gitmişti. Gidip biraz oynamak istediğini söyleyerek masadan kalktı.


Odelia masadan kalktı ama ben, kucağımda emzirmekte olduğum Meera (4 numaralı bebedir kendileri) ile masada oturmuş düşünüyordum. Biz matematik dersi diye oturmuştuk masaya ama tamamen farklı bir konuyla dersimiz bitmişti. Sonra matematik dersini benim istediğim için yapmaya başladığımızı hatırladım.


Elimde sanki bir oyun hamuru vardı. Ben ona bir şekil vermek isterken, o kendi bildiğini okudu. Aslında çoğu zaman, çocukları bir hamur oyunu zannediyoruz. Masanın başına geçip istediğimiz şekli verene kadar, birçok darbeyle hamuru yoğuruyoruz. İstediğimiz kıvama getirmeye çalışıyoruz. Bu arada da bir bütün olan bu hamurdan bazı parçaları çıkartıyoruz. Başka parçalar katmaya çalışıyoruz. En sonunda da istediğimiz şekli elde ediyoruz.


Çocuklara da aynı gözle bakıyoruz maalesef. Bazı parçalarını çıkartıp atıyoruz. Bu bazen görüp de kabullenemediğimiz yetenekleri oluyor, bazen kişilikleri ve en kötüsü de bazen hayalleri.


Belki de kendi yaşayamadıklarımızı onların yaşamaları için çabalıyoruz. Belki en iyi okullara göndermek için tatil yapmadan harıl harıl çalışıyoruz. Çünkü çocuklar üzerinde planlarımız var bizim. Kendi planlarımız. Kendi hayallerimiz onlar bizim. Peki çocukların hayalleri?


Ya onların hayalleri? Ya onların istekleri?


Çok zor bunu kabullenmek ama çocuklarımızın kendi hayallerini, yeteneklerini bir haftalığına göstermesine ne dersiniz? Bir deney olsun bu bizim için. (Sağlıklarını ve güvenliklerini tehlikeye atacak istekler hariç.)


Bir haftalığına bırakalım da onlar bize kendi hayal dünyalarını göstersinler. Mesela bir günlerini onlar planlasınlar. Biz de bu plana olduğu kadarıyla saygı göstermeye ve uygulamaya çalışsak nasıl olur sizce de?


Belki oyun hamurları olmadıklarını gösterirler bize. Ne bileyim, belki de mühendis değil de bir ressam olmak isterler. Ya da tasarımcı olmayı seçerler. Belki de uzay mühendisliği...


Ya da futbol oynamak yerine dans etmeyi sevdiğini görürüz...

Bir haftalığına da olsa bunu deneyelim...

Nice mutlu bireyler yetiştirmelere...



Tuba David

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.