Koku için söylenecek milyonlarca söz var… Keyifli bir anınızı ya da depresif bir anınızı hatırlatabilir size. Anları unutursunuz, sesleri unutursunuz, yüzler unutursunuz ama kokuyu unutmazsınız…

Kendi kokumu tasarlama yolculuğum, cezbedici görünse de “eğitimsiz bir burun” olduğumu anımsadığım için tedirginlikle başladı… Teşfikye’deki La Déesse bu anlamda hizmet veren butik bir koku tasarım atölyesi ve parfüm dükkanı. Parfümerilerde bulabileceğiniz tüm parfümleri unutun ve yerine içine ruh konulmuş parfümleri koyun. Örneğin, gökyüzündeki yağmur bulutlarının kokusu hayal edilerek bir parfüm tasarlanmış. Ve gerçekten kokladığınızda o lacivert bulutların kokusunu alıyorsunuz. İşte böyle bir yerde olabilecek en makul şeyin kendi kokunuzu tasarlamak olduğunu anlıyorsunuz. La Déesse\'in teklifi bu. Tamamen size ait, sizden başka kimsenin o şekilde kokmayacağını bilmek teklifi cazip kılıyor.

La Déesse’in sahibi Gamze Ulucan koku tasarım atölyesindeki yolculuğunuzda size eşlik edecek kişi. Başlıyor koku hikayeleri anlatmaya. Sıcakkanlı ve hoş sohbet kişiliğiyle farkında olmadan bırakıyorsunuz kendinizi ellerine. Biliyorum ki güvenli bir yerdeyim ve yaptığım çok çok özel bir iş. Kendi kokumu tasarlamak demek, tamamen kendimi koku yoluyla resmetmek demek bir anlamda…

Kokuların tarihine dayanıyor her şey başlangıçta. Buhurdanlıklardan, eski uygarlıklardaki koku merasimlerinden günümüzde kullanılan koku anlayışına ilerliyor sohbet. Derin bir felsefeyle yaklaşmak lazım duruma. Bir anlamda terapi odası burası. 127 ham koku maddesinin içinden (ki kombinasyonlarını hayal edin!) kendinize özel kokuyu tasarlamak 2,5-3 saatinizi alıyor. Dediğim gibi burası bir anlamda terapi odası… Gamze Hanım’ın müşterileriyle ilgili anlattıkları bu fikre daha hızlı ısınmamı sağlıyor. Müşterisinin tasarladığı kokudan travmatik bir durum olduğunu sezinliyor. Biri kaotik ve boğucu bir koku tasarlamış mesela… Doğum sonrasında yeni bir koku tasarlamak için geri gelmiş ve bu sefer canlı, temiz ve ferah bir koku tasarlamış. Anlıyorum ki koku da aynı ruh halimiz gibi değişken…

Koku tasarımına başlamadan önce kapaklarında renkli gülen yüzler olan şişeler kokluyorum. Ardından kendime en yakın bulduğum kokuyu seçiyorum. Böylelikle koku haritam belirlenmiş oluyor.

Amber, misk, leylak, menekşe, gül ve bin bir koku deniyorum. Dip notalardan başlayıp üst notalara ilerleyen yolculuğum sırasında parfümün evrimine, oluşumuna şahit oluyorum. Kokuları renk seçer gibi seçip özenle yerleştirmek gerekli. Her şeyden önce sadece koklamak yeterli değil. Hissetmek lazım o kokuyu, çağrışımlarını ve o kokuyu duyduğunuz andaki ruh halinizi. Örneğin yasemin… Sanıyorum en sevdiğim kokulardan birisi. Fakat hayatımın bu döneminde yasemin kokusunu istemediğime ve artık o kokuyu sevmediğime karar veriyorum. Kokular travmalarınızı görmenize neden oluyor bir süre sonra ve “Bu parfüm beni ifade ediyor ve bu kokuyu bana anımsattıklarıyla beraber hayatımda istemiyorum!” diyebiliyorsunuz. Ve hoşçakal travmanın koku hafızamdaki yeri…

Kendi parfümümü tasarlama sürecimde Gamze Hanım’la beraber benim de fark ettiğim tek şey fazla mutlu olduğum… Parfüme her bir yeni koku ekleyişimde gülümseyerek parfüm için “Mutlu!” dedik. Mutlu bir kişi nasıl kokar? Hayal edin. İşte öyle bir koku. Çiçekler, kokteyller, miskler… Artık ben de mutluluğu resmedemiyorsam koklarım diyorum…

Koku atölyesinin içinden başka başka hikayeler öğreniyorum. Evlilik hediyesi olarak eşine koku tasarlayanlar var. Sadece şöyle bir düşünün… Bir kadın hayal edin ki, çok sevilsin başka biri tarafından. Uğruna koku tasarlanacak kadar özel olsun. O insandaki kokusu nasıldır? Çiçek kokuları mı yaraşır yoksa meyve kokularımı ifade eder sevgisini…

Perfume… Latince anlamı, dumandan gelen… Adı gibi özel, yoğun ve içsel. Kendinize zaman ayırın ve koku yolculuğuna çıkın. Benliğinizi, travmanızı, çocukluğunuzu belki eski aşkınızı hatırlayın. İnanın ruhunuza iyi gelecek…

Yazı: Pınar Aksu