Böyle çünkü suçlu sensin!


Olmasını istediğimiz çocukların olması gereken ebeveynleri değiliz çünkü. Kendimize hiç dışarıdan bakmıyoruz ve kolay olanı seçiyoruz; suçu karşımızdakine atmayı...


Geçtiğimiz günlerde arkadaşımla konuşuyorduk. Benzer dertlere sahiptik ve ne kadar kendimizden bahsetmeye çalışsak da konu dönüp dolaşıp çocuklara geliyordu. Genelde iyi şeylerden bahsetmiyorduk. Sanki hiçbir şeyi başaramıyorlar gibi tek yaptığımız onları eleştirmekti. "Bu çocuk neden böyle bilmiyorum! Hiçbir sorumluluğunu yerine getirmiyor. Çok yoruluyorum. Günlerce konuşuyorum ama asla iş birlikçi değil. Bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Her günümüz güzel başlayıp hır gür ile bitiyor ve ben kendimi psikolojik olarak yorgun hissediyorum. Ona nasıl sorumluluk kazandıracağım ben?"


_Okuldan geliyor, ben demeden asla ödevlerine başlamıyor.

_Spordan geldikten sonra çantasını ben boşaltmazsam, o çanta günlerce öyle kalabilir.

_Ben teklif etmesem acıktığından haberi olmaz "Acıktım anne." demez.

_Ben kapamasam o televizyon yatana kadar açık kalır."


“Sorumluluk kazandırmak istiyorsan sonuçlarına katlanmayı öğrenmeli.”

Ödevlerini yapmıyorsa okula yapmadan gitmeli birkaç kez. Çantasını boşaltmıyorsa ertesi gün ıslak mayosu çantasında kokmalı. Acıkana kadar bir şey teklif etme ki bak nasıl acıkacak. Baştan kuralları koymazsan televizyon tabii ki kapanmaz. O seni kullanmaya başlamış çünkü sen onun yerine her şeyi yapmaya başlamış ve sonuçlarına katlanması için ona ortam yaratmamışsın. Bu sebeple de "Nasıl olsa benim yerime yapan var." diye hiçbir şey umurunda olmuyor. Çünkü yapması gerekenleri yapmadığından neler olacağını farkında bile değil" diye de devam ettim cümlelerime.


Peki, ben arkadaşıma akıl verdiklerimin ne kadarını yapabiliyordum?

O akşam eve geldiğimde çocuğumun -içinde ıslak mayo olan- çantası kapının önünde duruyordu. Ödevi masadaydı ve yarısı yapılmıştı. Masanın diğer yarısında yemek tabakları duruyordu. Muhtemelen, ben yokken babası yemek hazırlamış ve yemek yerken aslında ödevi olduğu aklına gelmişti. Bir gün eve gelmeyince kontrol elimden gitmişti! Şimdi ben yıkayıp asmazsam yarın ıslak mayo ile yüzmeye gitmek zorunda kalırdı. Kulüp mayosu dışında mayo giymesi de yasaktı. E şimdi ben ödevini sabah erken uyandırıp yaptırmazsam, ödevini yapmayan çocuklara anneleri ödevlerini yaptırıyor diye tek ödevini yapmayan benimki olacaktı. Yemeğini de yarım bırakmıştı zaten! Sabah çok sevdiği şeyleri yapmalıydım, gece yeteri kadar yemediği için sabah çok acıkmış olacaktı...


Gece yastığa başımı koyup düşündüm. Bu çocuk neden böyle? Neden sorumluluk sahibi olamıyor? Oysa onunla defalarca bunu konuştuk. Ona sırası ile ne yapması gerektiğini anlattım. Neden bu çocuk yapması gerekeni bir türlü yapmıyor?


Sorun şu ki dostlar, hepimiz karşımızdaki kişinin olmasını istediğimiz gibi olmamasının baş sebebiyiz. Onlarla konuştuğumuzu zannettiğimiz her diyaloğumuz aslında onları eleştirmek üzerine kurulu. Biz karşımızdaki insana ne kadar anlatırsak anlatalım onlar yaptıkları şeylerin hayatlarında bir şeyi değiştirmediğini gördüğü sürece bu böyle sürüp gidecek. Düşünsenize ertesi gün ıslak mayo ile yüzmeye gitmek zorunda kalmıyorsanız neden mayoyu eve gelir gelmez yıkayasınız ki? Nasıl olsa sizin yerinize biri yıkıyorsa neden kendinizi yorasınız? Ödev yapmadığınızda hayatınızda hiçbir şey değişmiyorsa, derste geri kaldığınızı hissetmiyorsanız neden ödev yapasınız ki? (Ödev her zaman olmalı mı ya da çocuğa yeteneğine göre mi sorumluluk veriliyor elbette bir başka yazının konusu olacak.)


Hayatı kolaylaştırdığımızı zannederken zorlaştırıyoruz.


Bir kişiye yardım etmek istiyorsak bir şeyleri onun yerine yapıyor olmanın yardım etmek olmadığını anlamamız lazım. Karşımızdaki kişinin bilgi ve becerisinde uygun sorumluluklarını yerine getirmesi için ona karşı açık olmamız gerekir. Çocuk kendisine neyin düşüp düşmediğini ayırt edebilmeli. Her şey bir anda değişmez. Biz, bir anda kurallar koyup her şeyi ona bırakmaya ve bir şeylere karışmamaya başlarsak bu da doğru olmaz. Görev dağılımı yapılmalı ve kişiler kendi görevlerini yerine getirmediğinde sonuçlarına katlanmalı.


Biz değişirsek onlar da değişecek. Dönüşüm sancılı ama kalıcı keyifli olacak.


Hiçbir şey bir anda olmaz, bu yüzden kendimizi değiştirdiğimiz süre boyunca kararlı olmalıyız. Bugün bir şeylerin sorumluluğunu ona verip ertesi gün yapmayı biraz geciktirdiğinde dayanamayıp kendimiz yaparsak, o zaman çuvallamamız kaçınılmaz. Biz değişirsek onlar da değişecekler, sabırlı olursak değişim kalıcı olacak, kalıcı bir değişim olduğunda daha az çatışacağız, daha az çatıştığımızda daha keyifli şeyler yapmaya motivasyonumuz olacak.


Bir yerden başlamak lazım.

Bugün bir şeyleri değiştirmek ve başkasına verdiğimiz akılları kendimiz yapmaya başladığımız ilk gün olsun mu? Bugün hepimiz başkaları yerine yüklendiğimiz sorumlulukların ilk olarak bir tanesinden sıyrılalım ve karşımızdaki kişiye bunu yargılamadan anlatalım. O sorumluluğu devrettikten sonra getirisi ne olursa olsun üstümüze almayalım ve olacakları iyi ya da kötü seyredelim. Bir yerden başlamazsak hayat yakınmalarla geçecek ve onlara iyilik yapıyoruz zannederken aslında hem onlara hem de kendimize iyilik yapmıyor olacağız.


Sevgiler…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.