Geçenlerde bir hafta içerisinde iki kez “hamile karnım” yüzünden tebrik edildim. Hayır, hamile değilim.


Doğum sonrası göbeğimden birazı kaldı sadece; ama üçüzlerimi doğurduktan sonra vücudumdan, onları bu dünyaya getirmek için çektiklerimden ve hikâyemi temsil eden yaralarımdan gurur duydum hep.


Fakat kabul etmeliyim ki hamilelik tebrikleri aldığımda, nasıl tepki vermem gerektiğini bilemedim. Önce başımdan savmaya çalıştım, sonra ise sevgiyle yaklaşmaya çalıştım; çünkü hepimiz söylemememiz gereken şeyler söyleriz ara sıra.


Ama sonra, ikinci kez olduğunda, bedenim hakkında gerçekten düşünmem gerektiğini fark ettim. Üçüzlerimi taşıdıktan ve doğurduktan sonra karnımda kalan izlerden gerçekten gurur mu duyuyordum? Gerçekten güzel miydim? Bu yara izlerinin, hayatın mucizelerini temsil ettiği gerçeğini gerçekten takdir ediyor muydum?





“Hamile karnıma” rağmen aynaya baktığımda, bedenimde şimdiye dek hiç olmadığı kadar güzellik görüyorum; çünkü sonsuza dek benimle kalacak olan umut yaralarım, hiç tahmin etmediğim kadar anlamlılar benim için.


Göbeğimde biraz fazla çıkıntı, bolca çatlak da olsa, bu gibi yaralar için uzun süre özlem çektim ben. Umut yaralarım, bedenimin öngöremediği değişimler oldular; ama yüreğim, bunları en derin şekilde arzuluyordu. Bunlar, kısırlığın kalbimde yarattığı dayanılmaz acıların ve kederin hatırlatıcıları.


Umut yaralarım, boş bir rahmin getirdiği acı ve kayıp, dolu rahimle gelen neşe ve keyif aracılığıyla gücümün ve cesaretimin birer kanıtı. Saf güzelliğin simgeleriler; çünkü mucizelerimi temsil ediyorlar.


Her küçük kırışıklık, her bir yara izi, kotumdan taşan her bir sarkık deri parçası, hayatın, imkânsız şartlarda bile ne kadar büyük olduğu gösteriyor.


Gittiğim ilk perinatalog, asla başarılı bir üçüz gebeliği yaşayamayacağımı söylemişti. Çok zayıftım, çok kısaydım – ve ilk hamileliğimdi.


Ama umut yaralarım, doktorumu haksız çıkardı. Bebeklerimi, belirlenen günden bir gün sonra doğurmakla kalmadım; her biri yaklaşık 2,30 kg doğdu. Bedenim yaptı bunu! Üç mucize meleğimle bu inkâr edilemez sevgiyi tecrübe ettiğim gerçeği, hayatımda aldığım en büyük hediyelerden birisi. Umut yaralarımı gördüğümde, işte bunları hatırlıyorum. Hayatı ve hayatı taşımanın, bu dünyaya hayat getirmenin ne demek olduğunu temsil ediyorlar.



Umut yaralarım, yeni bir anne olarak oldukça karanlık günleri de temsil ediyor. Benim açımdan uyku yoksunluğu, bir gecede başladı. Şuna gerçekten inanıyorum ki uykusuzluk, çocuklarımla paylaşmayı arzuladığım keyif ve neşe dolu anlarımın bir kısmını çaldı benden; sürekli yorgun olmaktan bazı şeylere enerjim kalmadı.


Yorgunluğum, nihayetinde kaygıya ve depresyona dönüştü; kendimiz kaç kez banyo zemininde oturmuş, eşimin kucağında nefes almaya çalışırken buldum. Dehşete düşmüş ve üzgündüm. Kendimden utanıyordum, inanılmaz bir şekilde yalnız hissediyordum. Yara izlerime baktığımda, bunları da görüyorum.


Ancak doğum sonrası ne kadar zor geçmiş olursa olsun, umut yaralarıma baktığımda her şeyden çok gördüğüm şey, mucizeleri için en büyük sevgiyi ve ilgiyi sağlamak adına elinde geleni yapan güzel ve sevgi dolu bir anne.

Yalnızca savaşıp kısırlığı fethetmekle kalmayan; aynı zamanda da kendini ifade etmiş ve nihayetinde kaygılarının onu yenmesine izin vermemiş güçlü bir kadın görüyorum.



Geçen gün, yerde yatmış bebeklerimle oynuyordum ve kızım Charlize, tişörtümü yukarı çekti, göbek çıkıntımla oynamaya başladı. Karnımdaki esnek deriyi çektikçe, histerik bir şekilde gülmeye başladı ve ben de kendimi gülmekten alamadım.


Doğum sonrası “hamile göbeğim”, sarkık derilerim, kırışıklıklarım ve yara izlerim üzerinde düşündükçe, aklıma yalnızca umut üçüzlerim geliyor. Seçme şansım olsa, tekrar ve tekrar umut yaralarımı seçerdim. Hikâyemi hiçbir şey için değişmezdim.


Umut yaralarımı gerçekten sevme ve kucaklama mücadelesi ile karşı karşıya kaldığımda, kendimi kesinlikle çok sevdiğimi öğrendim. Yaralarımı seviyorum, bana verilen hayatı seviyorum. Vücudumdan ve macerama dair temsil ettiklerinde gurur duyuyorum.


Umarım siz de doğum sonrası bedeninizi sevmeyi ve kucaklamayı öğrenirsiniz; çünkü bu kırışıklıkların, yaraların arkasında güzel bir hikâye ve bu dünyaya hayat getiren kadınların gücü var.




Desiree Fortin

Bu yazının İngilizce orijinali www.huffingtonpost.com sitesinde yayınlanmıştır.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Benimde ilk kızımda oluşan çatlaklarım var..kızımı on yaşına yaklaşırken kaybettim.....onunla yaşadığımız anılarım kadar değerli benim için çatlaklarım. .
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.