Aşk günlük yaşamımızda çok kullanılan ama yanlış anlamlar verilen bir kelimdedir. Genellikle kadınla erkek arasında kurulan duygusal, mantıksal, fiziksel, cinsel, özetle; dünyasal ilişkiler için kullanılmaktadır. Günlük yaşamımız akılla sürmesine rağmen aşk ruhsal bir olaydır.


Evlenen çiftler birlikte yaşamaya, geçim, kira, kariyer gibi yaşam sorumlulukları ile karşılaşmaya başladıkça evde aşk unutuluyor, aklın rolü ve söz hakkı artıyor. Önceleri birbirlerine yalnızca aşk gözü ile bakan çiftler bu kez ailenin erkeği, kadını, evin yöneticisi, geçimin sorumlusu gibi konumlar alıyorlar, birbirlerine akıl gözüyle bakmaya başlıyorlar. Kendi mantıklı düşünme yetileri ile ilişkilerine dünyasal değerler ve hesaplar egemen oluyor. Ruhun aydınlığı ve etkisi azalıyor, hatta bitiyor. Çünkü aklın egemen olduğu evde aşk yaşayamaz.


Yıllar önce ilkbaharda Alp Dağları’na gitmiştik. Pek beğenmiş, her yıl ilkbahar ve sonbaharlarda tekrar gitmeyi alışkanlık haline getirmiştik. Bir keresinde muhteşem, rengârenk bir çiçek kümesi gördük. Akıl almaz bir heyecan ve hayranlık içinde etrafına toplandık. Güzellik karşısında büyülenmiş gibiydik. Renklerdeki coşkuyu, rüzgârın hafif esintisiyle gelen kokuyu, doğadaki efsunu ne gözlerimizle görüyor, ne burnumuzla hissediyorduk. Güzellik olduğu gibi ruhumuzda doğuyor, coşkuyu, kokuyu ruhumuz duyuyordu.


Akşam otele döndük. Gün boyu, gördüğümüz çiçeklerin büyülü güzelliğinden kendimizi kurtaramamıştık. Her zaman yanımızda taşıdığımız “Yüksek Dağ Bitkileri” isimli kitabı açtık. O gün hayran kaldığımız çiçeğin Latince ismini ve tüm bilgilerini okuduk, o yörede çok yetişirmiş, sık sık görüyorduk. Fakat diğer günler her görüşümüzde aynı çiçekten aynı heyecanı duyamadık, aynı efsunu yaşayamadık. Çünkü artık işe akıl karışmış, çiçek her gün görülerek alışılmıştı. Kitaptan öğrendiğimize göre kurutulmuş yaprakları kaynatılıp içilince nefes darlığına ve akciğerlere iyi gelirmiş. O zaman yine aklımız devreye girdi. Hepimiz bakarken heyecan duyduğumuz çiçeklerden bol bol toplayarak İstanbul’a götürmek üzere kuruttuk. Artık her gördüğümüzde efsunlu güzelliğine bakmıyor, nasıl daha çok toplayacağımızın, hızla nasıl kurutacağımızın ve hangi arkadaşlara hediye götüreceğimizin hesabını yapıyorduk. Özetle büyü bitmiş, hesap başlamıştı.


O çiçeği ilk gördüğümde tüm duygularım ona yoğunlaşmıştı. Büyük bir sanat eserini izler gibiydim. Çiçek hakkında çok şey okuduktan ve bilgilendikten, hele kullanıp nefese verdiği faydayı hissettikten sonra her aklıma gelişinde güzel bir çiçek değil, iyi bir ilaç anımsıyorum. Aramızdaki aşk bitti, akıl devreye girdi. Şimdi onu yararlı ve şifalı bir bitki olarak hem seviyor, hem saygı duyuyorum.


Eşler arasında da aşk uzun sürmez. Eğer tarafların birbirlerine olan sevgisi, saygısı ve hizmet arzusu canlı tutulursa, evlilik yalnız duygularla ve ruhla değil, aklın ve bedenin katılımıyla gerçek bir denge ve güçlü bir bütünlük içinde tüm benlikle yaşanır.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.