Kendimden vazgeçmek istemiyorum
Merhaba Yeşim Hanım ben 20 yaşıma yeni girdim, yaklaşık 5 aydır evliyim. Eşimle görücü usulü gibi bir şekilde evlendik. Tanıştık, 10 gün içinde söz ve 1 ay içinde de nikâh oldu. Evliliğimiz boyunca çok şey yaşadık, kendi ailem ile ilgili bazı sorunlar, yanlış anlaşılmalar oldu. Eşim bu sebepten dolayı ailemden soğudu hâlbuki babam ve abimle biz tanışmadan önce yakından tanıyordu. Eşimle aramızda 13 yaş var. Başta ailesini seviyordum, annesini babasını ama evlendikten sonra ve bu olaylar olduktan sonra herkesin gerçek yüzünü görmeye başladım, tanıdım. Çok ezmeye çalıştı beni annesi ezdi de… Başlarda anlayamadım tabii ortada bir kötülük olduğunu sonradan galiba Allah gösterdi. Ailemle de 3 ay kadar hiç görüşmedim yeni yeni gitmeye başladım. Göndermiyordu ben de buna taviz verdim, yeni evliyiz zamanla izin verir düzelir giderim diye… Bir gelinlik bile giydirmediler bana. Her şeyi geçtim yeni evlendiğimin mutluluğunu bile yaşayamadım. Artık hiçbir şeyi iyi niyetli düşünemiyorum. Bulunduğum evi benimseyemiyorum bir de üstüne eşimin bazı huyları var onlar eklendi… İyice bunaltıyor bu evlilik beni bir de aile eksikliği… Eşim aslında iyi biri, seviyor beni, düşünceli, ilgileniyor her şeyimle ama sevgisi sanki onun dediklerini yaptığım süre kadar. Sürekli beni değiştirmeye çalışıyor, yönlendiriyor. Hayır dediğim zaman kızıyor ve o ne yaparsa yapsın ben susayım, sinirlenmeyim, sessiz kalayım, üzülmeyim, her şeye sabredeyim, suratım asılmasın istiyor. Evliliğe bakış açısı benim hiç alışık olduğum gibi değil. Kadın susar, kadın başını öne eğer, kadın konuşmaz şeklinde. Aldatması ya da dışarı gezmesi yok ama bu durumlar yetiyor beni mutsuz etmeye. Her kavgamızda haklı olmama rağmen beni suçlu çıkarıyor, ben ona sadece onunla ilgili sorunumu söylüyorum o kavga çıkarmaya çalıştığımı sanıyor ve bana çok ağır konuşuyor. Aileme küfür ediyor, beni ayrılmakla, annemin babamın evine göndermekle tehdit ediyor hatta bazı kavgalarımızda beni sevmediğini, istemediğini bile söyledi. Bir defa gittim annemlere bu bir daha demesin böyle diye tekrar geldim ama hala aynı tamam boşanalım diyorum ama bu sefer onu da yapmıyor. Her kavgamızda benim değiştiğimi söylüyor aslında kötü biri olduğumu söylüyor. Galiba onları tanıyıp ona göre davranınca değiştim sandı. Artık mutlu değilim, huzurlu değilim, seviyor muyum bilmiyorum. Hiçbir hevesim kalmadı, sevgiyi de geçtim bu kadar ayrı düşüncelere sahip olduğum biriyle bir ömrüm nasıl geçecek bilmiyorum. Sürekli bunu düşünüyorum zaten hiçbir hevesimi alamadım evlilikten, gelinlik giymedim, balayım bile saçma sapan geçti. Bekârlığımda çocukluğumda tacize uğramıştım ben yıllarca bir de onun yarasını yaşadım… Ailemin maddi durumu çok çok yerinde ama birçok dert var başlarında… Abim boşandı, ablam boşandı tekrar evlendi aynı kocasıyla ama mutlu değil. Ailem arkamda her konuda ama ben bilmiyorum ne yapacağımı. 20 yaşındayım ama kendimi çok yorgun ve bıkmış hissediyorum. Sürekli yalnız bir hayat sürmenin, bu şehirden gitmenin hayalini kuruyorum, insanlarla iletişime geçmekten nefret ediyorum. Sevdiğim insanları bile sevmemeye daha doğrusu sevmemek değil de uzak durmaya başladım. Özlemiyorum, mutlu olmuyorum, üzüntü de hissetmiyorum koca bir boşlukta gibiyim. Benim tek isteğim çok sevmek ve sevilmekti yemin ederim ki kimseden başka bir beklentim olmadı. Eşimin yaşı büyük, anlayışlı ve olgun olur diye evlendim sevdi ama sevdiği kadar sevgisini başıma kalktı ve bana keşke sevmeseydin dedirtti. Yapıcı olmaya çok çalıştım, 20 yaşındayım ne kadar elimden gelirse o kadar çabalıyorum. Bu yaşadığım şeylerden kurtulmak için evlendim okula gidemedim psikolojik bozukluktan dolayı aslında okumayı çok istiyordum okuyorum şu an lisemi açıktan bitirdim üniversiteye gireceğim. Kendimden vazgeçmek istemiyorum ben Yeşim Hanım ama çok yoruldum bir şeyleri artık acı çekmeden yaşamak istiyorum, tadını almak istiyorum. Yuvamı yıkmak tabii ki istemiyorum, kolay değil evlenip boşanmak ama sanırım sevgimi kaybettim o da zaten yaşı büyük ve tahammülü kalmamış bir şeye. Ben çocuk geliyorum ona galiba boşanmayı düşünüyorum bir yandan da sabret diyorum ama çok geç olursa ilerde diyorum. 50 yaşıma geldiğimde geriye baktığım zaman ne olursa olsun kendimi sevdiğim ve mutlu geçirdiğim bir hayat görmek istiyorum. Çocuklarımın huzurlu olduğu bir yuva istiyorum. Biliyorum ki bir çocuk için mutlu bir anne baba çok önemli. Bana lütfen tavsiyede bulunun.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Bu kadar erken yaşta evlenerek kendinize ne büyük kötülük yapmışsınız yavrum. Bir ayda hiç tanımadan, gelinlik giymeden gencecik bir kız niye evlenir? Sevmek ve sevilmek için evlendim demişsiniz siz daha çok çok gençsiniz düşünemediniz, gözünüz evliliğin albenisiyle boyandı zaten daha küçükken kızların hayallerine gelinliği sözlerle işlerler. “Gelin olacaksın”, “Benim kızım büyüyünce gelin olacak”… Daha güzel bir şey yaşamayacakmış, olmayacakmış gibi birkaç saat giyilecek gelinliğe indirgenir hayatlar, hayaller ve o gelinlik ruhlarda yükseltilir. Siz de işte gelin olmuşsunuz gelinlik bile giymeden… Başınız da göğe ermemiş. Ya aileniz yaşam tecrübesi olan insanlar bunu neden izin verirler? “Kızım daha erken senden 13 yaş büyük acele etme yaşı yaşına uygun biriyle evlenmen doğru olur” dememişler. Kısacık evlilik hikâyenizde hiçbir şeyin aceleye gelmemesi gerektiğini her şeyin bir zamanının olması gerektiğini anladınız sanırım. Eski zamanda değiliz, erken evlenen yol almıyor, kendini yarım bırakıyor. Kendinizi, karakterinizi, bedeninizi tanımadan bir başka insanı ruhen, bedenen tanımak, anlamak durumunda kaldınız siz daha kendinize uyanmamışken 13 yaş büyük biriyle evlenmeye cesaret etmek demek yarım bıraktığınız kendiniz dâhil çok şeye uzaktan bakmak oluyor. Allahtan farkındasınız, kendiniz için çabalarınız var sakın o çabalarınızdan vazgeçmeyin. Amacınız eğitim hayatınızı tamamlamak olsun. Bu sizin kendinize olan borcunuz…
Mailinizde “Çok yoruldum” demişsiniz. Yorulmak yok, havlu atıp yaşamdan vazgeçmek yok. Hayat bir mücadele, herkes kendi yaşamı için elinden geleni nasıl yapıyorsa siz de yapacaksınız. Savaşçı, mücadeleci, yapıcı olmak için çabalayacaksınız. Siz de bu mücadeleci ruh var. Benim gördüğüm küçük ama savaşçı kadını siz de görün isterim. Gelelim evliğinize… Farklı dünyaların insanı olsanız bile evlenmişsiniz size düşen elinizden geleni yapmak ancak yaptıktan sonra ayrılık düşünülebilir daha çok yeni evlisiniz birbirinize tanımak alışmak için zaman vermelisiniz. Biraz eşiniz size uyum sağlayacak biraz siz ona uyum sağlayacaksınız. Evlilikler de fedakârlık olmalı ama kendinizi yok etmesine de izin vermeden bunu söylemeden geçemeyeceğim. Eğer bu fedakârlıkları yapmazsanız ilerde kendinize bir keşke bırakırsınız o da sizi acıtacaktır. Size sadece hemen çocuk yapmamanızı önerebilirim çünkü seyriniz beni endişelendiriyor. Bir ayda evlenen ve evlilikle birbirini tanıyarak sevginin oluşturulacağı bir evlilikte o sevgi güzel oluşturmaya çabalanmamış 33 yaşında bir erkek 20 yaşındaki genç kızdan çok fazla şey beklememesi gerektiğini öngörebilmeliydi, zaman içinde sevgiyle anlayışla iyi niyetle sağlam duygular oluşturmaya çabalamalıydı. Sizden çok büyük, görmüş geçirmiş siz daha hayat denen güller olsa da dikenlerin de olduğu bir yolun başındasınız. Bu zor yolda herkes güllere odaklanır o zaman dikenler batsa bile acıtmaz yavrum tabii ki siz bu yolda yürürken öğrenecek öğrendikçe değişeceksiniz. Kendinizi seneler içinde kendinize emek vererek oluşturacaksınız. 20 yaşında bir genç kız aynımı kalacaktı, kalabilir mi?
Eşinizin ailesiyle sorunlar yaşamış olmanız bunlara hiç girmiyorum. Benim takıldığım konu sizin geçmişte çocukken tacize uğramış olmanız. Bunun sizdeki psikolojik etkileri korkularınız endişeleriniz düşünmekten adeta kaçınıyorum. İnsanın çocukluğunda travmalar yaşamışsa o travmalar onun yaşamdaki seyrini değiştiriyor yaşamının gelişimini yönünü etkiliyor nasıl bir mahlûktu size nasıl dokunabildi? Bir çocuğun bunu yaşamış olmasını insan kabul etmek istemese de bunlar yaşanabiliyor. Bazen hiç ortaya çıkmıyor sessizlik içinde sarıp sarmalanıyor saklanıyor, ailesine söylemeye cesaret edemiyor, korkabiliyor çocuk. Asla susmamalılar, mutlaka deşifre edilmeliler, cezasını çekmeli. Belki siz de sustunuz, yaranızı içinizde taşıdınız, korkunuzu büyüttünüz, yaşça büyük birinin sevgisini bu yüzden istediniz. Sevgisi ve şefkatiyle beslenmek, iyileşmek istediniz… İnsanların yaraları olur bu yaralar kendine güven kazandıkça kendini oluşturdukça küçülür küçülür yok olmasa bile eskisi kadar acısı olmaz çünkü siz o yaradan daha güçlü olduğunu bilirsiniz siz güçlüsünüzdür kimse sizde yara açamayacaktır bu güç işte her şeye iyi gelecekti yavrum. Siz kendinize bu imkânı vermemişsiniz ama vereceksiniz bunu görebiliyorum. Bütün bu satırlarda herkesin kendisine yaşça yakın biriyle evlenmesinin doğru olacağını evliliklerde elinden geleni yapmanın gerekliliğinden ve insanın kendini yetiştirmek geliştirmek eğitim hayatının mutlaka olması gerektiğinden bahsettik kısaca umarım sizde kendiniz için bunları dikkate alırsınız. Her şey için elinizden geleni yapın ama olmuyorsa günümüzde hiçbir evlilik kader değildir. Bunu bilin. Kaderinizi yeniden yazacak kadar gençsiniz ama önce birbirinize şans tanımalısınız yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarıma…
YORUMLAR