Kraliçeyle randevu...

Geçen hafta Hande Yener'in ilk şarkısı piyasaya verildiğinden beri çok heyecanlıyım. Sana ne oluyor diyebilirsiniz belki ama "Hasta" adlı şarkı bana günümüzde bir daha yaşamam diye düşündüğüm "aynı şarkıyı tekrar tekrar dinleme" olayını yaşattığı için kendi özelimde önem kazandı bir kere.


Sonrasında da bu enerjide başka ne şarkılar olabileceğini hayal ederek Hande Yener'in evinde aldım soluğu.


Ben gittiğimde albüm bitmiş, artık dansçılarla şarkıları nasıl sunacaklarına dair toplantı halindeydiler. Evinin ortasındaki boğaz manzaralı tahtta bana da yer ayırdı Hande ve albümü dinlemeye başladık. İlk şarkı "Görevimiz Aşk" 'ın gitar reef'lerine bayılıverdim. İkinci şarkı Hasta üzerine söylenecek çok bir söz yok ama Sinan Akçıl'ı ilk gördüğümde teşekkür edip alnından öpeceğim kesin.


Albümün isim şarkısı "Kraliçe" ise fazlasıyla eğlenceli.


Şarkının sözleri itibariyle neden albümün isim şarkısı olduğunu da anlıyorsunuz zaten. Hüzünlü şarkı isteyenlere "An Meselesi" var. Hande'nin vokali bu şarkıda kendini aşmış. "Bu şarkı benim en özelim" dediği "Sana Söylüyorum" ise araba sürerken kendi kendine hallenmeler için yapılmış sanki. Koca albümde "Bir Şey Var"ı en bana göre şarkı ilan edip genel yoruma geçmem gerekirse "Kraliçe" tam bir şarkıcı albümü olmuş. Şarkıcının ne kadar önemli bir şey olduğunu unutanlara sert bir cevap hatta! Hani zaten albüm kapaklarını, kliplerini aynı 3 kişi çekiyor, kıyafetleri başka 3 kişi yapıyor. E şarkılar da toplasan 5 kişiden çıkıyor. Ama albümün asıl önemli enerjisi şarkıcıdan geliyor. Ne dediğimi anlatamadıysam Hande size albümünde açıklayacak zaten.


Stiller kapıştı!

Elle'in geleneksel Stil Ödülleri cuma gecesi görkemli bir şekilde dağıtıldı.


Şehrin en iddialı isimleri Esma Sultan Yalısı'na aktı o gece. Hadise'nin sadece 10 dakika kalıp çıkmasının ardından "Bir tek kırmızı halıda poz vermek için bu kadar hazırlık yapılır mı, bari biraz eğlenseydi" diye dedikodusu çevrildi tabii ki. Stil ikonu ödülünü Burcu Esmersoy'a kaptıran Derin Mermerci ise jet hızıyla salondan ayrıldı.


Sonuç olarak kısa ve acısız geçen ödül töreni herkesi mutlu etti. Sonrasında parti alanına inilip coşulma ve sosyal olma safasına geçtik. Ben Türk konuklarla nasıl olsa hep görüştüğüm için yabancılarla takılmak istedim.


Bütün hafta İstanbul turu atıp hamam sefası bile yaptığım Bryanboy İstanbul eğlencesine kapıldı. Bir ara konuştuğum Francesca Versace'nin sadeliğine inanmadım. Kendisinin stili hakkında "Anti-Versace" yorumu yapmamla fazlasıyla eğlendi. Diğer yandan Chanel'in veliahtı David Wertheimer'ın İstanbul için yağdırdığı övgüleri duymak güzeldi. Dünyanın en önemli markalarından birinin geleceğinin bu kadar alçakgönüllü olması da sevimli geldi bana.


Gecenin starları...

Gece Nefise Karatay ve Alexander Kokoskeriya'nın kırmızı halı sunumuyla başladı. 14 yıldır Türkiye'de yaşayan Rus moda editörü Alexander Kokoskeriya hakkında "Ekranların yeni Ivana'sı" esprileri yapıldı ama şakır şakır Türkçe'si aferin aldı. O soğukta incecik elbisesiyle donma tehlikesi atlatan Nefise'ye ise ayrı bir saygı duydum o gece.


Elle Yayın Direktörü Işın Görmüş'ün İngilizce-Türkçe sunumuna da hayran oldum, bildiğin stardı o gece. Davetin en stil isimlerinden Arzu Kaprol'ün ise tasarımlarını giyen manken/oyuncu/sunuculardan daha çok ilgi çektiğini söylemem gerekir. Ömür boyu stil ikonu adında bir ödül açılıp kendisine verilmeli.


Bu arada partinin sponsoru Peroni'nin ortalıkta dolanan garson/mankenlerini unutmamak lazım. Bütün gece -bira sevsin ya da sevmesin- herkesin gözü, elinde Peroni şişesi tutan yakışıklılarda oldu. Hemen herkesin flörtöz bir şekilde garsonlarla konuşması bir süre sonra normal olarak algılanmaya başlandı.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.