Ekrana Yapışık Çocuk
İstemiyoruz değil mi? Benim için bir kafa boşaltma aracı olan ekrandan çocuğumu tümüyle mahrum da bırakmak istemiyorum ama. Ancak bunun makul bir sınırını talep ediyor, onu fişte unutmak istemiyorum.
Evinde ekran, bünyesinde sonsuz sabır olmayan ebeveynlerden değilsek, TV konusunda bir planımız olmak zorunda.
Geçen hafta şeker bu hafta TV. Bu çocuklar hep yasaklar ve kısıtlarla mı büyüyecek?
Evet öyle. Mahallenin En Mutlu Yumurcağı’nda öyle diyordu Harvey Karp. Bizim ebeveyn olarak görevimiz onlara anlamlı olabilecek sınırlar çekmek ve bu sınırların anlam ifade etmesini sağlamak. Sınır konmayan çocuk ağzı kapanmadan uçan balona benziyor zira. Kontrolsüzce havalanıyor, oraya buraya çarpıyor ve sizin ya da kendisinin öngöremeyeceği bir yere tosluyor.
Bizde TV şöyle izleniyor
İlk 2 yıl Gökçe hiç TV seyretmedi, evde ufak çaplı terör estirdim bu konuda. Hatta yetişkin programlarındaki asabi ya da korkutucu olabilecek seslerin bile ona ulaşmasına izin vermedim. İki numarada bunu başarmak ne derece mümkün olacak bilmiyorum. Zira evde TV seyretme hakkını kazanmış bir çocuk olacak.
Artık 4 yaşına geldiğinden Gökçe’yi ekran orucunda tutmayı makul bulmuyorum. Yaklaşık 1 bazen 1,5 saat sürse de evde onun bir TV izleme seansı var.
Ama bunu kontrol ediyorum. Nasıl mı?
- Bir kere izleyeceği süreyi ona önden tebliğ ediyorum, seyredeceğimiz çizgi filmlerin adını söylüyor ve hangisinden sonra kapatacağımızı mutlaka belirtiyorum.
- TV seyretmesini istemiyorsam, ona daha cazip bir seçenek sunuyorum. Ama acilen halletmem gereken bir işim varsa ya da onunla ilgilenemeyecek bir durumdaysam, çalışmıyor bu seçenek.
- Beğenmediğim bir program varsa seyretmesine izin vermiyorum ama. Meşhur bir Türk çizgi filmi ve TRT ekranlarında çıkan illetgiller bizde açılmıyor mesela. Bunların çocuğa bir şey kattığına inanmıyorum.
- Mümkün olduğunda TV’de izlediği programı ben de onunla seyrediyorum. Bu TV seyrederkenki edilgenliğini kırmama yardımcı oluyor. Bir de neye ne tepki verdiğini görme şansım oluyor.
- Bazen okuldaki bir konu korku konusu olarak çizgi filmde zuhur ediyor. Sene başında okulda dinazorlardan ve canavarlardan korkma salgını vardı örneğin. Bir çizgi filmi izlerken bu korkuya dek geliyorsam, komik yorumlar yapıp gülmesini sağlıyorum. Böylece o korku için sağaltıcı bir ortam yaratmış oluyoruz. Arkadaş annelerini nöbette tutan canavarların geceleri kabus olarak bize dönmemesinin sebebi bu bence.
Bundan başka şunu da yapmamaya gayret ediyorum:
Hiçbir açıklama vermeden, tartışma yapmadan, duygusunu dikkate almadan TV’yi kapatmıyorum. Zira biliyorum ki bunun sonucu izlemesinden göreceği zarar kadar büyük.
Yani onun en çok talep ettiği şeyi yapıyor, öngörülebilir ebeveyn olarak kalmaya gayret ediyorum.
YORUMLAR