Kişisel mekan nedir, neden bu kadar önemli, neden daha da bu konuyu daha fazla konuşmaya başladık, Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Gözdem Özdem’le bu konuda sohbet ettik.
Kişisel mekan nedir?
Öncelikle kişisel mekanı tanımlamadan önce bu konunun önemine ve ihtiyacına yaptığınız vurgu için teşekkür ederim. Bireylerin söylemlerinden şu beyanı duyar hale geldik: “İnsan yoksa sorun yok, insan varsa sorun çok”. Ne üzücü. İnsanın hangi ihtiyacını, nerede ve kiminle karşılayacağını bireyin varlığı ya da yokluğu mu belirler yoksa elverişliliği mi? İşte bu sebepten teşekkür ederim.
Peki nedir kişisel mekan?
“Kişisel mekan” ya da diğer bir deyişle “kişisel yaşanırlılık” aslında kısaca, bireyin bilişsel, duygusal ve fiziksel olarak hakim olduğu ve yabancılara karşı sınırlarını korumaya çalıştığı bir alana denir. Bir diğer deyişle, “bireyin kendi sınırlarını duygu, düşünce ve davranış olarak tanıma hali” olduğunu da söyleyebiliriz.
Sosyal bir varlık olan insan, gerek kendi ile gerek çevresi ile temasa geçerken zaman ve mekan kavramları görünür olmaya başlar. İçinde bulunduğu mekanda daha fazla zaman geçirdikçe sıcak bir etkileşim oluşur. Ve yeni bir döngü: “İnsan-insan etkileşimi, insan-mekan etkileşimi.”
İnsan-insan etkileşiminde yaşanılırlık gündemini, diğer bireylerin eylemsel tutumu belirler oldu. Bu durum, kişinin kişisel ve sosyal mesafelerini yeniden tanımlamasına ve mahremiyeti algısını gözden geçirmesine yol açar.
İnsan-mekan etkileşiminde ise bireyin davranışlarının içinde bulunduğu toplumu anlamaya sevk eder yani toplumsal mesafeyi oluşturur. Yoğun kişisel ve çevresel etkileşimde bulunma hali ile kişisel mekanı, kendisini böylece tanınır, görünür kılar, diyebiliriz.
Kişisel mekanın özelliklerini sayabilir misiniz?
- Sosyo-kültürel niteliklidir.
- Esnektir.
- Bireyle birlikte yer değiştirir.
- Değişkendir. Fiziksel yanları olmakla birlikte sadece fiziksel referans noktalarına indirgenemez.
Kişisel mekan ilişkilerimizi sağlıklıca yönetebilmek için mahremiyete mi ihtiyacımız var?
Mahremiyet bir kişisel özgürlüktür. Kişinin kendisi ve içinde bulunduğu, yaşadığı toplumun rol, görev ve tanımları için dönüştürücüdür. Bir nevi de bireyin kendi bireyselliğini dönüştürme halidir. Yokluğunda sağlıklı ilişkiler kurulması beklemez.
Kişisel mekan ve mahremiyet hepimizin ihtiyacı ama en çok kimlerin buna ihtiyacı var?
- Duygusal yükler taşıyan bireyler
- Gerilim ve kaygıyı çok yoğun yaşayan kişiler
- Kendi sınırını ve alanını tanımayan bireyler
- Herhangi bir zorlantı karşısında baş etme yöntemi ortamı terk etmek, kaçmak olan bireyler
Kişi mahremiyetini inşa etmeden ilerlerse ne olur?
Aidiyet duygusu gelişmez. Neden mi? Herhangi bir duygunun oluşumu için -bu duygu iyi ya da kötü bir duygu olabilir- birey ve çevre arasındaki dinamik ve karşılıklı ilişkinin varlığı olmalıdır. Kişinin içinde bulunduğu mekanda kendisine ait izler bulması ile aidiyet oluşur ve bu izlerin görünürlüğü arttıkça bu duygu sağlamlaşır.
Kişisel mekan, bize kimliğin özellikle toplumdan bağımsız olamayacağını söyler. Özellikle kırdan kente göçten sonra kentli kimliğinin oluşumu veya uluslararası göç sonrası yaşanan kimlik bunalımları, hem bu etkileşimi hem de kimliğin inşa sürecini örneklemekte sembolik etkileşimlerine vurgu yaparak.
Kişinin insanla, mekanla ya da kendi kişisel mekanı ile olan etkileşimi yaşam tarzına, yaşına, cinsiyetine, etkileşim sürecine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu noktada birey kendi kişisel mekanını tasarlayamaz ve mahremiyet sınırları çerçevesinde yapılandıramazsa, tasarladığı ideal profili benimsemekte zorlanacaktır. Eğer birey kendi kişisel mekanında söz konusu ihtiyaçlarını fark etmezse, kendisine yabancılaşır.
Deniz Alayat
YORUMLAR