İzleyenlerine türlü türlü komplo teorileri düşündüren, teknolojinin insanı neye dönüştüreceği konusunda endişelendiren Westworld dizisinin yeni sezonu başlıyor. Akıllarda birçok cevaplanmamış soru var. En çok konuşulan ise Anthony Hopkins’in canlandırdığı Dr. Ford’un gerçekten ölüp ölmediği. Kimileri yapay zekâların olduğu dünyada yeniden ortaya çıkacağına inanıyor. Dizinin yazar ve yönetmenlerinden ses seda yok zira dizinin sonu dışında diğer bütün bölümler, yazılırken ortaya çıkıyor. Yeni sezondaki başrol oyuncuları, canlandırdığı rollerin gerçek hayatta onları neye dönüştürdüğünü anlattı. Yeni bölümü seyretmeden önce bu röportajları okusanız iyi edersiniz, en azından neyle karşı karşıya kalacağınızı tahmin edebilirsiniz.


Evan Rachel Wood: İkinci sezondan sonra bir varoluş krizi yaşadım



Tam olarak bıraktığımız yerden devam etmiyoruz. Ancak yeni şeyler de göreceksiniz, Ford’u öldürmek, verdiği ilk gerçek karardı ve şimdi de başka bir karakteri daha olduğunu öğrendik: Wyatt. Bence artık Dolores, sadece Teddy’nin yanında. Askerleri toplamaya çalıştığında ya da bir işi halletmesi gerektiğinde Wyatt var. Ama yarattığı bir diğer yanı daha var, o da sadece kendisi.


Dizi boyunca sizi şaşırtan şeyler oluyor mu?

Çok komik ama kimse bu sezon aksan yapmadığımı fark etmedi...


Bu kadar paradoksal bir konu içinde olmak gerçek hayatta da sizi etkiliyor mu?

İkinci sezondan sonra resmen bir varoluş krizi yaşadım. Araba kullanırken etrafıma bakıyordum ve “Neyiz biz?” diyordum. “Bunların hiçbiri gerçek değil mi? Biz ne yapıyoruz?” İnsan her şeyin programlandığını fark ediyor. Her şey öğrenilmiş. Buraya gerçek dünya diyoruz ama aslında hepimizin yaşamak üzere anlaştığı bir dünya. Herkes için doğru ya da doğal olan değil. Özgür değiliz. Anlatabiliyor muyum? Düzenlenmiş, kontrollü bir ortamdayız. Bize verilmesi gereken şeyler veriliyor ve doğruyu aramak gerekiyor.


Dolores’i canlandırmak sizi gerçekten değiştiriyor yani...

Her açıdan. Westworld’de herkes kendini bulabilir. Baştan beri sahip olduğumuz ancak nasıl erişeceğimizi bilmediğimiz gücü bulmakla ilgili düşüncelerimi değiştirdi. Bana daha çok soru sordurdu. Bu çok klişe olacak ama kendime daha çok inanmamı sağladı. Onu kendimden ayrı bir varlık olarak görüyorum, ondan güç alıyorum. Kadınlar Yürüyüşü’nde yürüdüğümde ve kongrede ifade verdiğimde, her seferinde içinde Dolores olan bir madalyon taktım. İçimde onun yarattığı bir parça var sanırım.


Bu sezonu çekmek ne kadar sürdü?

6 ay. Resmen 6 ayda 10 film çektik ve bize yapılan kesinlikle sadistçe ve korkunçtu. Los Angeles’taydık, bir süre Moab, Kanab ve Powell Gölü’ndeydik. Utah’a kadar ilerledik.


Teknolojik bir dünyanın sadakatsizliğini ele alıyorsunuz. Gerçek dünyada teknolojinin etkisi nedir sizce?

Şu an yaşadığımız en büyük tehdit üzerimize atılan bombalar değil, kişiliklerimizin hack’lenmesi, ki her gün belli seviyede bu oluyor. İnsanlar zihinlerimizin ne kadar kırılgan olduğunun, onları kandırmanın ne kadar kolay olduğunun farkında olmalı. Özgür irademiz olduğu inancına biraz fazla güveniyoruz. Kendi gerçekliğimizi yeterince sorgulamıyoruz. Gidip resmen telefonumu sakladığım zamanlar oldu ya da sosyal medya uygulamalarını sildiğim. Çünkü insanı içine çekiyor. Bence hassasiyetin, dürüstlüğün ve namusun devrimsel şeyler olduğu bir çağdayız. İnsanları şoke eden şeyler bunlar.


Yazar-yönetmen Jonah Nolan ve Lisa Joy: Müneccim olmaya gerek yok





Dizide cinsel saldırıya maruz kalan kadın robotların ayaklanışını ele alıyorsunuz. #MeToo hareketi gibi, yoksa siz müneccim misiniz?

Jonah Nolan: Ne yazık ki dünyanın geçmişte de, şimdi de adil, ahlaklı bir yer olmadığını bilmek için müneccim olmaya gerek yok.

Lisa Joy: Biz bunları daha hiçbir şey yaşanmadan önce yazmıştık. Senaryoyu yazarken seçimler yapıldı gerçi ama diğer şeyler olmamıştı... Yaptığımız tek şey insan tabiatına bakıp bazı yanlarının pek de harika olmadığını kabul ederek incelemek oldu.


İnanılmaz bir kadın kahramanı olan dizide, yönetmenin de kadın olması sizin için önemli miydi?

J.N.: Çok. İkinci sezonumuzda üç çok yetenekli kadın yönetmenimiz var.

L.J.: Evet, kadın yönetmenlerin olması, yabancı yönetmenlerin olması önemli ama sadece yönetmen olarak değil, oyuncu kadrosu, yapım kadrosu ve senaristler arasında da olmalı. Çeşitlilik, hep olmasını istediğimiz bir şey.


Belirlediğiniz bir son var mı?

J.N.: Evet, bence olması gerekiyor zaten.


James Marsden: Özgür iradeniz olduğunda kim olmak istersiniz?





Birçok sürpriz var. Teddy de bazı sürprizlerin parçası. Bence ilk sezonda her şeyi oturttuk. Karakterleri oturttuk, dünyayı oturttuk, şimdi de önünü açıyoruz. Dizi, şu soruları soruyor: Kimsin sen? Özgür iraden olduğunda ne olmak istiyorsun ve kimse sana bakmadığında doğru kararı veriyor musun? Nasıl bir insanla yaşamak istiyorsun?


Evan dizi sırasında oldukça fazla varoluş krizi yaşamış. Siz ne gibi tecrübeler yaşadınız?

Evan, tanıdığım en büyük Westworld hayranı. Yapay zekâ konusunda benden çok daha fazla şey bilen daha zeki insanlar var. Yapay zekânın ve insan ırkının geleceği konusunda ne kadar korkmam gerek bilmiyorum ama bir yeraltı sığınağında 500 kutu fasulye konservesi ve silahları olan o insanlardan olmak istemiyorum.


Jeffrey Wright: Hepsi hayal gücü



Senaristlerin önüne geçmeye çalışmayı bıraktım, çünkü beyhude bir çaba. Senaristlerimizin materyal kaynakları yok, hepsi hayal gücü. Yazarımız Jonah eski bir programcı olduğundan teknolojik gelişmelerle örtüşen noktalar çok oluyor elbette. Ancak hepsi iyi düşünülmüş, planlanmış, işlenmiş ve izleyeni de bilgilendiriyor.


Röportaj: Ece Ulusum


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.