Dizi piyasası oyuncusu, senaristi, yönetmeni, set ekipleriyle kocaman bir sektör. Zor şartlar altında çalışıyor, reyting uğruna uzun mesai harcıyorlar. Ancak izleyici senaryoda kendinden bir şeyler bulamazsa proje, diziler mezarlığındaki yerini alıyor. Bu arada dizileri ipten alacak yeni bir uzmanlık alanı oluşuyor: Senaryo doktorluğu. Türkiye’de şimdilik 1 kişi var, Gülçin Gök; bu fikrin patentini bile almış. İtinayla yayına hazırlanan projeleri inceliyor, rapor hazırlıyor ve reytinglerine bakıyor. İnce bir iş, uzun bir konsantrasyon gerektiriyor ve elindeki senaryoyu didik didik ediyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Televizyon Bölümü mezunu olan ve aynı bölümde yüksek lisans eğitimine devam eden Gök ile bu yeni iş tanımını, sektörün eksiklerini ve senaryo yazmanın inceliklerini konuştuk.


Senaryo doktoru projesi ne zaman, nasıl ortaya çıktı?

Mezun olduktan sonra bir sinema dağıtım şirketinde filmlerin senaryo analizlerini yapıp aynı zamanda yönetmen Yavuz Özkan’la çalışıyordum, epey sinemacıyla tanıştım. Onlara yaptığım senaryo analizlerinden söz edince ilgilerini çekti. Çünkü sektörde yeni ve Türkiye’de de ilkti. Bir haftada 5 sinema filmi senaryosuna baktığım günler oldu. Bu oran 2 yılda 100’ün üzerine çıktı. Edindiğim deneyimle; Batıda “script doctor” olarak bilinen “senaryo doktorluğu” kavramını ilk kez kullanıp bir uzmanlık alanı geliştirdim.


Tam olarak ne yapıyorsun?

Senaryonun dramatik yapısını içerik ve biçim açısından inceleyerek rapor hazırlıyorum ve senaryonun satıp satmayacağıyla ilgili ticari risk analizi yapıyorum. Ekibim yok, tek başımayım.


Senaryoları doktor titizliğiyle incelediğine göre iyi bir izleyicisin...

İlk izleme asla doktor gözüyle olmuyor. Tıp doktorlarının aksine duygusal açıdan hiçbir hassasiyetimi kaybetmemeliyim. Geçenlerde ‘Babam ve Oğlum’ filminde kendimi kaptırmışım hüngür hüngür ağladım. Bir şeyi ancak hissettiğinde doğru değerlendirebilirsin. Eğer iş kötüyse doktor titizliği devreye giriyor.



Peki Show TV’nin reyting rekorları kıran yeni dizisi ‘İçerde’yi nasıl buluyorsun?

‘İçerde’ parlak fikri olan bir proje. Bir proje için parlak fikir bulmak başarının anahtarlarından biri ve en önemlisidir. Parlak bir fikir yaratmak, fikrinizi en güçlü ve öz şeklinde formüle edebilme yeteneği gerektirir. Mesela ‘İçerde’yi ilk bölüm hikâyesiyle kolaylıkla formüle edebiliyoruz. Biri içeride, biri dışarıda iki kardeş. Biri aile yanında (içeride), biri sokaklarda yetişmiş (dışarıda) iki kardeş. Daha başka kelimelerle; hikâyenin konusunu, çatışmasını, karakterlerini, öğelerini netlikle ifade edebiliriz. ‘İçerde’ aynı zamanda konseptini tanımlayan harika bir başlığa ve onu bütünleyen ilk bölüm finaline sahip. Diğer bölümler de seyircinin dikkatini çekti ve ilgi uyandırdı.


Senin tekniğinin farkı ne?

Senaryo yazmak için; yalnızca tekniği bilmek asla yeterli değildir. Senaryoda biçim ve içerik birbirini tamamlar. Senaryo doktorluğu, dramatik yapıya hâkim olmayı gerektirir. Bunu bilmek senaryo yazarken refleks oluşturuyor ve ne eksik ne fazla görüyorsun.


Sence bizde neden doğru düzgün senaryo yazılamıyor?

Bu senaryo yazamama meselesi değil. Çok iyi senaryo yazarları bir sürü engelle karşılaşıyor. En önemli problem, paranın işinin ehli insanlarda değil, endüstrinin elinde olması. Senaryonuzu yapımcıya ulaştıracak bir yolunuz varsa şanslısınız ancak senaryonuz genellikle okunmadan rafa konur veya amatör kişilerce değerlendirilir. Hiç unutmam bir yapımcı, sinemadan anlamayan akrabasını işe alıp senaryoları okumakla görevlendirmişti. O akraba başarılı bir film senaryosu için “Ucuz televizyon filmi” yorumunu yapmıştı. Velev ki o yönetmen eleştiriyi ciddiye alıp inancını yitirseydi bugün onu tanımayacaktık. Oysa sayısız ödülle; sinema tarihine damgasını vurdu. Sektörde sinemanın ‘S’sinden anlamayan bir kitle var. Yapımcılar da senaryo yazarlarını inşaat işçisi olarak görüyor. Dolayısıyla çoğu zaman zekâ ve yetenek hiçe sayılıyor. Önce sektörü bu amatör kitleden kurtarmak gerek.



Senaryoda sık yapılan hatalar neler?

Yanlışlar saymakla bitmez. Gerçeklikle ilgisi olmayan senaryolar hayata geçiriliyor. “Anlatma, göster” kuralı çiğneniyor. Dizinin birinci bölümünü izlememişseniz, hikâyeyi anlamıyorsunuz. Oysa iyi örülmüş senaryolar, her an seyirciyi içine alır.


Başrol seçimlerini nasıl yorumluyorsun?

Senaryo; başrol oyuncusunun serüvenidir. İzleyicinin karakterle özdeşleşmesinin en emin yollarından biri, karakteri hep aynı tür rolleri oynayan ünlü bir oyuncunun canlandırmasıdır. Fakat bu ticari bir tercihtir. Pekâlâ ünlü olmayan bir oyuncu da bunu başarabilir.





Ekin Türkantos


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.