Geçen Hafta Londra Moda Haftası başlarken MAC Başkan Yardımcısı ve Kreatif Direktörü James Gager ve 7 yıldır birlikte çalıştığı moda fotoğrafçısı Miles Aldridge ile beraberdik. Dudağımıza hangi ruju, gözümüze hangi farı süreceğimize karar veren bu ikiliyi yan yana bulmuşken trendleri nasıl yarattıklarını konuştuk.


İkili olarak birlikte çalışmaya nasıl başladınız?

James Gager: 7 yıl önce birlikte çalışmaya başladık. Miles’ın işlerini ilk gördüğümde birlikte çalışmak istemiştim. Miles ile yılda 4 kere 3-4 gün birlikte çalışıyoruz.

Dünyada trend yaratan insanlarsınız. Bu süreç başlangıçtan sokağa nasıl ilerliyor?

J.G.: Buna verebilecek harika bir cevabım yok. Yaptığımız işte fikirler çok fazla alandan birden geliyor. Bir işe başlarken kuşku duymuyorum, marka ile fikrin kesişmesine güveniyorum. Muhtemelen çocukluktan beri böyleydim. Mutfak ile salon arasındaki duvarı yıkmak gibi. Ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim omadığı halde öyle daha iyi görüneceğini, bildiğim beklenmedik şeyler yaparak ailemi şaşırtırdım.

Miles Aldridge: İnsan yaratıcılığı ve ruhu, doğal olarak merak içeriyor. Londra veya New York gibi bir metropolde yaşamak, meraklı zihinler için yaratıcılığı destekliyor.


‘Fikrin kendisi sokaktan geliyor’

Bir fikri yaratıp sokakta yer alması için ne gerekiyor?

J.G.: Bazen zaten fikrin kendisi sokaktan geliyor ve moda dünyasına giriyor. Sokağa bakınca daha az tutucu ve yeni fikirler uygulayan gençlere bakmak, onların kendilerini nasıl ifade ettiklerini gözlemlemek; özetle dışarıda neler olup bittiğini takip etmek gerek.


M.A.: John Galiano örneğin... Sokaktaki bi fikrin özünü alıp yarattıklarıyla tüm modadünyasını değiştirebiliyor. Sokağa bakmak yaratıcılığın kapısını açıyor.


Güzellik ve moda dünyasında gelişen bir demokrasiden söz etmek mümkün mü? Yaptığınız işlerde insanlara güzellik sunarken; fikirleri empoze ederek değil, kendi kusurlarını da kabul ederek, kendileri olmaya devam edecekleri bir biçimde vermek gibi...


M.A.: İnsanlara özel ve tek olduklarını unutmayacakları bir güzellik sunuyoruz. İdeal kadın formunu yaratmak demode bir fikir. İnsanların olmadıkları biri gibi görünmek istemeleri bizim de sevdiğimiz bir şey değil, MAC’in de... Fotoğraflarımızda gördüklerini, kendi yaratıcılıklarıyla kendilerine uygulamalarını istiyoruz. İnsanlar kusurlarıyla güzeldir, fotoğraflarımızda da bunu yansıtmak istiyoruz. Artık kimse, bir fotoğraftaki kusursuz bir güzelliğe inanmıyor!


Sadece bu metropollerdeki değil tüm dünyadaki kadınları mutlu etmek üzerine bir iş yapmak kolay değil. Başarı kriteri nedir, yani tüm kadınları mutlu etme fikrini nasıl başarıyorsunuz?

M.A.: Yaptığımız işteki temel fikir aslında “bir süreliğine kendiniz olmaktan dışarı adım atıp asla yapmayacağınızı düşündüğünüz şeyleri elde etmek” üzerine kurulu. Tabii bunu yaparken de olduğunuzdan biraz daha iyi görünmek, daha doğrusu aslında olduğunuz kişiden uzaklaşmadan biraz daha iyi versiyonunu yakalamak mühim.


Geleceğin trendlerinde teknolojinin yeri ne olacak?

J.G.: İnsanların ürünlere dokunmak, onları hissetmek istemesi değişmeyecek bir şey. Bakım ürünlerinde teknolojinin yardımıyla birçok yeni formül uygulanıyor, insanlar da artık kendilerine daha iyi bakıyor ama mesela artık sadece renkleri kullanmak, ciltlerini kapatmak değil biraz daha iyi görünmek istiyorlar. Renkler değişecek, gelip geçecek ama klasikler hep olduğu yerde kalacak. Mesela kırmızı dudaklar, eyeliner gibi klasikler hep kalacak... Gelecekte de bunlar üzerine yeni şeyler kurulmaya devam edecek. Tıpkı modada olduğu gibi makyaj sanatçısının da bu klasikleri değişen şeylere nasıl uygulayacağı önemli.


Rihanna ile birlikte yaptığınız çalışma için ne söyleyebilirsiniz?

J.G.: Daha çok birlikte kurduğumuz ilişki olarak adlandırmak gerek. Çok ilginç çünkü o kadar uzun süre kimseyle çalışmadık. Önce onun favori renkli ruju ile başlayarak üzerine bir koleksiyon kurduk ve gelişti, yakında yeni ürünler de ortaya çıkacak. Rihanna tıpkı MAC gibi sürekli kendini yeniden yaratmayı seven ve yaptığı işe kalbini koyan inanılmaz bir isim.


İstanbul için bir koleksiyon tasarlasanız hangi renkleri kullanırdınız?

J.G.: İstanbul’u hiç görmedim ama şehrin mimarisindeki motiflerden ilham alırdım çünkü İstanbul’a özgü motiflerin kendilerini yeterince ifade edeceklerini düşünüyorum.



Röportaj: Aysun Öz

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.