Oyuncu Engin Altan Düzyatan kadınlar tarafından Türkiye’nin en centilmen erkeği seçildi. Kadınların erkeklerin kabalığından şikâyet ettiği günümüzde en centilmen erkek seçilmek mühim. Düzyatan da kişisel olarak tanımadıkları halde kadınların kendisini bu sıfata layık görmesinden dolayı mutlu. Avon’un yeni erkek parfümü Elite Gentleman’ın marka yüzü olan Düzyatan’ın röportaj sırasındaki hal ve hareketleri de centilmenliğine gölge düşürmedi.


Centilmenliğin kitabını da yazacak mısınız?

Kadınlar yazacak. Gerçek bir centilmenin sahip olması gereken özellikleri Facebook ve Twitter üzerinden #centilmen dediginetiketiyle bildirecekler. Toplanan fikirlerle kitap yazılacak.


Centilmenlik değişti mi?

Toplum çok değişti. Eskiden erkekler bakımlarına ve kıyafetlerine daha çok özen gösterip kadınlara daha fazla değer verirlerdi. Artık erkekler eşitlik adı altında kadınlara değer verme kısmını unutmaya başladı. “Siz istediniz eşitliği, alın size eşitlik. Kapınızı da açmayız, sandalyenizi de çekmeyiz” gibi bir durum var. Eskiler öyle değilmiş. Hızlı yaşam içinde değerimizi de kaybetmeye başladık, bunlardan biri de centilmenlik.


Siz kaybettiniz mi centilmenliği?

Gerçekten kaybetmedim. Babamda öyle bir adamdı, özen gösterirdi. Bu bir kültür meselesi, hiç almadıysanız o kültürü, bir anda centilmen olarak ortaya çıkamazsınız.


Peki ya kadınlar?

Kadınlarda ne değişti bilmiyorum ama “Yaşamın içinde erkekler kadar yer alıyoruz” derken erkek gibi koşturmaya ve hareket etmeye başladılar. Büyük şehirlerde 15 punto ayakkabıyla koşturmak pek mümkün olmadığından önce topuklarını kaybettiler. Belki de özel zamanlar için giyinmeye başlandı. Eskiden markete giderken bile ne giyildiği önemliydi.


Erkeksileşiyorlar mı diyorsunuz?

Hâlâ benim etrafımda nazik hanımefendiler var.


Bu oyuncu soyadı olmaz

İki adınız ve uzun bir soyadınız var. Düzyatan’dan niye vazgeçmediniz?

Bunu ilk düşünen Tarık Akan’dı. “Düzyatan’dan oyuncu soyadı olamaz” dedi. Aslında mantıklıydı ama normalde zaten herkes “Engin Altan” diyor. Bir de ailemin soyadını bir kenara atmak istemedim. Düzyatan’ı da kabul ettirdim ülkeye...


Daha popüler olabilir, daha sansasyonel dizilerde rol alabilirsiniz. Kendinizi saklıyor musunuz?

Oyunculuk uzun bir yolculuk. Sürekli ortalıkta olup insanların benden sıkılmasından korkuyorum. Bir oyuncu mistik olmalı. Söylediğiniz doğru, stratejilerim arasında bu var. Ömür boyu oyunculuk yapacağım. Kısa sürmesini istemiyorum. Bu benim mesleğim, bunu okudum. Sonradan oyuncu olmadım.


Bazı oyuncular “Yarın oyunculuğu bırakabilirim” diyor. Kolay mı?

33 yaşındayımve 15 yaşından beri oyunculuk yapıyorum. Hayatımın yarısından fazlasını oyunculuk yaparak geçirdim. 14 dizi 10 sinema filmi...


Farklı mesleklerden,mankenlikten gelip oyunculuk yapanlar için mi daha kolay oyunculuğu bırakmak?

Öyle bir durum olabilir, çünkü onlar için sonradan verilmiş bir karar bu. Oyunculuğu bırakamamama dolmak için ara vermeli. Ancak bu işi bırakmak zor, çünkü sıkılır insan kendinden.


Nasıl?

O kadar alışıyorsunuz ki başka birinin içine girip başka bir ruh gibi davranma haline, oyunculuk yapmadığınızda, bir süre sonra insan kendinden sıkılabiliyor.


Eleştiri kaldırmıyorlar

Hastalıklı bir duygu değil mi bu?

Şizofreniye çok yakındır oyunculuk. Çok sınırda bir şey.


Ne kadar sınırdaysanız o kadar mı iyi oyuncu olursunuz?

Yoo, ne kadar sınırdaysanız o kadar çabuk delirirsiniz. (Gülüyor...) Sınırlara girip çıkmak gerekir.Metot oyunculuğu böyle bir şey, Daniel Louis gerçek anlamda metot oyunculuğu uygulayan son kişilerdendir. Onunki şizofreniye çok yakın bir tarz. Lincoln filmini çekerken 6 ay boyunca kimse gerçek sesini ve gerçek vücut formunu görmüyor. Bu neredeyse şizofreni, neredeyse çift karakterlilik.


Bizde var mı böyle oyuncular?

Türkiye’de metot oyunculuğu uygulayabilecek aktör yok. Çünkü bu zaman isteyen bir metottur. İlk uygulayan Marlon Brando bile “Benden sonrakiler nasıl uygulayacak bilmiyorum çünkü filmler çok hızlandı” diyor.


Peki bizde iyi eleştirmenler var mı?

Türkiye’deki eleştirmenler eleştiri kaldırmıyor. Bu işi hak eden ve etmeyenler var. Sinema eleştirmeni olunmuş ama nasıl? Neye istinaden sinema eleştirmeni olmuşlar. Ezmek için, silmek için eleştiriyorlar.


Giyiminize önem veriyorsunuz ancak geçen hafta Kelebek’te Melis Alphan da kıyafetinizi eleştirdi. Ne diyorsunuz bu işe?

Gazetede bir köşesi var ve bir fotoğraf koyup kritik yapıyor. Çok önemsemiyorum ama saygı duyuyorum.


O vampirler artık çok uzak

Yönettiğiniz vampirlerle ilgili bir de kısa filminiz var. Centilmen erkekler gibi vampirler de değişti değil mi?

Vampirler modernleşti. Twilight’taki vampirler kot pantolon, spor ayakkabı giyiyor. Eski vampir filmleri gibi değil ki dünya. Sinema vampirleri insana yaklaştırma derdinde. O zaman içimizden biri gibi kabul edeceğiz. Tom Cruise’un oynadığı Vampirle Görüşme filmindeki o vampir bize artık çok uzak.


Evleniyorsunuz...

İnşallah... Beni seven genç kızlar, bizi çok yakıştırıyor. “Ah evlenmeseydin” diyenler de var ama çok az. Benim duruşum öyle değil ki. Üstüm çıplak poz vermedim, öyle hayran da istemedim.


Röportaj: Aysun Öz

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.