Merhamet dizisinin Şadiye’si Dilara Aksüyek, senaryoyu okur okumaz Şadiye karakterini canlandırmak istediğini söyledi.


Hem ürkek birini hem de hayat kadınını canlandırırken çok zorlandığını ifade eden Aksüyek: “Fahişeyi oynamak sanılanın aksine daha zor. O kadar yapmacıklar ki, onları anlayabilmek gerçekten imkânsız”. Merhamet’in ürkek Şadiye’sini son haftalarda müthiş bir değişimle izliyoruz.


Narin’in her şeyden korkan kardeşi Şadiye karşımıza hırçın bir fahişe olarak çıkıyor. Şadiye’ye hayat veren Dilara Aksüyek de oyunculuk performansıyla tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Ben de “Kim bu kız?” diyerek araştırmaya başladım. Karşıma geçtiğimiz yaz yayınlanan Evlerden Biri dizisindeki Filiz çıktı. O şımarık kızdan Şadiye gibi bir karaktere dönüşmesini de takdir ettim. Dilara karşımda yine ürkek bir halde duruyordu. Gerçek hayatta Şadiye’nin ürkek halinden farksızdı. Önce tanıştık, ardından da keyifli bir sohbete başladık.


Çocukken oyuncu olmaya karar verdiğini söylemişsin bir yerde. Bunu nasıl anladın?

7 yaşına kadar İzmir’ de yaşadım. Daha sonra babamın işi nedeniyle Edirne ’ye taşındık. Trakya Üniversitesi ’nin lojmanlarında oturuyorduk. Tek çocuğum ve çok yalnız kalıyordum. O nedenle kendi kendime oyunlar oynamaya başladım. Hastaneye gidip ağlamaya başlıyordum ve in sanlara “Ablam hasta, ben ne yapacağım?” diyordum. İnsanları kandırmak bana haz veriyordu.


Ailen bu davranışlarından korkmadı mı?

Babamın bir arkadaşı beni görüp ona söylemiş. Babam hayatımdaki en büyük şansım olduğu için, bana yaptığımın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı. Hayatımı mahvedebileceğimi söyledi. Beni şiir okumaya yönlendirdi. Akşamları da o şiirleri ona oyunlar gibi oynamaya başladım. Çocukken de ne istediğimi biliyordum ve tiyatroya yöneldim. 6 sene önce de İstanbu l’ a geldim.


Edirne ’den çıkıp İstanbul’a gelmek ne hissettirdi?

İçimde bir yerlerde gerçekten oyuncu olacağımı biliyordum. Ama bunu yalnız başına yapmak çok kolay değil. İstanbul’ da in sanlar çok ruhlular. Hayatın başka aktığı bir yer burası. Her şey burada çok faz la yaşanı yor. Bu işi yapabilmek için hayatın sana değmesine izin vermek gerekiyor. Çünkü gözlemlemen, acı çekmen ve korkmadan yaşaman lazım. Deneyimlerde büyük ölçüde kaybetmekle kazanılan bir şey. İstanbul’ a gelmek hayatın bana vurmasıydı. kendimi keşfetmeye başladım. Bildikçe kirlendim, kirlendikçe öğrendim.

Okuldan sonra sektöre nasıl geçtin?

Ben biraz şanslıyım. İyi işlere deneme çekimlerine gittim. Baş rol teklifleri aldım. Ama hep son noktada “Biz daha popüler birini oynatacağız” diyorlardı. Birde estetikli olduğumu düşündüler. Gerçekten hiç bir yerimde estetik yok. İlk işim de Evlerden Biri oldu. Artık bir deneyimim olsun istiyordum. O diziyle çok büyük tecrübe kazandım. Ama kendimi öne sunabileceğim bir rol değildi. Merhamet’ teki Şadiye ise gerçekten oynamak istediğim bir roldü.


O zaman Merhamet’ i konuşalım. Diziyle yolun nasıl kesişti?

Evlerden Biri bitti ve bir ay sonra görüşmeye gittim. Karşımda Gül Oğuz ve Çağan Irmak vardı. Çok ciddi hayranıyımdır. Gül Hoca, Şadiye’yi nasıl istediğini bana o kadar iyi anlattı ki, sonra deneme çekimine girdim. Sonrada rolü bana verdiler. Bana güvenmesi önemliydi.

Şadiye’ yi sert bir fahişeye nasıl dönüştürdün?

Önce Şadiye’yi anlamak gerekiyordu. O nedenle Hande Altaylı’nın Kahpe rengi kitabını okudum. Çok ürkek, naif, temiz kalabilmiş ve sonrasında bir kırılma noktası olan biriydi Şadiye. O noktayı bulmak önemliydi. Ondan sonra hali, tavrı ve her şeyi değişiyor. İyi biri olduğunu kendisi bile unutuyor. Şadiye’ninde kırılma noktası kendini satmaya karar verdiği andı.


Peki, bir oyuncu olarak naif bir karakterimi yoksa fahişeyi mi oynamak daha zor?

Fahişe oynamak kolay diye bir yargı var... Bence fahişeyi oynamak sanılanın aksine çok daha zor. Çünkü naif birini herkes oynayabilir. Fahişeler o kadar yapmacıklar ki, onları anlayabilmek çok zor. Tamamen maskeleri devreye giriyor. Kendilerini göstermiyorlar ki, o nedenle oyuncu karikatürize edebilir. Gördüğümüz şey sahte. Karakteri hem sahteymiş gibi hem de içselleştirerek oynamak lazım. Bu noktada bence çok da ha zor. Hepimizin için de iyi bir taraf var. Onu oynamak çok daha kolay. İyiden kötüye dönüşmek, daha doğrusu içindeki iyiliği gizlemeye çalışmak çok zor.

Özgü Namal’ la oynamak nasıl?

Türkiye ’de en beğendiğim kadın oyuncular Özgü Namal ve Nurgül Yeşil Çay’dır. Özgü’yle arkadaş olduk. Anlatmayı çok seviyor. Sorularıma cevap veriyor. Set dışındaki sorunlarımıda onunla paylaşabiliyorum.


Yalnızlığı seviyorum

Sevgilin var mı?

Hayır.


Aşkla aran yok galiba...

Aşk bana hiç iyi gelen bir duygu değil. Enerjimi düşürüyor. Zaten artık her şey o kadar hızlı yaşanıyor ki, kimsenin birbirini tanımaya vakti yok. Aşkın çok samimi bir duygu olması gerekiyor. Aşk şu anda her yerde ama gerçeklik duygusu olmadığı için hiçbir yerde. İnanmadığım bir şeyin içinde olmak istemiyorum. Ben yalnızlığı çok seven biriyim ve hayatıma kimsenin dahil olmasını istemiyorum.


Galiba sen hiç âşık olmadın...

Aşk acısını da çok saçma buluyorum ve saygı duymuyorum. Ama flörtleşmek hoş bir şey. Aşka dönüşecekse de kaçıyorum.


Röportaj: Oya Doğan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.