Geçtiğimiz hafta, ‘Kasetimi Al’ adlı 5 şarkılık yeni maksi single'ını konuşmak için Cenk Eren’ le birlikteydim. Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği albümün süpervizörü İzel. Levent Yüksel’in vokal koçu olarak yer aldığı albümde; Onur Baştürk, Alper Narman, Onur Özdemir, Sinan Akçıl, Fettah Can, Mustafa Ceceli, Özgür Ordulu ve Cem İyibardakçı gibi isimlerle çalışan Eren; sanatsal açıdan içine sinen bir maksisingle çıkarmanın mutluluğunu yaşıyordu buluştuğumuzda. Bense karşımda umduğumdan çok daha derin bir insan bulmanın şaşkınlığını...





Kendiyle barışık bir adam Cenk Eren. “Kendimi yüzümdeki çizgilerimle, saçımdaki beyazlarımla seviyorum. Yıllar bana hem fiziksel hem de duygusal açıdan yaradı, çok şey kattı. Hırslarımı elimden geldiğince törpülüyorum. İç dünyamla barışık olduğum için yaşlandıkça yakışıklılaşıyorum” diyor. Keşke herkes bu cümleleri onun gibi karşısındakinin gözlerinin içine dimdik bakarak söyleyebilse...





Diliyle gözünün birbirlerine sadık olduğunu bilmenin dimdikliğiyle... ‘Kasetimi Al’ çok esprili bir isim olmuş.





Hayranlarınıza sesleniyor gibisiniz... Özellikle mi bu ismi seçtiniz yeni maxisingle’ınız için?


Evet. Maksisingle’ıma adını veren bu şarkı Onur Özdemir ve Alper Narman’ın imzasını taşıyor. Bana şarkıyı albümün süpervizörlüğünü üstlenen sevgili dostum İzel’le birlikte getirdiler. Fikir onlardan çıktı. Ben önce “Böyle isim olur mu? İnsanlar dalga geçerler” dedim ama çok sevildi. Gerçekten çok esprili oldu.





İzzet Çapa’ya verdiğiniz röportajda, “Albümlerim için aynı şeyi söyleyemem ama Türkiye ’nin en iyi sahne sanatçısı benim” demiştiniz. Bu kez albümünüz için de iddialı mısınız?


Kesinlikle! Gerçekten içime sinen bir maksisingle oldu! Sanat hayatımın en iyi albümü bence! “Olmamış” diyenin iyi niyetinden şüphe ederim. Sahnedeki iddiamı da sürdürüyorum; evet ben Türkiye’nin en iyi sahne sanatçısıyım.





‘Ne yapayım; ben en iyiyim’





Sizi ukalalıkla yargılayan çok insan oluyordur bu söyleminiz yüzünden. Nereden geliyor bu özgüven?


Olsun, o insanlar umurumda değil ! Ben artık öyle insanlara bakıyor ama kendilerini görmüyorum. Ne yapayım çok iyiyim Ece, en iyisiyim. Bu söylemim eşittir 25 yıl! Ben sahne şarkıcılarını bir nevi terapist gibi görüyorum.





İnsanların mutluluklarına ya da mutsuzluklarına şarkılarla eşlik ediyor, deşarj olmalarını sağlayıp onları tedavi ediyorsunuz...


Bunu iyiki söyledin. Bundan sonra patronu olduğum mekânlarda fiks mönünün içine te ra pi ücretini de ekleyeceğim (Gülüyor). Şaka bir yana, tıpkı dediğin gibi bir nevi terapi olu yor. Ömrünü sahneye vermiş biri olarak artık insanların gözlerine baktığımda ne düşündükleri ni anlayabiliyorum. Ben onlara iyi geliyorum, onlarda bana! Şarkılarda bütünleşiyoruz. Benim için bu işin tek kötü yanı eve dönüşü. Sahneden inip eve döndüğümde kendimi yalnız hissediyorum. Yakın bir arkadaşım bana, “Kulise bir yatak koyalım, sen hep burada kal” diye takılıyor.





Sahneden insanlara bakıp da “Bu dünyanın çivisi çıkmış” dediğiniz zamanlar da olmuyor mu?


Dünyanın çivisinin çıktığını düşünmemize yol açacak şeyler olabiliyor gece kulüplerinde. Ama ben hem şarkıcı hem de patron kimliğimle o dünyanın içinden biriyken, oradan para kazanırken, insanlara o gözle bakamam. Bu yüzden, belli ölçülerde tavrımı baştan koyuyorum. Mesela 18-19 yaşındaki gençlerin benim programlarıma gelmelerinden çok da memnun olmuyorum. Düşünsene; 18 yaşında biri en önde oturuyor, şampanya patlatı yor ve kaş göz işaretiyle benden şarkı istiyor. Bunlar bana hoş gelmiyor. Sevmem böyle şeyleri, sevmediğimi bildikleri içinde bu tür müşteriler gelmez bana. Bir me kân da ki eğ len ce şek li, ora da sah ne alan şar kı cıy la bi re bir ala ka lı dır. Şar - kı cı edep liy se ora ya ge len müş te ri de edepli olur. Şarkıcı edepsizse müşterileri tutamazsınız, onlarda edepsiz olur. Benim sahneden yaydığım enerji, bahsettiğin çivisi çıkmış görüntülere müsaade etmez.





"Bir Bodrum'da, bir Kıbrıs'ta"





Patronluk nasıl gi diyor peki?


Gayet iyi gidiyor. Yılların sahne deneyimiyle zaten gece hayatı ve eğlence alanına fazlasıyla hâkimim. Ayrıca çok iyi bir eki bim var. Ben çok disiplinli ve mükemmeliyetçi biriyim. Kontrol manyağıyım, bu zaman zaman çevremdeki insanlarıyorsa da herşey yolunda! Bu yaz Türkbükü'ne hem My Pavyon’u hem de My Piyasa’yı götürüyorum. Girne’deki Liman Gazinosu’nda da My Pavyon’un bir şubesini açtık. Yaz boyunca Bodrum ve Kıbrıs arasında mekik dokuyacağım. Çok yorulacağım ama bu keyifli yorgunluktan beslenen bir adamım ben.





Patron Cenk Eren terapi görmek istediğinde kimleri dinlemeye gidiyor?


Canlı performanslar yerine CD’leri tercih ediyorum. Türküleri çok severim. Emel Taşçıoğlu’nun sesine bayılırım mesela. Türkülerin sözleri de, duyguları da çok sahici. Benim özüme yol arkadaşlığı ediyor türküler.





‘Legal seksin adını ilişki koyuyorlar’


‘Kasetimi Al’ adlı şarkınızın bir bölümünde “O minik dünyam sana kurban olsun” diyorsunuz... Bu tür sesleniş lerin eşlik etti ği aşklar artık sadece şarkılarda, filmlerde, masallarda var...



Maalesef çok haklısın. Günümüzdeki ilişkilerin yüzde 95’i legal seks yapmak için kuruluyor.

Artık kadında erkek de birini bulduğu zaman yaşadığı şeyin adını hemen ilişki koyuyor. Amaç seks yapmak ama etrafa karşı ayıp olmasın diye adını ilişki koyuyorlar. 10 günde bir ilişki mi yaşanır Legal seksin adını ilişki koyuyorlar. Yaptıkları da sadece seks, sevişmeyi bilmiyorlar ya da unutmuşlar!





Siz aşkı ‘Kurban olurum sana ’ tadında yaşayan biri misiniz? Bu tür cümleler kurduğunuz olur mu?


Şarkının en sevdiğim kısmı o cümle! Ben direkt arabeskim bu konuda! Birini sevdiğimde kurban olurum ona hem de nasıl kurban olurum! O da bana “Dünyam sana kurban olsun” derse bayılırım. Böyle alaturkalıklar çoğu insanın hoşuna gider.





‘Aşkı içine hiç fesatlık bulaştırmadan yaşarım’


1999’dan beri ilk kez slow değl, hareketli bir şarkıyla çıkış yaptınız... Bu, ruh halimle alakalı. Bu sıralar kalbimde ilk baharlarla, yazlarla uyanıyorum. Bu enerji, şarkımı dinleyen herkese bulaşsın istiyorum.





Sizin hayatınızı anlatan bir şarkı yapılsaydı, nasıl bir şarkı olurdu?


Ben inişleri çıkışları yoğun bir adamım. Kesin şizofrenik bir şarkı olurdu. (Gülüyor)





Aşktada inişiniz çıkışınız bol mudur?


Âşıksam çok kırılgan olurum. Kırılırım, kırılırım ve finalde oku öyle bir yere atarımki karşımdaki onu çıkaramaz, hep canı yanar. O yeri ancak ilişki derinleşince bulabilirsin. Yani ben aşkı derin yaşarım. Duygularımı gözlerimde taşırım. “Seni seviyorum” derken başka türlü bakan çok göz gördüm. Bu fesatlığa prim vermem. Aşk çok saf birşey. İçine bir nokta kadar fesatlık girerse olmaz! Berrak bir su gibi, bir damla mürekkeple bulanır. Ben, aşkı içine hiç fesatlık bulaştırmadan yaşayanlardanım!

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.