Bebek'teki Happily Ever After'ın sahibi Ayşe Kucuroğlu, başarılı bir işkadın olmasının yanı sıra mutlu bir anne. 4 çocuğu olan Kucuroğlu, “Çocuklarını çok seven ama onlara özgürlüğünü kaptırmamış bir anneyim” diyor




Birçoğumuz anneyiz; her şeyimizle çocuklarımıza tabii olan, her şeyin en güzelini, en iyisini onlara sağlamaya çalışan, onların yüzlerindeki mutlu gülümsemeyi dünyalara değişmeyecek olan anneler... Tek çocuklu bir anne olarak, kızım Lara'yı iyi yetiştirmek için ciddi bir efor sarf ediyorum, zaman ayırıyorum ve hayatımın her anlamda önceliğini ona veriyorum... Sakın yanlış anlamayın, şikayet etmiyorum, çok da mutluyum, her an sahip olduğum bu güzelliğe şükrediyorum. Ama kendimi Bebek'teki Happily Ever After (Sonsuz Dek Mutlu) adlı kafenin sahibi Ayşe Kucuroğlu gibi 4 çocukla birlikte hayal etmeye çalıştığımda oldukça zorlanıyorum; hatta itiraf edeyim hayal dahi edemiyorum... Annelik dünyanın en zor işi diye boşuna dememişler; 4 çocuğun annesi olmak gerçekten zor olsa gerek!




Günümüzün lezzetiyle, sıcaklığıyla fark yaratan mekanlarından birinin sahibi olan Kucuroğlu'nun başarısını takdir etmemek mümkün değil! "Çocuk da yaparım, kariyer de" cümlesi tam da onu anlatıyor... Farklı tarzı, zarafeti ve dingin duruşuyla insana huzur veriyor. Kendisine çok yakışan vintage tarzı ise insanı kıskandırıyor. İşte Ayşe Kucuroğlu'nun çok çocuklu, aşk, sabır ve başarı dolu aile hayatı serüveni...




"Günde 80 tırnak kestiğim oluyor"




Çok mutlu bir aile hayatınız olduğunu biliyorum. Eşinizle nasıl tanıştınız?


Görücü usulü desem tam yeri! Bizi Eda Kızıl adlı bir arkadaşım tanıştırdı. Benim olaydan haberim yoktu. Eda, Taner'i emrivaki karsıma çıkardı. Güzel bir tuzağa düşürdü beni. İlk görüşte aşık oldum Taner'e!




Önce evlendiniz, sonra da büyük bir aile kurdunuz. İnsanlar 1 taneye zor cesaret ederken, siz 4 çocuk yaptınız. Bunu planladınız mı?


Evet! Kalabalık aile olmak bizim için çok anlamlıydı. Hayatta ne bırakabilirsiniz ki sizden geriye? Bu planı yaparken ayrıca evin işe yakın olmasını, annemin bize yakında oturmasını, okulların eve yakınlığını hep düşündük. Böylelikle her şey kontrolümüzde oldu. Şehir büyük, trafik felaket başka türlü olmazdı. Hayatımızda 3 bakıcı ya da 2 şoför de yok. Gayet doğal şartlarda hallediyoruz her şeyi. Hayat da bir yandan akıyor. Kendi hayatlarımızı kaptırmadık çocuklara. Böylesi keyifli...




İlk çocuktan sonra iyi bir hakem olmak şart!


4 çocuklu olmak zor değil mi? Hepsine birden nasıl yetişiyorsunuz?


Suna, Kemal ve Osman okulda oluyor. Cenk bana kalıyor. Akşam saat 4'ten 7'ye kadar pek gürültülü oluyoruz. Banyo, yemek derken herkes köşesine çekiliyor. Kimi akşam 4 çocukla birlikte banyo sonrası 80 tırnak kesmiş oluyorum. E pek fena bir sayı değil!




Hepsine birden sevgi ve zaman olarak yetişmeyi nasıl beceriyorsunuz?


İlk çocuktan sonra iyi bir hakem olmak gerekiyor. Adaleti sağlamak gerekiyor. Çok hassaslar herkese eşit davranılınca sorun yok. Hepsini aynı seviyorsunuz; bilenler bilir... Garip bir şey...




Çocukların birbirleriyle ilişkileri nasıl? İyi anlaşıyorlar mı? Minik Cenk henüz 8 aylık; diğerleri bebek konusunda nasıl hissediyor ve davranıyorlar?


Tabii ki kıskanıyorlar birbirlerini ama ayrı da yapamıyorlar. Ya da biz birisine kızınca hepsi bir olup birbirlerini koruyorlar. Oldukça komik oluyor. Hepsi bayılıyor Cenk'e ! Sadece 3 numara olan Osman adam yerine koymuyor onu! Ama hepsi eve gelince Cenk'in yanına koşuyor ve Cenk'i yıkarken hepsi yardım etmeye çalışıyor.




"Evde pozitif disiplin var!"




Evde nüfus bu kadar kalabalıkken disiplini nasıl sağlıyorsunuz?


Pozitif disiplin var evimizde; birçok sorunu sakinlikle konuşarak çözmeye çalışıyoruz. Evde kimin patron olduğunu biliyorlar yoksa düzen altüst olur.




Gelecekte yeni bir bebek düşünüyor musunuz?


Kim bilir? Neden olmasın! Suna'nın böyle bir beklentisi var benden hatta kız çocuk yapmadığım için aramız bozuk. Zannediyor ki bu bizim yaptığımız bir seçim.




Çocuklarınız için nasıl bir gelecek planlıyorsunuz?


Global çocuklar yetiştiriyoruz. Çok minik yaşta İngilizce'yi öğrendiler, nefis bir aksanla konuşuyorlar. Bunun için çok uğraştık, umarım bu böyle devam eder. Ne meslek seçecekleri çok önemli değil, önemli olan iyi insanlar olmaları... Maneviyata düşkün, ailesini seven, anneannelerinden haberdar insanlar olmaları için sonsuza kadar uğraşırım. Çok şanslılar çünkü bizden daha iyi şartlara sahipler.




Kendinizi nasıl bir anne olarak görüyorsunuz?


Eğlenceli, metal dinleyen, modayı seven, Beşiktaş taraftarı, kız arkadaşlarına düşkün, çocuklarına özgürlüğünü kaptırmamış bir anne.




Kendi geleceğinize yönelik planlarınız nedir?


İşimi seviyorum, işim benim için kendime vakit ayırdığım zamandır aynı zamanda. İşimi daha ileriye götürmek, Happily Ever After'ı İstanbul'un uluslararası mekânlarından biri haline gietirmek şu anki tek amacım.









"Evimizdeki desibel aşkımızın dışavurumu"




Çocuklu evde aşkı muhafaza etmek ve canlı tutmak zordur. Bu kadar çocukla, eşinizle aşkınızı ve ilişkinizi nasıl koruyorsunuz?


Bizim döngümüz bu, biz oradan besleniyoruz. İlişki ilerledikçe daha gerçeğe dönüyor. Özellikle çocuklardan sonra her şey daha da gerçek. Artık depresyona, küçük takıntılara vakit kalmıyor. Çocuklarla aşk perçinleniyor. Evdeki desibel aslında aşkın dışavurumu gibi. Adama aşıksındır ve ondan bir tane daha yapmak istersin yaparsın ve bir daha yaparsın...




Eşiniz çocuklar konusunda size yardımcı mı?


Tabii ki çok yardımcı oluyor yoksa ben süper kadın değilim. Onun sayesinde hiçbir şeyden geri kalmıyorum. Dışarı çıktığımda çocuklar arkamdan ğlamıyor. Doğumlardan sonra da her zaman kendimi işe verdim. Doğum sonrası evde geçirilen vakti ne kadar kısaltırsa, insan hayata o kadar kolay adapte oluyor.




"İlk çocuğumu kitaplara bakarak yıkardım"




Hamilelik döneminiz nasıl geçti? Hamileliğe 4 kez cesaret edebildiğinize göre rahat geçmiş olmalı...


Çok şanslıyım. Hamileliklerim her zaman iyi geçti, hep mutlu oldum. Her zaman ayaktaydım ve daima çalıştım. Doğumlarım Kaliforniya'da gerçekleşti. Mevsimin her daim harika olduğu bir yer; insanın neşesi ikiye katlanıyor. Doğuma 2 bazen de 3 ay kala Türkiye'den ayrıldım. Çok kilo aldığım halde hiç şikayet etmedim. Doktorum Prof.Dr. Lemi İbrahimoğlu da çok ferah bir doktordur. Bu yola iyi ve sizi anlayan bir doktorla çıkmak şart! 4 doğumumda normal doğumdu. Hayatta en korktuğum şey sezaryendir. Hamilelik bir hastalık değildir, doğal bir süreçtir. Anne adaylarına bunun keyfini çıkarmalarını, normal doğum yapmalarını tavsiye ediyorum. Ben doğum yaptıktan 1 gün sonra kendimi markette buldum. Bundan güzel ne olabilir ki?




Birden fazla çocuğu olan anneler "2'nci hamileliğim çok daha rahat geçti. Artık daha esneğim, evham yapmıyorum " der. Sizde de böyle bir durum söz konusu oldu mu?


Her hamileliğim birbirinden farklıydı. Aslında pratikleşiyorsunuz fakat yaş ilerledikçe de daha fazla endişeleniyorsunuz. Ama çocuk bakımı konusunda durum tam tersi. Şimdi hatırlıyorum da; Suna'yı yıkarken "Baby Manuel" adlı kitabın "Bir çocuk nasıl yıkanır?" bölümündeki resimlere bakar, öyle hareket ederdim.




"80'li yıllara ait rock şarkılarıyla eğleniyoruz"




Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl?


Çocuk sahibi olmadan önce çocuklarla iletişimim sıfırdı. Kendi çocuklarımı yaşadıkça, çocuklarla iletişim kurmanın ne demek olduğunu öğrendim ama yine de çok mıcık mıcık bir ilişkimiz yok. Minik de olsalar onların birey olduklarını düşünüyorum. Hepsi çok eğlenceli çocuklar... Ben onlarla çok eğleniyorum, onlar benimle... En çok da 80'li yıllara ait rock şarkılarını dinlerken eğleniyoruz.




Çocukları yetiştirirken annenizden yardım alıyor musunuz?


Hem de nasıl... Annem eski bir eczacı. Anneme sormadan ilaç asla vermem. Benim bilgilerim ne kadar yeni ve taze olsa da, annemin eski bilgilerine her zaman ihtiyacım oluyor. Bu zamanda anne büyük bir lüks! Evde hepimiz çalışıyoruz. Annem gün içinde çocukları kontrol etmek ve harika anneanne yemekleri yapmak için mutlaka bize uğruyor. Sabahları çocukları okula götürme işi bize düşüyor. Dolayısıyla bizim evde hayat çok erken başlıyor. Çocuk doktorumuz Şirin'e giderken de hep beraber gidiyoruz. Tabii doktorun yarım gününü alıyoruz.




Ayşe Kucuroğlu'nun çocuklarının künyesi


Suna: 2004 San Diego doğumlu. 22 saatte doğdu. Mef Okulları'nda okuyor. En sevdikleri Pembe Barbir dünyası, Justin Bieber ve Selena Gomez.Cenk'in ismini o verdi. Ona karşı sorumlu hissediyor.


Osman: 2008 San Diego doğumlu. Doğumdan önceki 1.5 gün boyunca sanvı yaşattı bana. İndirim zamanı alışveriş yaparken bebek gelmek üzereydi. Fakat 4 saatte doğdu. İçlerinde en hareketlisi, en yaramazı.


Kemal: 2006 San Diego doğumlu. 18 saatte doğdu. Şans eseri kızım Suna'yla aynı hastanenin aynı odasında; 7 numaralı odada doğdu. Angry Bird oyununda gerçek bir uzman. Suna'ya hayran.


Cenk: 2011 La Jolla doğumlu. Henüz 9 aylık Kardeşlerini seyrettiğinden çok az uyuyor. Kahvaltıya bayılıyor hatta yumurtası bitince ağlıyor. Beni hiç üzmüyor çok uslu bir çocuk.











Meltem Öksüm





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.