Son dönemlerde yeterince ilgi görmedi. Günümüze geleneksel yollarla geldi. Oysa Osmanlı döneminde hem saray içinde hem de dışında, Anadolu'da yayılan geleneksel örgü ve oyalar, çok önemliydi. Yapma çiçek ile örgü sanatının birleşmesinden doğan oyalar, ayrıca taşıdıkları mesajlarla bir iletişim aracı olarak da kullanılmıştı. Bunları nereden biliyorsun, derseniz; elimdeki 'Boncuk Boncuk Çukurova' isimli kitaptan öğrendim.


Adana Olgunlaşma Enstitüsü, Türk el sanatlarının önemli parçalarından olan oya çeşitleri içindeki boncuk oyalarını, bir kitapta toplayıp kayıt altına almış. Üç yıllık bir araştırma sonrasında; bir komisyon tarafından çeşitli elemelerden geçirildikten sonra 1.500'e yakın örnek sınanarak 372 sayfalık bir kitap haline getirilmiş. Kitapta 400' e yakın ürün kategorilere bölünmüş ve fotoğraflanmış.





Adana Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Meral Altınkaya, "Türkçe ve İngilizce açıklamaların olduğu oya kitabı, bu özelliğiyle Türkiye'de ilk" diyor. Neden boncuk oyası, diye sorunca da Enstitü Müdürü Altınkaya, şunları söylüyor:

"Çünkü el sanatları olarak iğne oyaları kitapları yazılmış, ancak boncuk oyası üzerine Türkiye'de geniş perspektifte yazılı bir kaynak ne yazık ki yoktu. Adana ve Çukurova Bölgesi, boncuk oyasında gerçekten zengin bir hazinedir. Bu zenginlik, Çukurova Bölgesi kadınının yazın yaylalara boncuklarını ve iplerini alarak çıkmasıyla doğa, insan ilişkileri ve canlılar arasında boncuk oyası yapımında esin kaynağı olmuştur. Tüm bunlar, bizim boncuk oyası üzerine yoğunlaşmamızı sağladı."





Gelişen teknoloji ve ilgisizlik


Meral Hanım, pek çok geleneneksel el sanatları gibi boncuk oyalarınını da zaman içinde değişikliğe uğrayarak unutulduğunu belirtiyor. Kaybolan zenginliği ve çeşitliliği bilinmesine rağmen oyaların gelişen teknoloji ve zamanın ilgisizliğinden nasibini aldığını,bu kitap nedeniyle boncuk oyalarını kayıt altına almak, gelecek kuşaklara aktarmak için; köy köy, belde belde, şehir şehir gezerek fotoğraflayıp arşivlediklerini anlatıyor.


Anadolu'nun gizli deyişleri


Kitaptan öğrendiğimize göre; "Anadolu'da insanlar sustuğu zaman renkle ve motifler konuşurdu. Sevgilisine sarı bir çevre gönderen genç, aşıktır; sararıp solmaktadır. Eğer bu çevre, selvilerle bezenmişse hasretinden ölmeyi düşünmektedir. Yeşil ise arzulu; mavi ve çiçek bezemeli ise ümitli ve isteklidir. Anadolu erkeği, sevgilisinden gelen işlemeleri okumasını bilir. Bu gizli deyişler, Anadolu'nun her bölgesinde ayrı ayrı sembollenir. Bu nedenle göğüste saklanan başa sarılan ve hotozlara dikilen oyalar birer namedir. İpek ibrişim, mum, at kılı, boncuk gibi malzemeler tığ, mekik ve iğne ile işlenir."





Ahşap kutulardaki oyalı yazmalar


İşte Çukurova kadını da kışın köylerde, yazın yaylalarda bazen doğadan, bazen doğadaki yaşamından etkilenerek duygularını oyalara dökmüş. Bu nedenle Çukurova bölgesinde yaygın olarak kullanılan ve yapılagelen boncuk oyası, her genç kızın çeyizinde özel ahşap kutularda saklanırmış. Kına gecesi gelen misafirlerin başına bu ahşap kutudan çıkarılan oyalı yazmalar örtülürmüş.


Kadınlar mutluluklarını, umutlarını, üzüntülerini kısaca tüm duygu ve düşüncelerini, bu oyalara yansıtırlarmış. Eski geleneklere göre; gelinler, büyüklerinin yanında anlatmak istedikleri oyalara döker, sözsüz iletişim aracı olarak kullanıyorlarmış.





'Bana diken gibi batma'


Enstitü Müdürü Meral Hanım da bu noktaya işaret ediyor. "Boncuk oyasının diğer oyalardan, özellikle de iğne oyasından bir farkı var; kadınlarımızın sessiz dili olması" diyor ve şöyle örnekliyor:

"Gelin, kaynanasıyla arasının iyi ya da kötü olduğunu; 'Bana Diken Gibi Batma', 'Kaynana Dili', 'Elti Eltiye Küstü' oyalı yazmaları başına takarak belli etmiş. Ya da bir genç kızın başındaki 'Gönlüm Sende' oyalı yazması, onun sesi olmuş."


Yine kitaba dönüp örneklere göz atınca öğreniyoruz ki; yeşil ve yeşilin tonları gelinin evinde mutlu olduğunu, sarı mutsuzluğunu, halsiz ve bezginliğini ifade edermiş. Başına biber motifli oyalı yazma takan gelin, kocası ile arasının biber gibi acı olduğunu ifade ederken, 'Çakır Dikeni' ise gelinin kayınvalidesine "Bana diken gibi batma" demesiymiş. 'Hanım Çantası', 'Ergen Bıyığı', 'Delidut', 'Günebakan', 'İrişkinli', 'Kızlar Coşturan', 'Aşık Yolunu Şaşırmış', 'Balık Kılçığı', 'Cilveli', 'Kütüle' ve 'Cimcime' gibi özgün isim ve mesajlara sahip boncuk oyaları, günümüz Halk kültürünün önemli örnekleri arasındaymış.


Adana Olgunlaşma Enstitüsü, her yıl değişik kitap projelerine imza atıyor. Daha önce "Adana Mutfak Sanatı" adında yöresel bir kitap hazırlamışlar. Gelecek yıl da endemik bitkileri konu alan "Çukurova'nın Nadide Çiçekleri ve Kültür Hazineleri" konulu bir kitap çalışması planlanıyor.


Adana Mutfak Sanatı kitabına, Adana Valiliği web sitesinden ulaşılabiliyor. Enstitü Müdürlüğü'ne de başvurmak mümkün. Ayrıca Boncuk Boncuk Çukurova kitabından faydalanmak için ise şu adreslere başvurmak gerekiyor:

www.adanaolgunlasma.meb.k12.tr

e-posta: 971738@meb.k12.tr


Hayriye Mengüç

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.