Arayıştan şüphe etmeyin

Sri Ramakrişna, nehri geçmeye çalışan bir adamın hikâyesini anlatır: “Adam tam nehri geçecekken üstat Bibhishana yanına yaklaştı ve bir kâğıdın üzerine bir şeyler yazarak adamın sırtına yapıştırdı. “Hiç korkma. İnancın suyun üzerinde yürümene yardım edecek. Ama inancını kaybedecek olursan, o anda boğulacaksın.” Adam Bibhishana’ya güvendi ve hiç çaba göstermeden suyun üzerinde yürümeye başladı. Ancak bir noktada üstadın sırtına yapıştırdığı notta ne yazdığını öğrenmek için içinde dayanılmaz bir istek duydu. Uzanıp kâğıdı aldı ve üzerinde yazanı okudu: “Yüce tanrım Rama, bu adamın nehrin karşısına geçmesine yardım et.” “Hepsi bu mu?” diye içinden geçirdi adam; “Hem bu tanrı Rama da kim?” Ve şüphe aklına düşer düşmez suya gömüldü, boğuldu.”


Melek kefareti anlatıyor

Hıristiyanlığın erken dönemlerinde çölde yaşamış keşişler hakkındaki metinlerin bir toplaması olan Verba Seniorum, sadece haftada bir kez yiyerek bütün yıl boyunca oruç tutan bir keşişin hikâyesini anlatır: “Kefaretinin sonuna geldiğinde keşiş gökyüzüne baktı ve Tanrı’dan İncil’de bulunan belli bir metnin gerçek anlamını kendine açıklamasını istedi. Ama hiç cevap alamadı. “Boşa zaman kaybıymış” diye düşündü kendi kendine. “Büyük bir fedakârlık yaptım ama Tanrı bana cevap bile vermiyor! Şimdi buradan ayrılayım ve gidip arayayım, bakayım bu metnin ne anlam taşıdığını bilen bir keşiş bulabilecek miyim?”


Tam o anda bir melek belirdi. “12 aylık orucunun sana verdiği tek şey kendini başkalarından daha iyi zannetmen olmuş ve Tanrı kendini beğenmişlere kulak vermez” dedi melek: “Ama bir başkasından yardım almayı düşünerek yeniden alçakgönüllü davranınca Tanrı yanına beni gönderdi.” Ve böylece melek keşişe öğrenmek istediği şeyi söyledi.”


Geri dönüş kanunu üzerine

Bir adam Fransız Pireneleri’nde yürürken yaşlı bir çobanla karşılaştı. Yemeğini çobanla paylaştı ve ikisi hayat hakkında uzun uzun konuştular. Bir noktada sohbet Tanrı’nın varlığı konusuna geldi. “Eğer Tanrı’ya inansaydım o zaman özgür iradeye sahip olmadığımı ve yaptığım şeylerin kendi sorumluluğumda olmadığını kabul etmiş olurdum” dedi adam; “Çünkü insanlara göre Tanrı her şeye kadirdir, geçmişi, bugünü, geleceği bilir.” Bunun üzerine çoban şarkı söylemeye başladı. Bir geçitte olduklarından şarkının müziği karşı dağlara vurup yankılanıyor ve yumuşak bir şekilde geri dönüp vadiyi dolduruyordu. Birdenbire çoban şarkısını kesti ve her şeye ve herkese küfretmeye başladı. Çobanın bağırışları da karşı dağlara çarpıp iki adamın oturduğu yere geri döndü. “Hayat işte bu vadi gibidir, dağlar Tanrı’nın bilincidir ve insanın sesi onun kaderidir” dedi çoban. “Şarkı söylemek ya da küfretmekte özgürüz, ama yaptığımız her şey ona gider ve aynı şekilde ondan bize döner. Tanrı bizim hareketlerimizin yansımasıdır.”


(Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.