John le Carré’nin casus romanları, içerdikleri gerçeklik duygusuyla benzerlerinin arasından sıyrılır. Eserlerinin sadece hayal gücünden değil, İngiliz istihbaratında geçirdiği yıllardan beslenmesi, Soğuk Savaş dönemini olağandışı bir derinlik ve sahicilikle yansıtmasını sağlar. En iyi John le Carré romanlarından biri olarak kabul edilen ve Türkçe’ye “Köstebek” diye çevrilen “Tinker Tailor Soldier Spy”, bir sinema filmi olarak çıkıyor karşımıza. Uyarlama senaryo dalında çok doğru bir tercihle Oscar’a aday olan Bridget O’Connor ile Peter Straughan, romanı iki saatlik akıcı bir filme dönüştürmeyi ve karmaşık entrikayı anlaşılır hale getirmeyi başarıyorlar.


1979 tarihli aslına sadık televizyon dizisinin 7 bölüm olduğu düşünüldüğünde, ikilinin başarısı daha iyi anlaşılıyor. 1974’te geçen öykü, İngiliz istihbaratının zirve noktalarından birine yerleşmiş bir köstebeğin deşifre edilme sürecini, emekli edildikten sonra operasyonun başına geçirilen Smiley’nin (Gary Oldman) bakış açısından, arada “geriye dönüş”ler yaparak anlatıyor. 2008’de “Gir Kanıma” ile vampir filmlerine bir İskandinav lirizmi getiren İsveçli yönetmen Tomas Alfredson, “Köstebek”e, Soğuk Savaş’ın acımasız katılığını ve insanlık dışı yanını ön plana çıkaran melankolik bir yorum getiriyor.


Soğuk renkler, mutsuz ajanlar


Ahlak dışı çarklara kapılıp gitmiş ajanların bezginliğini, mutsuzluğunu incelikle vurguluyor ve sadakati bütün bu kaos içinde sarılacak yegâne değer olarak gösteriyor. Alfredson, ümitsizliği, kasveti sadece oyuncuların yüzlerinde değil, filmin görsel tasarımına da yansıtıyor. Renkler dış mekânlarda güneşsiz, homojen gri bir kış ışığının, iç mekânlarda ise zayıf sarı, beyaz ışıkların altında solgunlaşıp soğuyor. Prodüksiyon tasarımı 70’li yılları stilize etmeden, abartmadan getiriyor karşımıza.


Filmin İstanbul’da geçen bölümleri kasketli erkeklerin çokluğu ile radyodaki Arap müziği dışında- gayet iyi... Karakterin acısını ve mutsuzluğunu çok derinden kavrayan Gary Oldman’ın Smiley karakterine getirdiği dingin yorum hayranlık uyandırıcı. John Hurt ve Toby Jones başta olmak üzere filmin diğer oyuncuları da inandırıcı kompozisyonlar çiziyorlar. Farklı açılardan yapılmış çekimlerle defalarca geri dönülen Budapeşte’deki kafe sahnesi ise hafızalara çakılı kalacak cinsten. Gönül rahatlığıyla tavsiye edilecek bir film.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.