Ben çocuklarımı doğurmadan önce onlarla birlikte fotoğraf çekmeyi hayal ederdim. Acaba aynı objeyi ben ve çocuklarım aynı anda çekerse, ortaya nasıl fotoğraflar çıkar, diye çok merak ederdim; bu merakım hala daha sürüyor. Çünkü henüz ikisiyle de herhangi bir objeye fotoğraf makinesi vizöründen bakamadık. Ya henüz erken; biri 10, diğeri 12 yaşında; ya da fotoğrafa yönelmeyecekler, benim çekmeme karşın... Bilmiyorum.
Bu nedenle 16 yaşında bir genç çocuk olarak fotoğraf çekmek için özel ders alan Dilara Büyüksoy'dan haberdar olduğumda dikkat kesildim. Bu dünyaya gözlerini açalı henüz 16 yıl olmuş bir insan, niçin fotoğraf çekmek ister? Hem de okulu dışında özel bir fotoğraf eğitmeninden özel ders almaya neden gerek duyar? Bu yaşta derdi nedir? Fotoğraf eğitmeni Koray Akten'in çok genç bir öğrencisi olduğunu duyduğumda, aklımdaki sorulardı bunlar. Ailesini merak ettim, özellikle annesini... Ve Koray Hoca'nın yorumlarını... Üçüne de sordum, içtenlikle yanıtladılar.
Dilara Büyüksoy, 16 yaşında. Ted İstanbul Koleji'nde 11'nci sınıfta okuyor. Çok küçükken bile eline makine alıp bir şeyler çekiyormuş. Başkalarının çektiği fotoğraflara da bakmayı seviyormuş. 9'uncu sınıfta okulda fotoğrafçılık kulübü açılınca ona katılmış:
Bu fotoğrafı, Dilara "İstanbul'da Sonbahar" projesi üzerinde çalışırken Koray Akten Hoca çekti.
"Ancak çok aktif bir kulüp değildi. Yine aynı sene okulla yaptığımız Nepal gezisinde çektiğimiz fotoğraflarla Nepal depreminde zarar görenlere yardım amaçlı bir sergi açtık, orada benim de fotoğraflarım sergilendi ve yardım amaçlı satıldı."
'Hayatıma değer kattı'
Koray Akten'den özel ders almaya ise geçen Eylül'de başlamış. "Kendimi denemek ve geliştirmek için Koray Hoca ile fotoğraf projesine başladım" diyor. "Senin için fotoğraf çekmenin özel bir anlamı var mı? Neden fotoğraf çekiyorsun? Neden daha iyi çekmek için özel dersler alıyorsun" dedim, anlattı:
"Başta anı olsun diye fotoğraf çekiyordum, daha sonra doğa ve hayvan fotoğrafları çekmeye yoğunlaştım çünkü bunlar benim ruhumu yansıtıyordu. Sanırım hayatı doğa ve hayvan olarak görüyordum. Ama insan hep eksik kalıyordu fotoğraflarımda. Koray Hoca ile yaptığımız projelerde insanın da fotoğraflara değer kattığını, dolayısı ile hayatıma da değer kattığını fark ettim. Sanki fotoğraf çektikçe kendimi de daha iyi anlıyorum. Fotoğraf insanın kendini ifade edebilmesi için çok güzel bir araç."
Dilara ve annesi
Önerir misin, diyorum; "Farklı yerler ve farklı insanlarla tanışmak ve mecburen insanlarla iletişime geçmek gerektiği için herkese, özellikle kendini sözel ifade etmekte zorlananlara öneririm" diyor.
Küçük yaşta bu işe sevdalanmış görünen Dilara, fotoğrafı bir hobi olarak sürdürmeyi düşünüyor, hayalinde başka bir meslek varmış: "Fen ağırlıklı bir konuda meslek sahibi olmak istiyorum" diyor.
Evde karanlık oda varmış
Bu sefer de annesi Şebnem Arnas Büyüksoy'a soruyorum; "Acaba Dilara'nın bu merakı nereden geliyor?" Babam çok meraklıydı, diyerek anlatıyor:
"Çocukluğumda evimizde karanlık odamız bile vardı. Ama maalesef Dilara babamla tanışamadı. Ben de meraklıyımdır, hatta Dilara yaşlarındayken ders almıştım. Ama hatıra fotoğrafları dışında bir şey çekmiyorum. Dilara’nın baba tarafında da benim tarafta da hemen hemen herkesin bir sanat eğilimi vardır."
Peki, Dilara'nın fotoğraf çekmeden önceki dünyaya bakışı ile sonrasında bir değişiklik hissedip hissetmediğini soruyorum; Şebnem Hanım, "Bu farkı görebilmek için henüz çok erken olduğunu düşünüyorum, çünkü bilinçli olarak daha 5-6 aydır fotoğraf çekiyor ve yaşı çok küçük" diyor. Fakat Dilara, 5-6 ay öncesinde sadece doğa, hayvan çekerken artık insan da çekmeye başlamış. Annesi Şebnem Hanım, "Bence çok önemli bir adım, çünkü insanlara karşı oldukça kapalı biriydi" diyor. Ayrıca Koray Hoca ile gerçekleştirilen projeleri teknik konuların geliştirilmesi dışında, hem İstanbul’un pek bilmediği yerlerini öğrenmek açısından, hem de aynı merakı paylaşan kişilerle -yaşları büyük olsa bile- zaman geçirerek, onların fotoğrafa bakış açılarından da kendine yol çizebilmesi açısından çok önemsediğini anlatıyor.
Genç-yaşlı demeden eğitiyor
Tabii ki hem Dilara'nın hem de Şebnem Hanım'ın büyük bir şansı var, Koray Akten gibi bir eğitimci. Koray Hoca'nın 80 yaşında da 13 yaşında da öğrencisi olmuş. Galatasaray Lisesi Fotoğrafçılık Kulübü’ne gönüllü eğitmenlik ve danışmanlık desteği veriyor. Orada 13-17 yaş arası öğrencilerle eğitim ve proje çalışmaları yapıyor, sergiler açıyor. Ayrıca eğitmenlerinden olduğu İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Kulübü'nde (İFSAK) Koruncuk Vakfı ile ortaklaşa çocuklara yönelik fotoğraf eğitim ve proje çalışmalarında eğitmen olarak görev almış. Şile Belediyesi ile de çevre köylerden ilgili çocuklara güzel hobiler ve alışkanlıklar kazandırma yönünde bir projede; fotoğrafçılık eğitmeni olarak görev almış, "Büyük mutluluk duydum" diyor.
Çocuklar vizörden bakınca dünyayı nasıl görüyor sizce, dedim; ardından da ekledim: Çocuk gözüyle fotoğraf konusunda neler söylemek istersiniz? Koray Hoca, izlediği bir Güney Kore filmindeki eline aldığı basit bir fotoğraf makinesiyle kendince çekimler yapan 6 yaşındaki çocuğu hatırlayarak yanıt verdi:
"Çocuk nedense insanları hep arkalarından fotoğraflıyordu. Çekmiş olduğu bir seri fotoğrafta hep arkadan fotoğraflanmış insan kafalarını fark eden babasına verdiği cevap beni sarsmıştı: 'İnsanlara göremedikleri şeyleri göstermek istiyorum.' Çocukların o saf, her türlü önyargıdan, gereksiz endişelerden uzak, tertemiz bakışları biz yetişkinlerin unuttuğu, üzeri türlü endişe, korku, kaygı ve yanlış düşüncelerin tozlarıyla örtülmüş bir cevher. Okullarda fotoğrafçılık dersleri verilerek onların bu saf ve yaratıcı bakışları küçük yaşlarda bakmanın ve görmenin farkı, sanatsal bakış bilgileriyle çok olumlu yönde şekillendirilebilir. Ve bu kazanımları onlara ileride ne iş yaparlarsa yapsınlar büyük artılar kazandıracaktır."
Koray Hoca'ya son olarak ebeveynlere önerilerini soruyorum. Sadece fotoğraf değil sanatın tüm alanlarında olmalarını öneriyor. Anne-babaların çocuklarını sinema, iyi konserler, heykel, fotoğraf ve resim sergileriyle erken yaşta tanıştırmalarında fayda görüyor:
Koray Akten, Galatasaray Lisesi öğrencileriyle
"O taze, saf, 'güzel' bakan beyinleri sanatla yoğurmak hayata her zaman yaratıcı, yapıcı, estetik bir katkı sağlamaları sonucuna yardımcı olabilir. Usta fotoğrafçıların portföylerini internetten izlemek, kitaplarını incelemek, doğum günlerinden birinde küçük bir fotoğraf makinesi hediye etmek, anı dondurmanın, andaki güzelliği görebilmenin değerini onlara anlatmak güzel olur diye düşünüyorum."
Hayriye Mengüç
YORUMLAR