Birçokları gibi ben de yıllar önce ailesiyle birlikte rol aldığı “Ferhanlar ve Deryalar hazırlarlar


mı?” cümlesiyle hafızalara kazınan reklam filmiyle tanıdım Müjgan Ferhan Şensoy’u. O zamanların dünya tatlısı çocuğu, bugün 24 yaşında bir genç kız. İlk tiyatro deneyimini de çocukken Ferhan, geçtiğimiz sezondan beri adını babasıyla birlikte rol aldığı ‘Masal Müfettişi’ adlı oyunda yeniden tiyatro sahnesinde. Bir yandan da Kristiyan Valez karakterini canlandırdığı ilk dizisi ‘Çalıkuşu’ ile ekranda boygösteriyor. Amerika’da sinema-televizyon okumuş, Craft’ta oyunculuk eğitimi alıyor. Babası Ferhan Şensoy’dan kendine dürüst olmayı ve ideallerinin peşinden gitmeyi, annesi Derya Baykal’dan ise disiplinli olmayı öğrendiğini belirten Ferhan’ın pırılpırıl bir enerjisi var. Gözleri sürekli ışıl ışıl... Yakın vadedeki planları arasın da kız kardeşi Derya Şensoy ile aynı oyunda rol almak var. Uzun vade de ise uluslararası arenada, özelllikle de Avrupa’da adını duyurmak istiyor. Yolunun da gözleri kadar ışıklı olmasını diliyor ve sözü Ferhan’a bırakıyorum...




- Baban Ferhan Şensoy benim için bu ülkenin sanattaki duruşuyla da hayattakiyle de ‘iyi ki var’ larından. Twitter hesabına “Babasının kızı” yazmışsın. Onun kızı olmak, üstelik de adını taşımak ne hissettiriyor sana?




Twitter’a öyle yazmamın sebebi babam olmadığımı anlatmaktı, beni babam sanıp twit atanlar oluyor. Ferhan Şensoy’un kızı olmak başka birşey, ismini taşımak başka birşey. İkisi birleşince çok büyük bir sorumluluk. Onun kızı olmak kelimelerle tarif edemeyeceğim kadar gurur verici ama bir yandan da zor. Annem de babam da insanların çok sevdiği ve saydığı insanlar. Ben ve kardeşlerimin her zaman onların gurur duyacağı şekilde davranmak, onları seven insanları hayal kırıklığına uğratmamak gibi sorumluluklarımız var.




- Bu baskı oluşturuyor mu üzerinde?




Evet. Herkesin saygı duyduğu insanların çocuğu olmak kolay değil. Biz bir de aynı mesleği yapmaya karar verdik. Bunu onların çocuğu olduğumuz için istedik ama onların çocuğu olarak bu işe soyunmak bizi korkuttu da. Bu yüzden Türkiye’de konservatuvara gitmedim. Yurt dışında sinema televizyon okudum. Bir okulun konservatuvar sınavına girip kazansaydım “Zaten Ferhan ile Derya’nın kızı” diye bilirlerdi. Kazanama saydım da ben “Annemle babamı sevmedikleri için beni kabul etmediler” diye düşünebilirdim. Eğitimin çok önem li. Konservatuvara gitmedim ama bir süredir Craft Oyunculuk Atölyesi’n de eğitim alıyorum.




'Çocukken tiyatroyu kıskanırdık'




- Baban ve annen ömürlerini tiyatroya adamış insanlar. Çocukluğunda onları tiyatroyla paylaşmak sana zor geliyor muydu? Tiyatroyu kıskandığın zamanlar oldu mu?




Ona hiç söyleyemedim ama “Acaba babam oyunları kadar beni de seviyor mudur?” diye düşünüyordum. İster istemez tiyatroyu kıskanıyorduk. Babam hep tiyatrodaydı. Anneme “Gelince bizi öpecek mi?” derdik. Oyundan döndüklerinde bizi saat 23.00’ten sonra onlarla ikinci kez akşam yemeği yerdik. Biz okula giderken babam yazdıklarını yeni bitirmiş ve uyumuş olurdu. Aynı evin içinde denk gelemezdik. Tiyatronun ne kadar ulvi bir şey olduğunu kavramaya başladığımız andan itibaren kıskançlık yerini “İnşallah ben de onlar gibi olurum” hissine bıraktı. Derya’nın da benim de küçükken kendimizi yazmaya verdiğimiz oldu. Babam bize yazarak sarılırdı biz de ona o şekilde sarıldık. Kendi aramızda sanatsal bir dil oluşturduk.




- Geçtiğimiz sezondan beri ‘Masal Müfettişi’ adlı oyunla babanla aynı sahnedesin. Ne hissettiriyor bir zamanlar çok kıskandığın tiyatro sahnesinde olmak sana?




Uzun süredir istiyor ama korkuyordum. Babam beni cesaretlendirdi. Geçen sene sahneye çıkmadan önce çok geriliyordum. Bana göre başarılı oyuncular sahnede çocuk kadar fütursuz olanlar. O aşamaya gelebilmek için geçen sene büyük sınav verdim, artık daha rahatım. Ömrüm boyunca tiyatro yapmak istiyorum.




‘Ters köşe bir rol’




- ‘Çalı kuşu’ ile dizi maceran da başladı. Ekranı sevdin mi?




Çok. Başka işler için audition’a girmiştim. Bazıları olmadı, bazıları da benim içime sinmedi. ‘Çalıkuşu’nun audition’ı açıldığında, ilkokul 5’te okuduğum kitabımı buldum. İlk sayfasında ilkokul öğretmenimin notu vardı. O sene hepimize kitap hediye etmiş, bana ‘Çalıkuşu’ denk gelmişti. Böyle işaretlere inanırım, audition’a girmeden “Bu kez olacak” dedim. ‘Çalıkuşu’nun Feride’nin idealistliği etrafında şekillenen hikâyesi beni her zaman çok etkilemiştir. İyi ki bu projenin içindeyim. İlk dizimde Çağan Irmak ve Doğan Ümit Karaca ile çalışmak benim için büyük şans. Ekibimiz çok iyi. Fahriye’nin (Evcen) enerjisi çok sıcak, çok disiplinli. Burak (Özçivit) zaten arkadaşımdı. İş disiplinine de hayran kaldım.




- Canlandırdığın Kristiyan Valez karakteri Feride ile sürekli kavga halinde. Güçlü bir dostluk doğar mı dersin aralarındaki didişmeden?




Feride ve ben de dahil herkes bunu merak ediyor. Kitapta Kristiyan Valez, Feride’nin Anadolu’da karşılaştığı bir okul arkadaşı. Diziye sivri bir karakter olarak uyarlandı. Gerçek hayatta içimdeki küstah yanı ortaya çıkaramam, bazı şeyleri kibarlığımdan söyleyemem. Kristiyan’ın bu anlamdaki rahatlığı bana iyi geliyor. Ters köşe bir rol, bu açıdan oynaması çok keyifli.




- Annen ve babandan nasıl tepkiler geliyor dizideki performansına?




Annemle diziyi durdura durdura izliyoruz. Duruşumdan, diksiyonuma kadar her konuda yorum yapıyor. Babam önce, “Jenerikte Ferhan Şensoy mu yazacak? Olmaz! Müjgan Ferhan Şensoy yazsın” dedi. İkisi de güzel şeyler söylüyor. En önemli danışmanım ise ağabeyim. Hem jenerasyon olarak bana daha yakın


hem de dizi sektörüyle daha fazla haşır neşir olan biri.




Röportaj: Ece Saruhan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir hmmmmmmmmmm
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.