Dünyanın en zengin insanı, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için eşinden dostundan borç alır mı? O almış. Gerçi bilmiyoruz ne tür günlük ihtiyaçlardı bunlar. Astronotlarla toplantı yaptığı evinin bahçesindeki havuzda kaçak mı vardı, yedi banyosundan birinin musluğu akıtmaya mı başlamıştı, çim biçme makinesi mi bozulmuştu detay vermemiş. Açık olan, “Ya batacağım, ya çıkacağım” diyerek elinde avucunda (değil tabii, bankalarda, piyasalarda) kalan bütün parasıyla, kâğıdıyla tekrar yatırım yaptığı.


Risk almaktan çekinmediğine vurgu yapılırken hep bunu örnek veriyor ekonomi, haber siteleri. Başarılı insanların başarılarının sırlarının sıralandığı listelerin vazgeçilmez maddesi iki kelime: Risk almak. O da bir an sormuş kendine: “En kötü ne olur?” Sonra “Çocuklar devlet okuluna gider. Ne olur? Ben de devlet okulunda okudum” deyip yürümüş gitmiş.


Mülakatlarını okurken takılıp kaldığım yerler var, diğerleriyle onun arasındaki farkı anlamama sebep olan. “En kötü ne olur?” diye sorması ve kaybetmeyi göze alması değil esas mahareti, kendine verdiği cevabın manası. Esas neye razı geldiği ve o razı geldiğini aslında “en kötü” olarak görmemesi. O rıza alanında yapılabilecekler olduğunu düşünmesi. “Ben de devlet okulunda okudum” sözünün devamında şu var: “ve bugün …” Boşluğu birazdan dolduracağım.


Razı geliş biçimindeki tevazu, Elon Musk’ı alçakgönüllü biri yapar mı? ‘Zengin ama ne kadar alçakgönüllü’, fazla duygusal bir yorum olur. ‘Sınırlarını bilen ama onları tevazuyla zorlayan’ daha yerinde bir tanım sanki. Kafamda bu çerçeveye yerleşmesine sebep olan, BBC News’dan Justin Rowlatt’a söyledikleri*. Elektrikli araç üreten şirketi Tesla’da işler yolunda gitmemeye başladığında, uzman ve yorumcuların sevinmesine çok şaşırmış Musk. “Hedeflerinin büyüklüğünün küstahlık olarak görülme” ihtimalini hatırlatan gazeteciye şöyle diyor: “Eğer bazı şeyleri kesinlikle yapacağımızı söylesek küstahlık olabilirdi, ama hep yapmak istediğimizi, elimizden gelen çabayı göstereceğimizi söyledik.”


Takıldığım yerlerden biri de bu, onu başkalarından ayıran. Gerçekten tutkuyla istemesi ve isteğine ulaşmak için ‘denemekten’ vazgeçmemesi. Yine kendini gözünde büyütmeden, ama hayallerini büyüterek. Dünya’dan başka gezegenlerde de yaşam olsun istiyor. Gerekçesi, geleceği güzelleştirme fikrinden heyecan duyması. “Mars’ta insan hayatının sürebileceği bir tür sera” kurmaya çalışıyor. İnsanları oralara taşıyacak roketlerden biri, altı dakika sonra patladığında bile durumu “büyüleyici bir başarı” olarak görüyor. İşte bir yer daha durduğum: Deneyip de yapabildiği kadarını küçümsemiyor. “Düşmeyecek roket” ile meşgul olduğundan olsa gerek. “Sabahları teknik sorunlara çözüm bulma arzusuyla uyandığına” göre.


Dünyanın en zengin insanını geri kalandan ayıranın serveti, bu serveti yaptığı zekâsı ve cesareti olduğunu söylemek yüzeysel kalır. Aslında, esas yüzeysellik belki de Elon Musk’ı dünyanın en zengin insanı olarak tanımlamakla yetinmek. Kahraman yaratmadan, sadece ilham almak üzere yukarıdaki boşluğu doldurmanın yeri, vakti: “ve bugün birçok hayalini gerçekleştirmiş bir insanım.”



*Kaynak: BBC Türkçe

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.