Diyabet çağın en önemli küresel sağlık sorunlarından biri. Dünyada bu hastalıkla yaşayan yarım milyara yakın insan bulunuyor. 2040 yılında bu rakamın 642 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Hastalığın en korkutucu yönü her 2 diyabetli bireyden birinin tanı almamış olması. Dünyada diyabet ve komplikasyonları için her yıl 600 milyar doların üzerinde harcama yapılıyor. Bu rakam dünyanın tüm sağlık harcamalarının yüzde 11’i demek. Daha açık anlatmak gerekirse dünyadaki her 10 liranın 1 lirası diyabete gidiyor.


Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, EndoBridge Kurucu Başkanı ve 2017 Avrupa Endokrin Kongresi Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, “Hastalığın Türkiye’de tüm sağlık harcamaları içindeki payının yüzde 25 olması her 4 liramızın 1 lirasının diyabetle mücadeleye harcandığını gösteriyor. Türkiye, diyabet görülme sıklığı açısından Avrupa’da 1’inci, diyabetli sayısı açısından ise Rusya ve Almanya ile birlikte ilk 3’te yer alıyor” diyor.

Diyabetlilerin çoğu kalpten ölüyor

Dünyada her 6 saniyede bir diyabetli birey yaşamını yitiriyor. 2015 yılında diyabete bağlı 5 milyon ölümün çoğunun kalp-damar hastalıkları sonucu geliştiği belirtiliyor. Birleşmiş Milletler verileri dünyada tüm nedenlere bağlı ölüm oranının her yıl binde 7.8 olduğuna işaret ediyor. Bu, yılda bin kişiden 8’inin farklı nedenlerle yaşamını yitirmesi demek. Buna karşılık her yıl 1000 diyabetli bireyin 27’si kalp-damar hastalıklarından kaybediliyor.


100 Türk’ün 90’ı hareketsiz “Avrupa ’nın en hareketsiz ülkesi biziz” diyen Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, ülkemizde yapılan çalışmaların her 100 Türk’ten 90’ının hareketsizliğine işaret ettiğini söylüyor. Diyabet hastalarının hareketlerinin yüzde 20-25 oranında artırılması (haftanın 3-5 günü toplam 150 dakika yürüyüş yapılması) Türkiye’de gizli şekeri olan 15 milyon kişinin 1.5 milyonunda diyabet oluşmasını engellemek anlamına geliyor.

Yeni ilaçlar kalbe bağlı ölümleri azaltıyor

Son yıllarda diyabet tedavisinde kullanılan yeni ajanların tedavi seçeneklerini artırdığı belirtiliyor. Yeni ilaçlar ağızdan alınanlar ve enjeksiyon yolu ile kullanılanları kapsıyor. Bu ilaçlar hem açlık ve toklukta yüksek şeker değerlerini azaltırken, hem de şeker düzeyinin normalin altına düşmesi (hipoglisemi) riskini minimuma indiriyor. İnsülin dışındaki enjeksiyon ilaçları, şişman hastalarda kilo vermeye de yardımcı oluyor. Öte yandan yeni nesil insülinler fizyolojiyi daha iyi taklit eden özellikleriyle tedaviye katkı sağlıyor. Yeni diyabet çalışmalarında kalp-damar hastalıklarının gelişmesinin bu ilaçlarla önlenebileceğine yönelik araştırma sonuçlarının çıkması “Heyecan verici” olarak değerlendiriliyor. Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, “Geçmiş yıllarda ‘Bir ilaç diğer ilaçtan üstün müdür?’ diye tartışırken kan şekeri üzerindeki etkilerine bakıyorduk. Kullandığımız tedaviler şeker kontrolü ile birlikte diyabetin göz ve böbrek hasarı gibi küçük damar komplikasyonlarına iyi geliyor ancak kalp-damar hastalığı kaynaklı ölümleri engelleyemiyordu. Son bir yılda yapılan çalışmalar yeni grup diyabet ilaçlarının kalp-damar hastalığına bağlı ölümlerde de azalma sağlayabileceğini gösterdi. Bu ilaçlar hem ağızdan alınan tabletler hem de günlük ya da haftalık enjeksiyonlar olarak uygulanıyor. Hasta insülin aşamasına gelmeden kullanılabilen bu ilaçlar insülinin yanında da fayda sağlıyor” diyor.





Tedaviye uyumda başarılı değiliz

Diyabet hastalığıyla mücadelede en önemli sorunlardan birinin tedavi seçeneklerindeki artışa rağmen hasta uyumunda istenilen başarının yakalanamaması olduğu belirtiliyor. Bunun tüm dünyanın ortak sorunu olduğunu söyleyen Yıldız, “Amerika’da da Türkiye’de de görüyoruz ki ne kadar iyi tedavi seçeneği önerirsek önerelim sonuçta tedavi başarısı hastalarımızın bu önerileri ne kadar uygulayabildiğine bağlı. Hastaların bu önerileri yani yapılması gerekenler ile tedavinin gereklerini uygulama konusundaki eksikleri tedavide aksamalara neden oluyor” diyor.





Yürüyüş mucizesi

Yeni yayınlanan bir makale heyecan yaratan sonuçlarıyla dikkat çekiyor. Bir milyondan fazla kişinin dahil edildiği 28 büyük çalışmanın tamamına bakıp,“Beslenme ve ilaçlardan bağımsız olarak sadece hareketin dozu ile diyabeti daha fazla önlemek mümkün mü?” sorusuna yanıt aranıyor. Sonuçların çarpıcılığı dikkat çekiyor. Buna göre az hareketle bile diyabetin önlenmesine katkı sağlanabileceği görülüyor. Araştırmanın sonuçları; haftada 5 gün toplam 150 dakika yürüyüşün diyabet oranını yüzde 20-25 azalttığını, her gün 1 saatlik orta şiddetli egzersizin diyabet riskini yüzde 40 azalttığını, egzersizin dozunun ve şiddetinin artırılması ile diyabetin daha büyük oranda önlenebileceğini gösteriyor. Yıldız, “Bu sonuçlarla hastalara ‘Egzersizin dozunu artırın, gizli şekerin şekere dönüşmesini önleyin’ demek mümkün” diyor.

İlklerin kongresi

Antalya ’da 20-23 Ekim tarihleri arasında bu yıl 4’üncüsü düzenlenen ve endokrinoloji alanında dünyanın en büyük iki kuruluşunun bir araya geldiği tek organizasyon olan EndoBridge Kongresi 4 yıl içinde 54 ülkeden 1600’den fazla doktora ulaşmasıyla dikkat çekiyor.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.