Kalp damar hastalığı nedir? En sık rastlanan kalp damar hastalıkları nelerdir? Kalp ve damar hastalıklarında hangi tedavi yöntemleri uygulanır? Özel Optimed Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Mehmet Güzeloğlu işte bu soruların yanıtlarını anlatıyor.
Kalp damar hastalıkları nelerdir?
Kalp vücudumuza kan pompalayan bir organdır. Koroner kalp damarları adı verilen damarlar, çalışması için kalbi beslemektedir. Koroner damarlarda, kalpten vücuda kan dağıtan ana aort damarlarda ve dallarında zaman içinde oluşan yağ plaklarına bağlı tıkanmaları sonucu ortaya çıkan hastalıklara kalp ve damar hastalıkları denir.
En sık rastlanan kalp damar hastalıkları neler?
- Koroner arter hastalıkları
- Kalp kapağı hastalıkları
- Aort anevrizması
Koroner arter hastalığı: Kalbi besleyen üç ana damar sistemi bulunur. Bu damar sistemlerinin iç yüzeyleri yıllar içinde yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı ya da sigara gibi zararlı maddelerden dolayı zarar görür ve bu damarlarda değişik derecede darlıklar meydana gelir. Bu darlıklar kritik seviyeye ulaştığında göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, çene ağrısı şeklinde belirtiler ortaya çıkar. Bu şikayetlerle gelen hastalara ön tanı için kalp elektrografisi, ekokardiyografi ya da efor testi gibi ön teşhis yöntemleri uygulanır. Bu hastalıkta, koroner anjiyografiyle kesin tanı konulur ve tedavi seçeneği belirlenir.
Kalp kapağı hastalıkları: Bu hastalıklar doğumsal nedenlere bağlı olabileceği gibi çocuklukta geçirilen romatizmal hastalıklara, yaşlılığa bağlı kireçlenmeye, çeşitli enfeksiyonlara, kapağın dejenerasyonuna bağlı olarak da görülebilir. Tedavide hastalığın ciddiyetine göre ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi uygulanır.
Aort anevrizması: Aort atardamarının duvar yapısında meydana gelen bozulma sonucu bu atardamar çapının normalin iki katına yükselmesine aort anevrizması adı verilir. Yani aort atardamarının balonlaşması anlamına gelir. Balonlaşmanın olduğu aort bölgesine göre hastalık cerrahi veya endovaskuler (kasık bölgesinden girerek stent yerleştirilmesi) şeklinde tedavi edilebilir.
Yazı: Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Mehmet Güzeloğlu
Gerek dünyada gerekse ülkemizde ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıkları geliyor. Yapılan araştırmalara göre, sadece Avrupa’da yılda 4 milyon kişi bu hastalıktan hayatını kaybediyor. 65 yaş önce kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümler erkeklerde daha sık görülse de, menopoz sonrası kadınlarda da kalpten ölümler hızla artıyor.
Günümüzde kalp ve damar hastalıklarının giderek yaygınlaşmasının en önemli nedenlerinin başında yanlış alışkanlıklar ve bilimsellikten uzak söylemlerle hareket edilmesi geliyor. Dünya Kalp Günü kapsamında; kalp ve damar hastalıklarının artmasında öne çıkan 10 etkeni anlatan Acıbadem Hastanesi'nden Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Kalp ve damar hastalıklarının artmasında öne çıkan 10 etken
• Meyve ve sebze tüketiminin azalması
Yeterince meyve ve sebze tüketilmemesi vücudun kalp ve damar hastalıklarına karşı mücadelesini önemli ölçüde engelliyor. Hazır ve yüksek kalorili yağlı beslenme tipi, kalp damar sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Korunmak içinse mevsim sebzeleri ve meyvelerinden her gün yeterince tüketmek gerekiyor.
• Aşırı kilo ve obezite
Dünyada hızla yaygınlaşan obezite ve yağlanma artık çocuklarda da sıkça görülüyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki çocukların ortalama yüzde 16’sında aşırı kilo ve obezite problemi görülüyor. Çağın bu yaygın hastalığı kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok ciddi hastalığa yol açıyor hatta ömrü kısaltıyor. Bu yüzden sağlıklı beslenerek ideal kiloyu korumak gerekiyor.
• Yüksek kolesterol
Yüksek kolesterol seviyesi ve özellikle kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL’ninyüksek olmasıkalp ve damar hastalıkları açısından ciddi risk oluşturuyor. Yüksek kolesterol ile mücadelede diyet ve yaşam tarzı değişikliği çok önemli. Bununla birlikte hastalar kolesterol ilaçlarını doktorunun onayı olmadan kesinlikle sonlandırmamalı; aksi halde kolesterol ilacını gelişigüzel kesmek ciddi riskler doğurabiliyor.
• Diyabet ve insülin direncinin artması
Sağlıksız beslenmenin de etkisiyle diyabet ve insülin direnci son yıllarda yetişkinlerde hızla artarken aynı zamanda metoboliksendromların görülme oranı da çocuk yaşlara kadar indi. Bu durum özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerdeki nüfusun yüzde 25’ini etkisi altına alıyor.
• Fiziksel aktivitenin azalması
Günümüzde hareketsiz yaşantı giderek artarken, bu durum kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, “Fiziksel aktivitenin azalması ve koltuğa bağımlı yaşam tarzı kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü. Kalbimizi korumak için mutlaka haftada en az üç gün düzenli ve tempolu yürüyüş yapılmalıdır” diyor.
• Hipertansiyon yaşının düşmesi
Kalp ve damar hastalıklarının en önemli tetikleyicisi olan hipertansiyon ülkemizde, dünya ortalamasının üzerinde her 3 yetişkinden birinde görülüyor. Üstelik her 10 kişiden 6’sı hipertansiyonu olduğunun farkında bile olmuyor. Bu sinsi hastalık yanlış alışkanlıklar nedeniyle artık genç yaşlarda da kapıyı çalıyor.
• Bilimsel geçerliliği olmayan tedaviler
Yanlış bilgilendirmeler ve bilimsel olmayan tedavi yöntemleri ile tıbbi tedavilerin önüne geçilebiliyor ve özellikle de yüksek kolesterol ile ilgili bu söylemlere inananlar, doktor kontrolünden uzak ilaçlarını kesebiliyor ve kulaktan dolma bilgilerle aşırı yağlı beslenme gibi bu yöntemleri uygulayabiliyor. Bu da hem kalp ve damar sağlığını olumsuz etkiliyor hem de asıl tedavinin gecikmesine neden olabiliyor.
• Nargile de en az sigara kadar zararlı
Sigara içindeki 4 binden fazla zararlı madde ile kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlayan en önemli etkenlerden biri. Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalbimize zarar veren alışkanlıklardan mutlaka uzak durmak gerektiğini belirtirken, son dönemde sadece ülkemizde değil birçok ülkede kullanımı yaygınlaşan ve zararsız olduğu düşünülen nargilenin de en az sigara kadar zararlı olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Sinan Dağdelen, “Öyle ki bazı hastalarımız ön muayenede sigara içmediği bilgisini veriyor, halbuki neredeyse her gün nargile içiyor. Kalp ve damar hastalıklarında nargile de en az sigara kadar riski artırıyor ve tedavi belirlenirken bu alışkanlığı mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor” diyor.
Basit önlemlerle daha uzun ve sağlıklı yaşamak mümkündür. Sağlıklı bir kalp için alınması gereken tedbirler nelerdir?
- Sağlıklı beslenme kalp hastalığı ve inme riskini düşürür.
- Doymuş yağ ve tuzu azaltıp, sebze, meyve, lif içeriği yüksek tam tahıllı ürün tüketimini artırmak gerekir.
- Haftada en az iki kez balık yemek gerekir.
- Bazı öğünleri et olmadan gerçekleştirmek sağlıklı beslenmenin önemli parçalarındandır.
- Düşük yağlı süt ve süt ürünleri kullanımı tercih edilmelidir.
- Şekerli içecek ve kırmızı et tüketimi sınırlandırılarak, yağsız olarak tercih edilmelidir.
- Haftada en az 2,5 saat orta tempoda ya da 1,5 saat tempolu yürüyüş veya koşma gündelik yaşantıda olması gereken fiziksel aktivitedir.
- Haftada en az 2 gün tüm kas gruplarını içeren germe egzersizleri yapılmalıdır.
Her kalp krizinde ciddi göğüs ağrısı olmaz
Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Doç. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları, her kalp krizinde ciddi göğüs ağrısı olmayacağını vurgulayarak, sorunun bulgularının kadınlarda erkeklerden farklı olabileceği belirtti.
Bu bulguların bilinmesinin tedaviye daha erken ulaşılması ve hastalığın sebep olması muhtemel kötü sonuçlarının azaltılmasına katkı sağlayacağını anlatan Koçoğulları, "Genç yaşlarda kalp sağlığıyla ilgili alınacak tedbirler ileri yaşantıda daha sağlıklı olmayı ve hastalıklardan daha az etkilenmeyi sağlar.
Düzenli olarak yapılacak muayeneler ve kontroller muhtemel bir hastalığın erken teşhisi ve gelişebilecek bir hastalık için tedbir alınması açısından önemlidir." ifadelerini kullandı.
Koçoğulları, kişinin, bir doktorla beslenme alışkanlıkları, yaşam biçimi hakkında konuşmasının, tansiyon, kolesterol, kalp hızı ve kan şekeri takiplerini yaptırmasının önemli olduğuna işaret ederek, şunları anlattı:
"Ayrıca kilolu hastaların, şeker hastalarının ve hamilelerin düzenli şeker ölçümü yaptırmaları gerekmektedir. Ülkemiz bu kontrollerin yapılacağı sağlık kurumlarına en kolay ve en ucuz ulaşımın olduğu dünyanın nadir ülkelerinden biridir. Bu fırsatı kullanmak gerektiğini düşünüyorum.
Genç yaşlarda alınacak tedbirlerin elbette önemi daha büyüktür. Sporu hayat biçimi haline dönüştürmek ve kişiyi zinde tutacak hobileri yaşamın bir parçası haline getirmek daha kolaydır.
Hiç içmemek en güzeli ama içilen sigaranın ne kadar erken bırakılacak olursa, o kadar kaliteli yaşam süresi kazandıracağı unutulmamalıdır. Pasif içicilerin bile akciğer kanseri ve kalp hastalığına yakalanma riskinin normalden yüzde 30 daha fazla olduğu unutulmamalıdır."
Zararın neresinden dönülürse kardır
Cevdet Uğur Koçoğulları, yaşın ilerlemesiyle kalp dostu yaşama biçiminin bir aile geleneği haline getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, yaşam şeklinde yapılacak değişikliklerin aileyle beraber yapılmasının da önemli olduğunu dile getirdi. Yüksek stresin, tansiyon ve kalp ritmini yükseltip atar damar duvarında zedelenmelere yol açabileceğini ifade eden Koçoğulları, "Stres kontrolüyle ilgili bilgiler edinilerek, yaşama uygulanması önemli. Hobiler bulup bunlara zaman ayırmayı öneriyoruz. Basitçe her yerde uygulanabilecek nefes egzersizleri öğrenmeyi ve uygulamayı tavsiye ediyoruz. Birey, 40lı yaşlara gelindiyse ve bu yaşa kadar kalp sağlığına gerekli önemi gösterilmediyse üzülmemeli. Zararın neresinden dönülürse kardır. Hala harika bir mekanizması olan insan kalbi sizden vazgeçmez." değerlendirmesinde bulundu.
Metabolizmanın 40lı yaşlardan sonra artık yavaşlamaya başlayacağını, kilo almamak için ise beslenme ve fiziksel aktiviteye daha çok özen gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Koçoğulları, sözlerini şöyle tamamladı: "Tansiyon ve nabız düzenli olarak kontrol edilmeli. Kan şekeri düzeyi ve açlık kan şekeri ölçümü yaptırılmalı. Sağlık kontrolü için düzenli olarak doktor takibine girilmeli. Riski yüksek, obez ve şeker hastalığı olan hastaların daha sık kontrollere başvurması gerekir. Uyurken horlamak önemli bir durumdur. Her 5 yetişkinden birinde uyku apnesi denen solunum düzensizliği görülmektedir ve bu durum yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve felç için risk oluşturmaktadır. Böyle bir durumdan şüpheleniyorsanız doktorunuza başvurun. İleri yaşlara kadar vücudunuz sizi iyi, kötü götürebilir ancak 50 yaş insan ömründe ciddi bir sınırdır. Yaşlanmanın olumsuz etkilerinin organlarda ve fiziksel görünümde yavaş yavaş ortaya çıktığı bu dönemde kalpte aynı olumsuz süreçten daha ciddi etkilenmeye başlamaktadır. Genetik yatkınlık kalp hastalıklarında ciddi bir risk faktörü olarak önemini korumaktadır. Ailede kalphastalıkları geçmişini bilmek, bunlara yönelik koruyucu tedbirler almak da bireyi bu sorunlara karşı koruyacak ya da hafif atlatmasına katkı sağlayacaktır."
YORUMLAR